Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
ayfereda
ayfereda
@Pinyataici
Karanfil kokuyor cigaram
Lisansüstü
19 Mayıs
99 okur puanı
Ekim 2016 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
109 syf.
·
Puan vermedi
Niğbolu aslanı ,
Babası I.Murad Hüdavendigâr'ın Kosova savaşında şehit edilmesiyle tarih sahnesinde karşımıza çıkan Yıldırım Bayezid Sultan, hali hazırda Osmanlı Devleti'nin 200 küsür senelik ömrünün olduğu döneme denk gelmektedir. Yıldırım, Osmanlı Devleti'ni sağlam temellere oturtmuştur. Öyle ki kendinden sonra 11 yıllık Fasıla-ı saltanat devrinin yaşanması ama devletin yıkılmaması, 400 küsür yıl daha katlanarak büyümesinden de anlayabiliriz. İstanbul'un fethi - Feth-i mübin- için bir çok hazırlık yapmıştır. Adaleti, sürati ve keskin zekasıyla bir çok başarıya yıldırım gibi koşmuş bu padişahımızın hayatını ucundan kıyısından okumak isteyenlere bu eseri tavsiye ediyorum.
128 syf.
·
Puan vermedi
İdeoloji olarak beğendiğim, benimsediğim -kısmen- bir düşünce ve kitap. Komünizm sanırım kendimi en yakın hissettiğim ideoloji. Ancak teori de böyle. Teori de herşey çok güzel. Hiç kimsenin şahsi mülkünün olmaması, herkesin eşit olması, sınıfsal, ekonomik farkların olmadığı bir toplum düzeni bla bla bla... Okurken harika ancak pratikte ve arka plan da amaçlanan ne, bunu bilemiyorum. Bu yüzden yine de tamamen evet diyebileceğim bir konu değil. Düşünce kitaplarını seven arkadaşlar okuyabilirsiniz. Marx ve Engels gayet akıcı bir şekilde tek tek açıklamış.
" Varsın hâkim sınıflar bir komünist devrim korkusuyla titresin. Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yoktur. Kazanacakları bir dünya vardır.
Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!"
136 syf.
·
Puan vermedi
Toprak Ana,
Almanların ikinci dünya savaşında (Ein volk, Ein Reich, Ein Führer) Rusya'ya düzenlediği Barbarossa harekatı ile savaşla karşı karşıya kalan bozkırın ortasındaki bir Kırgız köyünde erkeklerin askere alınması ve geride kalanların yaşadıkları sıkıntıları anlatıyor.
Tolgonay yaşlı bir kadındır artık. Her gün bu tarlaya gelip selam verir, anılarını konuşur toprak anayla. Savaş çok şeyini almıştır elinden Tolgonay'ın.
Söyle bana Toprak Ana, insanlar savaşmadan yaşayamazlar mı?
Bu kitap beni ağlattı... Savaşın olmadığı, herkesin kardeşçe yaşadığı günleri görmeyi çok isterdim. İnsanların aynı topraktan çıkan ekmeği bölüştüğü, herkesin eşit olduğu günleri görmeyi çok isterdim. Bunu kurumuş ve bir damla suya hasret kalmış toprağın suyu istemesi gibi isterdim.
Okuyun...
Okur Takip Önerileri
1552 syf.
·
Puan vermedi
Bir aydır elimde sürüklediğim bu klasiği sonunda bitirebilmiş olmamın mutluluğunu yaşıyorum. Bu kitapla ilgili çok şey söylemek istiyorum. Ama ne kadar iyi ifade eder ve toparlayabilirim, bilemiyorum. Gelelim kitapla ilgili görüşlerime ve kitabın konusuna.
Edmond Dantes, yetenekli bir denizcidir. Geleceği oldukça parlak olan Dantes, öyle ki çalıştığı gemide henüz 19 yaşında olmasına rağmen birinci kaptan olacaktır. Çok sevdiği nişanlısıyla evlilik ve kaptan olma hayali kuran Edmond, nişanın olduğu gün Bonapartçı ajan olmakla suçlanıp bir komplo kurbanı olmuştur.
Bölgenin en kötü zindanında bir karanlıkta bulur kendini. Yıllar burada akıp giderken, bir gün başrahip Faria'yla tanışır. Ve Monte cristo adasının sahibi ve Kont'u olacak kadar büyük bir geleceğe doğru evrilir hayatı. Bu kitabın adı ne olsun diye sorulsaydı ya da ana teması sorulsaydı kesinlikle 'İntikam' derdim...
Kitaptan çok etkilendim. Ve Alexander Dumas'ın zekasına, kurgusuna hayran oldum. 1.cildin ilk 400 sayfasını bir günde, soluksuz okudum. Herkesin bu eserle tanışmasını tavsiye ederim, şiddetle! İyi okumalar.
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,8bin okunma
345 syf.
·
Puan vermedi
Elif Şafak' ın okuduğum ikinci eseri. Yer yer sıkıldım ancak bir noktadan sonra bağlayıcı oldu benim için.
Karakterlerin özellikleri çarpıcıydı. Genelde psikolojik sorunları olan karakterlerdi. Kimi Blumia Nevroza kimi Bipolar kimi de kendi kendini arayıştaydı. Karakterlerin iç dünyaları güzel tasvir edilmiş, bu konuda oldukça başarılı buldum.
Okuyacak olan arkadaşlara tavsiyem; okumakta ısrarcı olun, zira yer yer sıkıcı gelebilen bir eser. Keyifli okumalar. Sevgiler...
363 syf.
·
Puan vermedi
Mormon Tarikatı'nın çarpıcı gerçekliğiyle ilk kez karşılaştığım, yazarın kendi hayatını ele aldığı bu 'anı roman'ı tüm okurlara tavsiye ediyorum. Cehaletin dini, dili ve ırkı yok. Ülkeler, şehirler, ırklar değişse de cehalet bir yerlerde din kisvesi adı altında yaşamaya devam ediyor. Dünyadaki en zor savaş cehaletle olandır.
"Zihinsel kölelikten kurtarın kendinizi
Bizden başkası özgürleşteremez zihnimizi"
144 syf.
·
Puan vermedi
Bir çocuk kitabı veya masal değil. Her yaştan ve herkesin keyifle tebessüm ederek okuyacağı güzel bir roman. İnceden inceye verilen mesajlar, gerçeklerin simgesel anlatımı kitabı okuyanları düşündüren tarzda. Bir solukta okunabilecek güzel bir romandı. Tavsiye ediyorum.
430 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba değerli okur,
Khaled Hosseını' yi tanıyanlar bilir, Ortadoğu ve gerçeklerini daha yakından tanır. Bu yazarla ilk olarak " Uçurtma Avcısı" romanıyla tanışmıştım yıllar önce. Henüz okumamış olanlara tavsiye ediyorum.
Gelelim konusuna ve işlenişine. Roman, Ortadoğu gerçeklerini iliklerinize kadar hissettiğiniz Afganistan' da geçiyor. Ortadoğu'nun İslam adı altında, şeriat adı altında çoğu zaman ironik bir şekilde Kur'an ve onun hükümlerine dayanarak, birilerinin çıkarları uğruna yapılan zulüm ve eziyetleri yazarın adeta oyununu sahneye aktaran usta bir tiyatrocu gibi aktarmasıyla tıpkı onun gözünden - burada yazarın çok etkili kalemini kastediyorum- izliyoruz.
Bende bıraktığı etkiyi hiçbir zaman unutmayacağım. Okurken çoğu kez öfkeden deliye döndüm, nadiren güldüm ama çoğu kez ve yine insanoğlunun zalimliğine ağladım. Bu bir roman biliyoruz. Ama gerçekleri de var -keşke olmasa, keşke sadece kurgu ve bir hayal ürünü olsa- bunu da gözardı etmeden okuyun, okutturun. Sevgiler..
261 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba değerli okur,
Evvela bir itirafla başlayayım. Kitabı okuma sebebim, adının çok ilgi çekici gelmiş olmasıydı. Nitekim okuyunca hiçte haksız olmadığımı anladım. Gerek konusu, gerek konunun işlenişi, gerekse simgesel anlatımları ile kendini okutan çok çarpıcı bir romandı.
Sineklerin Tanrısı, İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra, bu savaşta yıllarca çarpışan insanların birbirlerine nasıl kıydıklarını kendi gözleriyle görüp, birçok umutlarını yitiren biri tarafından yazılmış.
Kitap, bir ada'ya uçak kazası ile düşen yaşları 6 ila 12 arasında değişen sayıları belirsiz bir çocuk topluluğu ile başlıyor. Büyüklerin olmadığı bir ada. Ve aynı zamanda yasakların, kısıtlamaların olmadığı, özgürlüğün olduğu -ilk başta sanıldığı desek daha yerinde olur- bir ada. Ada'ya düşer düşmez bu sevinç duygularının yerini akılcı gerçekler alıyor. Var olmanın, otoriter güç olmanın, hayatta kalmanın ve en mühimi korkuların yaşandığına şahit oluyor, eşlik ediyorsunuz.
Mutlaka okunması gereken bir eser. Keyifle okudum. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim ve minicik bir alıntı ile incelememi sonlandırıyorum. Kitapla kalın, sevgiyle kalın.
"Canavarı düşündükçe, gözünün önüne bir insan geliyordu: Hem yiğit, hem de hasta bir insan. Bizden başka canavar yok belki."
144 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba değerli okur,
İrfan Yalçın'nın okuduğum ilk eseri ve benimse ilk incelemem bu. Uzun süredir okumayı istiyordum, bu kitabı sonunda okuyabildim...Yıllar önce filmini izleme gafletinde bulunup öyle tanışmıştım, İrfan Yalçın'la. Filmi de ağlattı kitabı da. Kitabı okurken, keşke önce kitabını okumuş olsaydım diye çok içerledim. Filmin adını da bırakıyorum buraya: " İçimizdeki İnsan"
Kitap bir röportaj şeklinde. Baş karakterinden vefatından sonra iş arkadaşları, eşi ve ağabeyi ağzından anlatılıyor baş karakter Sabri ve onun iç ezici hayatı. Belgesel havası uyandıran bir romandı.
Sabri, herkesin görüp bir daha dönüp bakmayacağı, alay edeceği, hor göreceği bir insan. Yeterince hor ve kaba olan hayata alışmış olan bizler; onun kibarlığı tebessümü ve insaniyetliğini alaya alırdık, muhakkak ki romanda da böyle oldu. Kolay ağlayan biri değilimdir ama Sabri beni çok ağlattı. Göz yaşlarıma hakim olamadım çoğu kez ve kitabı tek solukta okudum. Okurken insana kendini sorgulatan bir romandı. Acaba bizim hayatımızda da bir Sabri var olmuş muydu ve biz ona nasıl davranmıştık gülüp alay mı etmiştik, acılarıyla, dış görünüşüyle kibarlığı ve insanlığıyla hor mu, görmüştük? Hiç şüphe yok ki herkesin hayatında bir Sabri oldu... Okuyun, okutturun bir insanın iç dünyasına; Sabri'nin hayatına bir de siz bakın ama öyle gözatıp çıkma şeklinde değil, içselleştirerek. İncelememi burada bitirirken, Sabri'nin hayata bakışındaki inceliğini anlatan bir cümle bırakıyorum şuracığa:
"Bir çiçeğe, bir çocuğa bakar gibi bakarım hayata ben!"
