Yeri gelmişken, benim anladığım gerçek mutluluğun da bir rastlantı sonucu olmadığını, yaz yağmuru gibi birden bire başımıza düşmediğini söylemeliyim. Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk ufak tefek şeylerin birbirini tamamlamasından doğuyor.
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle
Yaşanır mı hiç günah işlemeden, söyle
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
O zamanlar sevmelere sahip çıkılırmış.Görmeden,duymadan,haber bile almadan tutulurmuş verilen sözler.Şimdiki gibi kaç kişiyi idare edebiliyorsun muhabbetleri dönmezmiş gençler arasinda.Sevmek demek,yan yana gömüleceğin kişiyi seçmek demekmiş.
Bazen öyle giderler ki , sanki bir gün geri gelecekmiş gibi . Ama gelmezler. Zaten en acıtan şey gitmeleri değil sanki bir gün geri gelecekmiş gibi gitmeleri olur .