Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilge

Hekabe'nin Hektor'a ağıdı
"Ama uzun, keskin kargısıyla alınca senin canını, kaç kez sürükledi ölünü Patroklos'un çevresinde, sendin Patroklos'un canına kıyan, ne oldu ki, Patroklos'u diriltebildi mi?"
Reklam
Ne istediğini bilmeyen, tatminsiz ve sorumsuz tanrılardan daha tehlikeli bir şey olabilir mi?
Sayfa 408Kitabı okudu
Tıpkı Tarım Devrimi gibi, modern ekonominin büyümesi de dev bir aldatmaca olabilir. İnsan türü ve küresel ekonomi büyümeye devam edecektir ama giderek daha fazla sayıda insan açlık ve yoksulluk içinde yaşayacaktır. . Kapitalizm kapitalistler dışında kimsenin yönetemeyeceği bir dünya yaratmıştır. Dünyayı farklı bir şekilde yönetmeye dönük tek deneme (komünizm) her anlamda kapitalizmden o kadar kötüydü ki, kimse bunu bir daha denemeye cesaret edemiyor. MÖ 8500'de bir insan Tarım Devrimi yüzünden gözyaşı dökebilirdi, ama tarımı bırakmak için çok geçti. Benzer şekilde, kapitalizmi sevmeyebiliriz ama artık onsuz yaşayamayız.
Sayfa 328Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bilimle yakın işbirliği yapmaları sayesinde, bu imparatorluklar o kadar büyük güç toplamış ve dünyayı o kadar büyük ölçüde değiştirmiştir ki, basitçe iyi veya kötü olarak adlandırılamazlar. Bugün içinde yaşadığımız dünyayı, o imparatorlukları yargılamak için yararlandığımız ideolojiler de dahil, bu imparatorluklar yaratmıştır.
Sayfa 298Kitabı okudu
Tarım Devrimi tarihin en büyük aldatmacasıdır. Peki bunun sorumlusu kimdi? Krallar da değil, rahipler ya da tüccarlar da. Suçlular buğday, pirinç ve patatesin de aralarında bulunduğu bir avuç bitki türüydü. Homo sapiens bu bitkileri evcilleştireceğine, bunun tam tersi gerçekleşti.
Reklam
"Rüyalar ölümlüler içindir." "Neden?" "Çünkü ölmek zorundadırlar."
Sayfa 124Kitabı okudu
Kuş, tutsak doğmuştu, onu hapseden kafesin dışında bir şeyi asla tanımamıştı, buna rağmen içinde sürekli bir şeylerin eksik olduğu duygusunu taşıyor ve bu bilinmeyene duyduğu özlemi şarkısıyla ortaya çıkarıyordu.
Bizi hayvandan çok insan kılan her ne ise, teselliyi ve umudu insanların gündelik kaygıları, günahları ve dertlerinde değil; maddenin uçsuz bucaksız, sonsuz yasalarında aramalı.
Sayfa 161Kitabı okudu
Bilinçli olmayan ne varsa, kader olarak deneyimlenecektir.
Sayfa 109Kitabı okudu
"Büyük bir güç, Giovanni. Bunu bugün anladım. Çünkü inanan insan, güce doğru ilk adımı atmış oluyor. Belki de gücün kendisi oluyor. Evrenin tüm parçalarının paylaştığı gücün insan tarafı."
Sayfa 316Kitabı okudu
Reklam
Tüm kesinlikler kısırdır. Her şeyin verildiği, hiçbir şeyin açıklanmadığı bir dünyada, bir değerin ya da metafiziğin verimliliği anlamdan yoksun bir kavramdır.
Sayfa 157Kitabı okudu
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek hiçbir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
İnsan, bir yaşamın sonunda, tek bir gerçeği öğrenmekle yıllar geçirdiğini anlar. Ama bir teki, apaçıksa, bir yaşamı yönetmeye yeter.
Sayfa 101Kitabı okudu
"Var olmak, arkaplanın parçası olmayı reddetmektir," dedi Vaiz. "Varlığınız hakkında hüküm verirken akıl sağlığınızı bile riske atamıyorsanız ne düşünüyorsunuzdur ne de varsınızdır!"
Sayfa 310Kitabı okudu
Senden güçsüz olduğumda beni özgür bırakmanı isterim, çünkü prensibin budur; senden güçlü olduğumdaysa özgürlüğünü elinden alırım, çünkü prensibim budur.
Sayfa 229Kitabı okudu
...ki insan yaşamını kavramaya ve haklı çıkarmaya yönelik her ciddi denemenin sonucu umutsuzluktur. Yaşamın üstesinden erdemle, adaletle, sağduyuyla gelmeye yönelik her ciddi denemenin sonucu umutsuzluktur.
Reklam
Belki de insanın yaşantı açlığından sonraki en büyük açlığı unutma açlığıdır.
5 milyon yıl önce, atalarımız muhtemelen çoğunlukla vejetaryendi. 3,3 milyon yıl önce taştan aletler yapıyor ve et yiyor, 1 milyon yıl ya da belki daha uzun bir süre önce yemeklerini pişiriyorlardı. Tarihte yaşanan bu gelişmelerden, evrimin yol açtığı değişimlerin yavaşça meydana geldiğini ve alet üretmekle yemek pişirmek gibi yeni ve bize özgü sandığımız bazı alışkanlıklarımızın aslında hominin soyuna dayanan derin kökleri olduğunu öğreniyoruz. Türümüz çok yakın zamanda ortaya çıkmış olsa da hominin soyunun kökenleri kadim çağlara dayanır.
Wrangham yiyeceklerin pişirilmesinin, büyük bir beynin ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayarak bizi insan yaptığını öne sürer. . . . Beyin enerji açlığı çeken bir organdır. İnsan beyni vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 2'sini oluşturur ancak dinlenme halindeyken vücudun tükettiği enerjinin yüzde 20'sini kullanır. . . Ağırlık esas alınarak değerlendirildiğinde bağırsaklar da beyin kadar enerji açlığı çeker ancak beyinlerimiz bizim boyutlarımızdaki primatların normalde sahip olduklarına oranla çok daha büyük olsa da, bağırsaklarımız çok daha küçüktür. Evrim bağırsaklarımıza harcanan enerjiden tasarruf ederek büyüyen beyinlerimize savurganlık yapacak kadar enerji kaynağı ayırmıştır. Wrangham'ın hipotezi yiyeceklerimizi pişirmenin, besin maddelerinin enerji değerini arttırarak, ufak ebatlı bağırsaklarımızın beynimizin evrimi için gerekli enerjinin sağlanmasını mümkün kıldığını ileri sürer.