Pet Şişe

Tanırsın bir adamı, bakarsın, için için huzursuz eden bir şey vardır onu, ne olduğunu belki öğrenmezsin bir türlü ama her davranışının temeli odur. ‘Sakin ol, sakin ol, heyecanlanma,’ dersin ona. Ya da sorarsın, “Başın belaya gireceğini bile bile, aynı delilikleri ne diye durmadan yapıyorsun?” diye. Ama bilirsin, tartışmak yersizdir onunla çünkü ona bunu yaptıran o içindeki şeydir. ‘Sıçra,’ dese o şey, sıçrar. ‘Çal,’ dese çalar. ‘Ağla,’ dese ağlar. Genç ölmez ya da her şey istediği gibi olur ve büyük bir terslik olmazsa, kurmalı bir oyuncak gibi bitiverir o içindeki şey zamanla. Hapiste, çamaşırhanede yanyana çalışıyorsun bu adamla. 20 yıldır tanıyorsun. Çalışırken, birden bire heriften bir tık sesi geldiğini duyuyorsun. Dönüp bakıyorsun. Çalışmayı kesmiş. Sakinleşmiş tamamen. İyice aptal görünüyor. İyice tatlı görünüyor. Gözlerine bakıyorsun herifin, içindeki o gizler yok olmuş. O anda sana adını bile söyleyemez. İşine döner yine; ama asla eskisi gibi olmayacaktır artık. Onu rahatsız eden o şey tıklamayacaktır artık. Tıklama ölmüştür, öl-müş. Ve o adamın hayatının belli delilikler yapmasını gerektiren bölümü bitmiştir.
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
Belki de unutkanlık, kar gibi her şeyi örtüp susturmalıydı. Ama onlar artık benim bir parçamdı. Benim manzaramdı.
Sayfa 247Kitabı okudu
Çünkü nerede olursam olayım - bir gemi güvertesinde, Paris’te bir sokak kafesinde ya da Bangkok’ta- hep aynı sırça fanusun içinde kendi ekşimiş havamda bunalıyor olacaktım.
Sayfa 195Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
… bu ihtimali sevebilirsin belki, yani biraz uğraşsan onun üzerinde dengede durmayı öğrenebilirsin.
Senin kırmızın, her şeyi yutmuştu.
Reklam
Reklam