Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Rumeysa Omeroglu
Rumeysa Omeroglu
@RumeysaOmeroglu
｡ﾟﾟ･｡･ﾟﾟ｡
･ books ･
ﾟ･｡･.
30 Haziran
138 okur puanı
Mart 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Müslümanların bir düşünce derbederliği yaşadığı kanısındayım.
Müslümanlık, müminlik sadece okumakla, bilmekle olmuyor, kitapsizda olmaz ama inancimizi hayata taşımamiz gerekiyor. Yani müslümanca yaşamamiz gerektigini düşünüyorum.
Ama günümüzde dinimizi okuyup öğrenmemek ve öğrendiklerimizi hayata tatbik etmemek moda oldu. Ve İslam kültürüne ait kafa yapısı Batı kültürüne ait kafa yapısı ile yer değiştiriyor bütün kavramlar altüst oluyor. Bizim inandığımız gibi inancimiza göre yasamamiz, davranmamiz ve düsünmemiz gerekiyor. Müslüman okuyan, anlayan ve sorgulayan olmalıdır her şeyden önce.
Bir de günümüzde müslümanca yasamanin zor oldugunu , eski zamanla bu zamanda dinin ayni olmadigini düsünenler var. Dostlarim dinin çağı yok, din degismez. Ki Allah'ın Resulü (s.a.v.) de, zamanın kendisine uymadığı bir dünyada yaşadı, ama kendisini zamana uydurmayı düşünmedi, zamanı kendisine uydurmak için mücadele etti
Rasim Özdenören, kitaplarini müslümanca düsünerek yazmis. Çok güzel yazmis. Kitabinda kendi kendine soru sorarak, verdigi cevabi da sorgulayarak, İslami olmayan düzen içerisinde Müslümanca düşünsel duruşun nasıl olacağıni anlatiyor.
Benim için bir başucu kitabıydi. Çok fazla bilgi var, bakis acinizi degistirecek bir kitap. Kesinlikle tavsiye ediyorum, okunulmasi gereken bir kitap ve yazar.
Öncelikle kitabı okuyunca yaklaşık 2500 yıl önce yazıldığına inanamadım. Eski çağlarda dinlerin kutsal kitaplarından bile daha önce ortaya çıkmış ve önemli görülen bir kitapmış.
Devlet nasıl yönetilmeli, kimler yönetmeli ve yönetecek olanlar nasıl eğitilmeli, zorbalık, birey değil toplum gibi temalar üzerinden anlatılıyor kitap. Kafasındaki ideal devlet modelini anlatıyor. Anlatılmak istenen sürekli tekrarlanıyor gibi ona rağmen her cümlesi oldukça güçlü ve anlamlı. Bazı bölümlerde güzel hikâyeleri de bulunuyor.
Kesinlikle okunması gereken bir kitap mı tartışılır. Ben bu soruya cevap veremiyorum ama tartışmaya girer iki tarafı da savunurum gibi. Okurken abartıldığı kadar keyif almadım ya da abartıldığı kadar da sıkılıp, yarıda bırakacak seviyeye gelmedim. Ama kitaptaki çok keskin noktalar beni rahatsız etti. Bir çok yerde de katılmadım Sokrates’e. Şu an tartışmak istediğim kitapların başında geliyor.
Dosdoğru yolda yeniden dirilişe şiddetle ihtiyacımız var
İslam ümmeti doğru yola (Kur’ân’a ve Sünnete) uymakla kimliğine dönmüş olacak, böylece önce tüm Müslümanlara,sonra da Allah’ın, tüm dünyaya önder ve örnek olan halifesi olma vasfına dönmüş olacaktır.
Müslümanlara iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak onun için gerekli bir görev olmuştur. Bu kitabı yazmasının nedeni de bu. Kitaptaki yazılar, Zeynep Gazâli’ nin daha önce dergilerde yayınlamış olduğu makaleler. Kesinlikle her kitabını ve hayatını, okuyun, okutun ya da anlatın.
Okur Takip Önerileri
Asrın Nesibe'si
Allah yolunda işkenceye uğrayan, Allah yolunda uğradığı zulüm karşısında imanından gevşemeyen ve boyun eğmeyen kadın. Zeyneb el-Gazzâlî el-Cübeylî, Mısırlı kadın yazar, müfessir ve İslâm davetçisi. Nûrü’l-İslâm adlı dergide seri yazıları çıktı. Hüdâ Şa‘râvî’nin başkanlığını yaptığı, kadının örtüyü atmasını savunan Kadınlar Birliği’ne katılıyor.
1948’de Hasan el-Bennâ ile tanışıyor ve Müslüman Kardeşler Teşkilâtı’na katılıyor. 1963 yılında da Seyyid Kutub’un kız kardeşi Hamîde Kutub İbrâhim vasıtasıyla Seyyid Kutub ile tanışıyor. Cemal Abdünnâsır Müslüman Kadınlar Birliği’ni ve çıkardığı dergiyi kapatıyor.
1965’te, fikir birliği içinde bulunduğu Seyyid Kutub ve Müslüman Kardeşler Teşkilâtı’nın çok sayıda üyesiyle birlikte Zeyneb el-Gazzâlî de tutuklanarak ömür boyu hapse mahkûm ediliyor. Ama Suud Kralı Faysal’ın sayesinde cezaevinde altı yıl kalıyor. Cezaevinde soğuk suyun içinde günlerce bekletiliyor, defalarca falakaya yatırıyorlar, köpeklerin saldırısına maruz bırakılmasına kadar türlü işkencelere, eziyetlere maruz kalıyor. Okurken içi titriyo insanın, gözleri doluyor, hatta ben ağladım. Hani bazı kitaplar vardır okurken çok etkilenir, kitabın kapağını kapatıp arada nefes almak istersiniz işte tam olarak öyle bir kitap.
Cezaevinden çıktıktan sonra yurt dışına çıkarak kendini dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlara hitap etmeye adıyor.2005'te 88 yaşında vefat ediyor. 20’nci yüzyılda iz bırakan bir kadını kesinlikle herkesin tanıması gerekiyor.
Rabbimden bütün kitaplarını insanlara faydalı kılmasını ve fedakârlığının mükâfatlandırmasını dilerim.
Sen ne güzel bir adamsın ya
Bir yazarın yaşayış tarzı, düşünceleri, görüşlerinin sağlamlığı aynı zamanda sadeliği, her kaleme aldığı kitabında inancından bahsetmesi, eserlerinde gerçeklere müdahale etmeyişi, eleştirilen olumsuz tipleri de anlatması, aslında o kadar çok var ki yazmak istediğim başladığım cümlenin yüklemi olmayacak kadar. Kısacası bu kadar güzel bir adamın her kitabı okunmaya değer.
Allah’tan bu kitaplarını çoğu insana faydalı kılmasını, çalışmalarına ve fedakârlığına karşılık herhangi bir konu hakkında belli bir yeterliliğe sahip olan yazılarının, mükâfatlandırmasını dilerim.
Aslında bu kitap her şeyin hikâyesi.
1700'lü yılların sonlarıni, devrimden öncesini ve devamında Fransız Devriminden sonra olan olaylari anlatiyor. Olaylar Doktor manette,kızı lucy,Lucy eşi charles ,charlese düşman defarge ve charles’in sadık dostu avukat olan carton etrafında dönüyor.
Umutsuzluğun kışı, gelmiş geçmiş en kötü günlermis… Açlıktan ot ve çimen yiyen sefilleri, ailesine dua ettigi icin kocasından dayak diyen kadinlari, kin, öfke, dram, hırs, işkence, adaletsiz düzen, korku ve savaş sahneleri ile dolu bir kitap.
Ama bir yandan hem aydınlık mevsimi, hem umut baharıymis… Uğruna ölünecek kadar aşk var dibine kadar var, sevgi, fedakârlık, umut, direnis, kavuşma, dostluk, kardeslik var.
Hepimizin en çok etkilendiği karakter Sydney Carton’ in gercek, saf aşki ve fedakârligi oldu ama benim dikkatimi ceken diger aşkta baba-kız aşkıydi, iki yasindayken öldü sandığı babasıyla yıllar sonra kavuşması, birbirlerine kenetlenmelerini keyifle okudum.
Ayrica ( Yönetmeni Jack Conway )1859 tarihi romana dayalı bir 1935 filmi de varmis ama ben ziyafetin üstüne peksimet tatlisi yemek gibi olacak korkusuyla izlemedim.
Alintilari paylasirken kitabı yarım bıraktım diyen bir kac kisi oldu. Ben bir şans daha vermenizi isterim.
Mavera dergisinin son yolcusu Rasim Özdenören.Her şeye islami yönden bakmamız gerektiğini, müslümanca nasıl düşünülür, nasil davranılır daha bir çok soruya cevap vererek değerlendirmiş.Keyifle okudum.“Müslümanın günlük yaşantısının hiçbir cüzü dinin dışında yer tutmaz.” ve İslam, Batı'nın zihin kalıplarına göre anlaşılmaz.
Öncelikle çağımızda islam şöyle ya da eski çağdaki islam böyleydi diye kitabı eleştirenler var bence bu konu tartışılıcak konu bile değil. Babamın çok güzel bir sözü var “İslâm’ın çağı olur mu hiç”. Din her çağ da aynı değişmedi sadece bu kitapta da belirtildiği gibi “Oysa Müslüman, çağın gözüyle İslam'a bakmaz, İslam'ın gözüyle çağa bakar.“Bu harika sözü duvarlara asmalıyız. Şimdi çağımız müslümanlarında da İslâmî konularda araştırma yapan Batılı ilim adamların büyük çoğunluğu Ehl-i Kitap'tan (Yahudi ve Hristiyan) olanların din dışı, dinle ilgisi olmayan bakışının olduğunu söylüyor.
“Eğer fâsıkın biri size bir haber getirecek olursa onu araştırın.” ( Hucurât 6.) diyor ayet bize, kitap bu ayetle özetlenebilir. Çağımızdaki müslümanlar araştırmak ya da müslümanca bakmak yerine batılı bilginlerin bakışıyla bakıyor.islamın öngördüğü şartlarla değil, din dışı bakmak daha doğru geliyor.
Bilim yanılabilir bir insan faaliyetidir, bilim de dinin aksine hiçbir dogma yoktur diyoruz ama bilim, insanin düşüncelerini sadece kendi bildikleriyle sınırlandırıyor. “Dogmalara karşı savaşa çıkan insan, aslında ve netice de kimlik değiştirmiş yeni bir dogmaya ulaşmıştır”. Ne yazık ki şimdi insanlığın yeni tabusu bilim.
Üzeri tatlı bir maddeyle kaplı hurma tadinda bir eser
Kapak tasariminin güzelligiyle dikkatimi ceken bir kitapti. Iyi ki satın almışım, iyi ki kütüphanemde.Şirazi bir gece gördügü tuhaf bir rüyanin etkisiyle bu eseri kaleme aldigini söylüyor. Ve bu kitap ona dünyanin şöhret kapılarinı açıyor.
Şeyh Sadi-i Şirazi’ nin elli yaşına kadar herhangi bir eser yazmamasi beni şaşırtti. Eserlerinin çoğu ahlakî vaazlar iceren mektuplardan, kitap sayilamayacak siir ve risalelerinden olusuyormus.Diger eserlerini de merak ediyorum
Bu kitaptaki kıssadan hisseler beni küçüklüğüme, babamin bize uyumadan önce kendi hayatini, yaşadığı olaylari anlattığı gecelere götürdü. Keyifle okudum, ben beyan yayinlarinin ciltli baskisini öneriyorum. Her kitap özünde cok daha iyidir ama Osman Koca da güzel hazirlamis
Doğruyu en iyi bilen ve sözün en güzelini söyleyen Allah’tır
Ataullah İskenderi, döneminin ve sonrasının en önemli yol göstericilerinden biridir. Şazeli tarikatından ve ünü geniş bir coğrafyaya yayılmış biri.
Hikmetler kitabı da kalbi kavrama yeteneğini yitirmeyenler ve kalbi tümüyle karartılmayalar için. Kitabın ilk sayfaları kısa kısa cümleleriyle insana Hakk’ı gösteriyor, işaret ediyor, varlık nedenini, görev ve amaçlarını hatırlatıyor.Gerçeklik bilgisine, arınmaya götürecek yola ışık tutuyor. “Hepimiz denize arkasını dönüp köpükle oynayan çocuğun gafletini simgelemekteyiz. Oysa bize, insana yaraşan köpükle oynamak, oyalanmak değil, gerçeklik denizine ulaşmaktır”.
Son sayfalarında da yakarışlarına yer veriyor. Keyifli okumalar.
Osmanlı Modernleşmesi
Kitabı okurken zorlananlar olmuş. Kitabın zor ve dilinin biraz ağır olduğunu düşünenler var ben öyle düşünmüyorum. Osmanlı'nın anayasal sürece giden yolda nasıl ilerlediğini gayet açık bir şekilde anlatıyor, sadece fazla detaylı anlatmış. Ama her sayfada o kadar güzel bilgiler var ki tarih okumayı sevenlerin keyifle okuyacağını düşünüyorum.
Cumhuriyetin radikalizmini kamçılayan öğelerden biri de yeterince radikal olmayan Osmanlı modernleşmesidir. 19. yüzyılı ve osmanlı modernleşmesi ( tanzimat) hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorsanız kesinlikle okumalısınız. Pek güzel bir şekilde detaylıca incelemiş.
Aksine, eğer bundan sonra konuşursam ebediyen ışığı göremem
Tesadüfen babamin kitapliginda gezinirken az önce denk geldigim sari yaprakli bir kitap. Yazari Muhammed Tevfik ve tercümani Abdullah Şanlı hakkinda bilgi edinemedim.Benim elimde olan kitap Şafak Yayınevi ve 1989 basimi.
Kitap on bir oyuncudan olusan bir tiyatro/oyun.Bes sahneden olusuyor sirasiyla kacirilma, sorgu, mahpuslarin karsilasmasi, iskence ve en son araba olayi. Islam cemaatinden olan Halit, Züheyr, Salim ve Naci üc istihbarat görevlisi tarafindan ellerinde kanitlari olmadan sorguya alinmasiyla basliyor ve o kadar iskenceye ragmen davalarindan donmeyip islam icin ölen dört genci anlatiyor.Benim icin kisa ama keyifli bir okumaydi daha uzun olmasini isterdim. Bu kadar ince bir kitap ne kadar guzel olabilir ki diye sorgulamamak gerek bazen, yazar o kadar guzel anlatmis ki Muhammed Tevfik’in baska eserlerini de okumak isterim kesinlikle okumaya deger.
Yer ile gök yaratılmamıştı ki Allah onu yarattı. O, yani aşk…
Kitabı okurken başlarda biraz sıkıldım, dili biraz ağır olduğu için sürekli kelimelerin anlamına bakmak zorunda kalıyordum ama aşkı anlatan bir kitap ne kadar sıkıcı olabilir ki… Bir de İskender Pala anlatiyorsa, okunur.
Kitabın başlarında aşkın merhalelerinden bahsediyor. Sıralamasıyla ilk alaka, sevgi, aşk, tutku ve en son şevk. Bir Yunus Emre hayranı olarak sonlarda bizim Yunus’ un şiirlerine yer vermesi benim için kitabı daha çok keyiflendirdi ve aşkı o kadar güzel bir dille anlatiyor ki en son Fuzuli’ nin dediği gibi “ Bana Leyla gerek, gerisi hikaye..!” demek istiyorum.
Bizim Yunus’un aziz ruhuna!..♡
Iskender Pala benim cok sevdiğim bir yazar. Bütün kitaplarını keyifle okuyorum ama bu kitabı… Benim Yunus Emre hayranlığım bir yana diyemeyeceğim çünkü gerçekten çok akıcı bir kitaptı ama Yunus Emre hatrina da okunur. Ben keyifle okudum Yunus Emre’ nin hayatını, nefsiyle mücadelesini sade yalın bir diile anlatiyor. Kitabını okurken duygulandım. Arada o güzel şiirlerini okuyunca manevi duygularınız daha çok kabarıyor, duygulanıyorsunuz.Çünkü “O bir şiir demiş olmak için demiyordu, o kalbe girmek icin şiir diyordu. Onun şiiri sanati icin değil imani içindi” O na şiirlerin kaç adettir hiç bilir misiniz diye sorulduğunda “Sevgiliye gidicek hediyeyi saymak yakışık almaz, öyle değil mi “ diyor bayılıyorum Yunus Emre ye, bence okunması gereken bir kitap Yunus Emre’ yi tanımalısınız şimdiden keyifli okumalar𐅛♡
