Güneş dolmayı bilmez, yıldızlar parlamayı
Ne aydınlık var şimdi göklerde, ne karanlık
Deli divane gibi seni arıyor gönlüm
Ellerinden tutarak sonsuzluğa yürümek
Gözlerine bakarak çoğalmak istiyorum.
Kalabalığın uzun sürmüş sözüne
Mine çiçeklerinden bir merhem edindim.
Limonların denize gamzeler açtığı
Bir sokağı dünyaya ekleyip duruyorum
Ay masalı, kum masalı, nar masalı
Yalnızlığı seviyorum sessizce.
Denizden çocuk, dağlardan çıplak
Bir zaman oluyor kalbim
Sitem yok, dağlardan çıplak
Bir zaman oluyor kalbim
Sitem yok, diyorum , hayatıma
demiş hiçbir hayata.
Gözlerim kocaman atkestaneleri
Kime baksam, ıhlamurlar içinde
Bir şehir düşüyor kirpiklerimden.
Yetmedi ölüme bunca ayrılık
Bütün sevdiklerim bulanık bir ezber
Sonsuzluğu öğreniyorum utanarak.
Nerelerde bıraktıysanız şaşırma güzelliğimi
Ey çocukluğun inanan yaşları...
Sorumluluk sahibi olan, kadına saygı duyan, evlilikte kadını hizmetçi kendini kraliyet ailesi mensubu olarak görmeyen erkekler yetiştirmediğimiz sürece iyi baba, eş kavramı toplumun bize dayattığı kadar olacak...
İnsanı "öteki" kavramından o denli korkutmalısınız ki sırf benzerleriyle yaşamayı sürdürebilmek adına, gerekirse ölmeyi ya da öldürmeyi göze alabilecek noktaya gelmeli. Kendinden farklı olanla birlikte yaşamayı kabul eden hatta bundan mutluluk duyan bir insanı yalıtım malzemesi olarak kullanmanız mümkün değildir. Böylesi uygunsuz bir malzemeyle kurulan yalıtım sisteminde mutlaka delikler ve ısı kaçakları oluşur...
Öyle kısacık anlar vardır ki bütün bir hayatı altüst edebilir. Bazen bir gün, yıllarca acı çektirecek kadar derin izler bırakır yaşamda. Bazı haberler vardır, mermi olup yüreği deler geçer; ardında kocaman bir yara bırakır.