Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Samet kendirci

Samet kendirci
@Sametkndrc
Merak ederim, sorarım, düşünürüm, yanılırım. Cevapların cevap olma şartını soruyu yok etmek olarak öncelemem. Mümkünse daha farklı bir soruya yönlendirsinler isterim. Aşağı yukarı tüm mesele bu aslında
Tıp
Istanbul
14 okur puanı
Eylül 2015 tarihinde katıldı
Samet kendirci
@Sametkndrc·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Beyaz Kale
Beyaz KaleOrhan Pamuk
7.3/10 · 8,9bin okunma
Reklam
Samet kendirci tekrar paylaştı.
Kim bilir, iç sıkıntısı olmasa, belki insanlar işe gitmeyi unuturlardı. 'İş avutur,' derdi babası. O böyle avuntu istemiyordu. Bir örnek yazılar yazmak, bir örnek dersler vermek, bir örnek çekiç sallamaktı onların iş dedikleri. Kornasını ötekilerden başka öttüren bir şoför, çekicini başka ahenkle sallayan bir demirci bile ikici gün kendi kendini tekrarlıyordu. Yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı. Çoğunluk çabadan, yenilikten korkuyordu. Ne kolaydı onlara uymak! Gündüzleri bir okulda ders verir, geceleri sessiz, güzel kadınlarla yatardı istese. Çabasız. Ama biliyordu: Yetinemeyecekti. Başka şeyler gerekti. Güçlüğü umutsuzca zorlamak bile güzeldi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Samet kendirci tekrar paylaştı.
"Ben çoğu geceler içiyorum . Şakağımdaki ağrıyı duymamak için , iştah açmak için falan diyorum ama değil, biliyorum . Bir çeşit umutsuzluktan kurtulmak için içiyorum . Belki kendi kendimden. İki çeşit içen vardır. Biri, benim gibi, kurtuluşu içkiden beklemenin utancıyla içer. Bir de şu çevrendekilere bak. Bunlar neden içiyorlar. Toplum içinde yaşamanın baskısını, yükünü hafifletmek için. Çekinmeden bağırmak, yüksek sesle gülmek için. Dışarda bağırmak, kahkaha atmak yasaktır. Sokakta hiç gülmemek için burda gülerler. Böylesi az içer. Ya ben? İçiyorum da kurtulabiliyor muyum? Belki yalnız baş ağrısından..." "Ya içmediğin zamanlar?" "O zaman ararım." "Hep arayacaksın sen. Ya resim, ya kitap..." "Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı." "Anlamadım." "Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine , sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, ' Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur, ' demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!"
Sayfa 148 - YKY Yayınları
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan
7.7/10 · 59,7bin okunma
Reklam
"Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Uzun bir yazı olacak iyi okumalar :) Çok etkileyiciydi! Kısaca kitabın konusuna değineyim. İtfaiyecilerin günümüzdeki iş tanımının aksine; yangınları söndürmek yerine yangınları başlatan, bir şeyleri, kitapları yakan kişiler olduğu bir distopya. Böyle farklı bir konuyu konunun hakkını fazlasıyla verebilecek bir hayal gücüne sahip yazardan
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,2bin okunma
Samet kendirci tekrar paylaştı.
Yalnızca İnsan!
"Aramızdaki temel fark ne biliyor musun? Sen insanlara baktığında üniformalar,bayraklar ve din görüyorsun!" "Peki,sen ne görüyorsun bakalım?" "İnsan,sadece insan. Seven,acı çeken, açıkan, üşüyen,korkan bir insan."
Sayfa 154
Samet kendirci tekrar paylaştı.
" Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz."
Reklam
268 syf.
7/10 puan verdi
Spoiler olabilir :) Ömer ve Macide'nin renksiz dünyasını anlatan bu kitapta benim asıl ilgimi çeken bu iki ana karakter değil de Ömer'in çevresindeki insanlar. Hiçbir vasfı olmayan insanların kendi gibilerden oluşan dünyalarında kendilerini önemli görüşleri. Kendilerini, kurduklari cümleler ne kadar anlaşılmaz olursa o kadar başarılı birer edebiyatçı olarak gören bir grup insan. Böyle insanlarla takılan, içinde bir yerde iyi birisi olan ama içindeki şeytan yüzünden oraya hiç ulaşamayan Ömer'in psikolojisini çok iyi benimsetiyor okuyucuya Sabahattin Ali. Peki bunlara değindik ama ya aşk? Bu konu elbette göreceli bir olay. Ben Ömer ve Macide'nin aşkını çok masalsı buldum. Birden bire ve çok büyük bir aşk. Bir sebep olmadan birbirlerini tanımadan sadece bir kere görerek sırılsıklam aşık olan bir Ömer var. "Ancak filmlerde, kitaplarda olur böylesi" izlenimi bıraktı biraz bende. Zaten kitabın sonunda da masal gibi bir şeye atılmaya çalışan bu ikili gerçeklikle karşı karşıya kalıyor. Bu aşk anlayışı pek bana göre olmadığı için başta da belirttiğim gibi kitabın ana karakterleri arasındaki aşktan ziyade psikolojik betimlemeler ve diğer duygular daha çok etkiledi beni.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,3bin okunma
52 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.