Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aylin.

Aylin.
@Quarelda
Öğrenci
Üniversite
32 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
320 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Roman ön kapağı kadar abartı mı ?
Eksi tarafını söyleyip iyi taraflarına geçmek istersek eksi tarafı bazı kısımlar ayrıntının ayrıntısı olmuş şimdi iyi taraflarına gelirsek benim gibi mitoloji hele de herkesin aşina olduğu yunan mitolojisinin bilinmesine rağmen hala bir umuttur deyip karakterlerin sonunu bile bile okutması okurken acaba olur mu derken olmayacağını bile bile bir romantizm beklemek bu romanı özel yapıyor bir çoğunuzu "aman Allahım!" veya "yok artık " dedirtecektir ben pek öyle olmadım eskiler ve eski kafalar ve hala eski kalanlar oldukça bu olanlar normal (ne demek istediğimi bir çoğu zaten anladı) sadece neden o kadar tanrı yarı tanrı varken Akhilleus seçilmiş...kitabın ortalarına geldikçe yazarı anlıyorsunuz neden Akhilleus.. bir de isimler aklınızda kalmasa bile yaptıkları ,konuşma metinlerini okuyunca kim kim anlamak çok kolay bu yazarın marifetiyse helal olsun ne diyebilirim en son eklemek isterim sonunu bile bile sonunu okumak istedim bitti diye hüzünlerdeyim eğer okursan okumuşsan bu romanı yerini doldurabilir dersen önerilere açığım şimdiden iyi okumalar ! ◕‿↼
Kızların Suskunluğu
Kızların SuskunluğuPat Barker · İthaki Yayınları · 20201,179 okunma
Reklam
320 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kızların Suskunluğu
Kızların SuskunluğuPat Barker
8.1/10 · 1.179 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
328 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ne kitaptın be!
Yalan yok kaç yıl önce aldım anca bitirdim yada bitirmek istemedim bazen kaldıramadım yazarın yazdıkları büyüdükçe anladım yazdıklarını... her bir satırını alıntı yapmak vardı ama eriniyorum okuyun okutun boş değil bu kitap düşüncelerini kafana vura vura gerçekleri yüzüne söyler gibi anlatıyor adam hiç bence dememiş bu zamanın durumu neyse onları delilleriyle anlatmış (psikolog günlükleri bu arada bu kitabın teması)
İnsanız Ayıbı Yok
İnsanız Ayıbı YokAret Vartanyan · Destek Yayınları · 2017534 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
Disney Disney
Tam bir Disney çizgi filmi olacak kitapmış gözümde canlanınca Ariel ile yarışır aslında daha da iyi olurmuş kitabın içeriğini tam bilmeden aldım aradığımı bulamadım ama 9 10 yaşındaki ben olsa çok severdi kendimce 6 ama herkesin okuması için okusalar hoşlarına gideceklerini bildiğimden 10 :)
Su Adamı
Su AdamıAleksandr Belyaev · İthaki Yayınları · 20173,478 okunma
Reklam
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
66 günde okudu
Ben ne okudum⁉
Sosyoloji derslerimden çocuk sosyolojisine giriş yaparken okumak istemiştim bu kadar bilgileneceğim aklıma gelmezdi ders kitabı bir yana bu kitap bir yana ayrıca kitabın içinde kitap sunması beni benden aldı o kadar bilgi verme amaçlı yazılmış zerre kendini övme kendi kitabını öne çıkarma gibi bir düşünce bulamadım varsa yoksa halk ve çocuklar bilgilensin..BAYILDIM İYİ Kİ OKUMUŞUM
Çocukluğun Yokoluşu
Çocukluğun YokoluşuNeil Postman · İmge Kitabevi · 199595 okunma
-SON-
Birey, mevcut sürece karşı koymada güçsüz müdür? Kanımca bu sorunun yanıtı, “hayır”dır. Fakat gösterilecek tüm dirençle birlikte ödenmesi gereken bir bedel vardır. Özellikle direnç, ebeveynliğin Amerikan kültürüne karşı bir isyan hareketi olarak kavranmasını gerektirir. Örneğin sadece evli kalmaları bile kendi içinde, sürekliliğin çok az
Sayfa 188Kitabı okudu
Fikir Ayrılıkları
Robert Cleaver ve John Dod “A Godly Form of Household Government” adlı yapıtlarında (1621) şöyle yazmışlar: “Beşikte yatan çocuk, hem inatçıdır hem de sevgi doludur.” Yazarlar şöyle devam ederler: “Küçük bedenine rağmen çocuk, her an yanlış yapma eğilimi içindedir... Eğer bu kıvılcımlar saçan beden, artan biçimde acı çekmezse, onun ateşi tüm evi şiddetli biçimde yakacaktır. Çünkü doğumla değil, eğitimle iyi olur ve değişiriz.” Rousseau'nun bu düşünceye karşı verdiği etkili tepkiye rağmen çocuklar, yüzyıllarca kendilerini “iyi” yapmak ya da doğal enerjilerini baskı altına almak için tasarımlanan bir eğitime maruz kaldılar. Elbette çocuklar,ilgilerine yönelik olarak işleyen bir sistem bulamadılar. 1597'nin başlarında Shakespeare bize, okulun yetişkinlerin denetimi altında olan bir eritme potası olduğunu gösteren dokunaklı ve unutulmaz bir çocuk imgesi oluşturdu. As You Like It (Beğendiğiniz Gibi)de ünlü “insanın yaş devreleri” pasajında Shakespeare, “elinde çantasıyla sızlanıp duran çocuk öğrenci / Ve güneşin parlamaya başladığı sabah saatlerinde sümüklü böcek gibi ağır ağır yürüyen / İsteksizce okula giden” bir öğrenciden söz eder.
Shakespeare,kral ve okuma oranı
Shakespeare, Stanford’daki bir gramer okuluna gitmiş ve oradaki deneyimi ona ünlü şikayetini ifade etmede ilham vermişti, çünkü Shakespeare’in muhtemelen Lyly'nin Latin Gramerini okuması gerekmişti. Henry VI’nin II. kısmında Shakespeare şöyle yazmıştır: "Sen, bir gramer okulu kurmak için krallığın gençliğini hainlikle baştan çıkardın... Senin genellikle bir isim ya da fiilden konuşulduğunda ve bu tür iğrenç sözcükleri hiçbir Hristiyan’ın işitmeye dayanamayacağı durumlarda yüzüne vurulacak. " Fakat çoğu İngiliz, okulların oluşturulmasının ülke gençliğinin ahlakını bozduğu konusunda Shakespeare ile aynı düşünceyi paylaşmamıştır. Gerçekten de, İngilizler kız çocuklarını okula göndermede bile isteksiz davranmamışlardır: Norwich’te verilen serbest eğitim, her iki cinsiyetten çocuklara açıktı. Eğitimin büyük ölçüde orta ve üst sınıfların paylaşımı altında olmasına rağmen, yoksullar arasında bile bazı kadınların okuyabildiklerine ilişkin kanıtlar vardır.
Sayfa 54 - ilgili diziler: will,reign,tudorsKitabı okudu
Din ve Matbaa
16. yüzyılın ortalarına kadar Katolikler, okumayı dinsel çözülüşe neden olan bir etken olarak görüp sosyal okur-yazarlıktan uzaklaşmaya başlamışlar ve sonunda Erasmus gibi yazarların çalışmalarına yaptıkları gibi anadillerde yazılan İncillerin okunmasını yasaklamışlardı. Okumaya dinsel inançlara aykırı düşünceler olarak bakılmaya başladı ve okunması yasak kitaplar listesi giderek arttı. Dinsel inançlara aykırı düşünceler konusunda açıkça taraf tutan ve buna ek olarak okur-yazarlığın batıl inançları ortadan kaldırmada işlevi olacağını uman Protestanlar, basım kaynaklarını kendi çıkarları için kullanmaya ya da işletmeye devam ettiler ve bu tutumlarım Yeni Dünya'ya da taşıdılar. Gerçekten de okuryazarlığa dayanan bir eğitime en yoğun bağlılığı, İskoçya Protestan Kilisesi'nde görüyoruz.
Reklam
16 yy. ve çocuk
16. yüzyıldan önce çocuk yetiştirme üzerine yazılmış kitap yoktu. Sadece kadınlara ilişkin anne rolüyle ilgili çok az kitap vardı. İşte bu yüzden cenaze alayı da dahil çocuklar çoğu törenlerde yer alırdı. Çocukları ölümden koruyacak neden yoktu. Bu yüzden de çocuk edebiyatı gibi alanlar oluşmamıştı. Gerçekten de edebiyatta “çocukların başlıca rolü, ölmekti. Genellikle suda boğularak ya da terkedilerek ölürlerdi... “. İşte bu yüzden çocuk bakımı ile ilgili olan bilim dalı, Pediatrics üzerine kitaplar yazılmamıştı. *Yine bu yüzden çocuklar, tablolarda minyatür yetişkinler olarak çizilmişti.*
Ortaçağ çocukları ve günümüz
Ortaçağ dünyasında okuryazarlığın, eğitim düşüncesinin ve ayıp fikrinin olmaması, çocukluk fikrinin oluşmadığının göstergeleridir. Doğaldır ki bu öykünün içine sadece yaşamın sertliğini değil, yüksek orandaki çocuk ölümü oranlarını da eklemeliyiz. Kısmen çocukların var kalma yetersizliklerinden dolayı yetişkinler, çocuklara yönelik olarak normal kabul ettiğimiz duygusal bağlılıklar gerçekleştiremediler. Yaygın görüş, iki ya da üçünün yaşayabileceği yargısıyla çok çocuğa sahip olmaktı. Bu temellerde insanlar, açıkça kendilerini çocuklara bağlı kılmazlardı. Aries, beş çocuklu üzgün bir kadının komşusu tarafından söylenen bir sözü kaydeden bir belge alıntılamaktadır. Komşusu kadını rahatlatmak için şunu söylüyor: 'Yaşlandığında seni rahatsız etmelerinden önce sen onların yarısını ya da belki de hepsini kaybedeceksin”. yüzyılın sonlarına kadar çocuklar vasiyetnamelere bile dâhil edilmezlerdi, çünkü yetişkinler, çocukların çok uzun süre yaşayamayacağını düşünürlerdi. Gerçekten de bundan dolayı Avrupa'nın bazı kesimlerinde çocuklara cinsiyetsiz cinsler olarak davranırlardı. Örneğin 13. yüzyıl İtalya'sında, ölen çocuğun cinsiyeti asla kaydedilmezdi. Fakat çocukluk düşüncesinin yokluğunun bir açıklanma biçimi olarak, yüksek çocuk ölüm oranlarına bu kadar çok önem vermenin yanlış olacağına inanıyorum. 1730 ile 1779 arasında Londra'da ölen insanların yarısı, 5 yaşın altındaydı, fakat İngiltere, daha sonra çocukluk düşüncesini geliştirmişti
Çocukların eğitilme geçmişi
Lloyd deMausse bu konuda şöyle yazmıştır: “Çocukların disipline edilme yöntemleriyle ilgili topladığım veriler, on sekizinci yüzyıldan önce çocukların büyük bir oranının günümüzdeki deyimle hırpalanmış çocuklar olduğuna inandırmaktadır beni”. Gerçekten de, deMausse incelediği yüz anne kuşağının, bebeklerine heyecan duymayarak baktığım ve çocukların bir sıkıntıdan diğerine acı çektiğini, çünkü annelerin (ve empatik olarak babaların) çocuklarının duygularını anlayabilecek gerekli fizik donanımlardan yoksun olduklarını tahmin etmektedir. Belki de deMausse, bu tahmininde haklıdır. Günümüzde bile çocukların duygularını anlayabilecek kapasiteye sahip olmayan aileler vardır ve bu durum çocuk bilinçliliği konusunda dört yüzyıl sonra söz konusu edilebilmektedir. O halde Platon, Protogaras'da itaat etmeyen çocukların sopa kullanılarak korkutulabileceğini yazdığı zaman bu davranışın geleneksel uyarmanın daha ilkel bir çeşidi olduğuna inanabiliriz. Gençliğe erdem aşılamakla yükümlü tüm okulları ve gösterdikleri ilgileriyle eski Yunanlıların, çocuk psikolojisi ya da çocuk bakımı düşüncesiyle bizi şaşırttıklarına da inanabiliriz. Tüm bunları söyledikten sonra, Eski Yunanların bize çocukluk fikrinin bir önsel imgesini verdikleri sonucuna vardığımızı söylemenin bir dürüstlük olacağını düşünüyorum.
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.