Kadınları mutlu etmek zor değildir aslında, yeter ki samimi olun onlara. Çiçek almayı unuttum değil; param yoktu diyin mesela.
"Patron mesaiye bıraktı" değil, "arkadaşlarla çıkacağız" diyin onlara.
Arkadaşlarınızla çıkmanıza kızıp, dudak düşürüyorlarsa da; sizle daha çok vakit geçirmek içindir o tafralar da. Yoksa turşunuzu kurmayacaklar; emin olun hiç bir zaman asla.
Aldığınız çiçekler değildir onları mutlu eden, duygularınızı somutlaştırıp kalbinizi ellerine bırakıvermenizdir yüzlerindeki çocukça tebessümü ettiren.
Ve kalbinizin çiçeklere dönüşmüş halidir onları güldüren...
Sadece uzakta var olmasıyla rüya gibi olan şeyler vardır. Yıldızların dünyası öyledir. Çok mükemmel insanların öyle olması gibi, kolayca kaybolması gibi.
..
Artık anladım. Onun ne kadar mükemmel biri olduğunu. Bu yüzden benim için ne kadar uzak biri olduğunu.
..
O da gün gelecek kaybolacak. Çok mükemmel insanlar hep böyle yaparlar.
"I wear the chain I forged in life." replied the Ghost. "I made it link by link, and yard by yard; I girded it on of my own free will, and of my own free will I wore it. Is its pattern strange to you?"
Herkes bir yerlere saklandı, ben de vosvosun arkasına, otların içine yattım. Bu benim arabam, burası benim ormanım, dedim kendime. Otların arasına yatmış kendimi gördüm. Bir kurbağa prenstim ben. Upuzun yatıyordum, ayaklarımda plastik ayakkabılar. Birinin önü delik. Seni gördüm dedi prenses, arabanın yanında yatıyorsun. Önümden beyaz çoraplarının pompomlarını hoplata hoplata koşup beni sobeledi. Geçtiği yerler yeni boşaltılmış çikolata kutuları gibi kokuyordu.