Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Hatun
Hatun
@Veronikaa__
Benim en güzel düşlerim içimde kaldı...
Özel Eğitim Öğretmenliği
Lisans
7 Mayıs
160 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Ahmet Ümit benim için çok kıymetli her anı heycan verici hem kitapları hem söyleşileri hem kendisi asla heycanı kaybettirmiyor insana . Kitabı okuyunca daha da iyi anladım biraz kalın diye gözüm korktu biter mi diye ama inanılmaz bir olay örgüsü var . Elimden bir an bile bırakmak istemedim kalbim ağzımda okudum çoğu bölümü . Tarihe pek ilgim yoktu ama Kayıp Tanrılar Ülkesi'nden sonra yunan mitolojisi epey bir ilgimi çekti . Her bölüm şüpehelendiğim başkaları çıkıyor asla tahmin ettiğim bir gibi çıkmadı acı , sevinç o kadar güzel işlenmişki ordaymışım gibi . Tobias vurulduğunda kendimi çok kötü hissettim aynı şekilde Yıldız Türkiye ' ye geldiğinde Başkomiser Nevzatla karşılaşınca çok mutlu oldum . Ve şunu anladım Tanrı da olsan insan da olsan baba sevgisi ve nefreti asla geçmiyor çocuğuna sevgi veremediysen yaralı bir çocuk büyüsede o acı yüreğini kemirip duruyor . Kitap çok güzeldi etkisi uzun sürecek .
Toplumcu gerçekçi yazarların eserlerini okumayı genelde çok severim. Orhan Kemal' den okuduğum ilk eserdi. Çukurova o kadar gerçekçi bir dille anlatılmış ki okurken kendimi orada bir köşede oturmuş seyrediyormuş gibi hissettim. Çukurovanın bereketli topraklarının bütün yükü işçilerin üzerinde oluyor. İşçiler yine çok çalıştırılan hakkı gözetilmeyen, sömürülen kesimden canlarının bir değeri yok işveren gözünde insanı en çok yaralayan kısımda burası, ölümüne bile saygı duymayan bir kesim insana çalışıyorlar. Pehlivan Ali'ye o kadar üzüldüm ki tüm gün etkisinden çıkamadım. Orhan Kemal' in kalemine hayran kaldım. Bence işçi sorunlarını en iyi anlatan eser olmuş. Mutlaka okunması gerekiyor.
Yakup Kadri' den okuduğum ilk eser Yaban. Milli mücadele dönemiyle ilgili okuduğum en güzel eser diyebilirim . Aydın köylü arasındaki belirgin farkı kitapta fazlasıyla hissettim. Ahmet Celal gazi olarak köye yerleşiyor ama ruhu, bedeni oraya ait değil . Zamanla kendini ne kadar soyutlasa da Emine ye aşık oluyor ama Emine onun tabiriyle cüce İsmail ile evleniyor . Bu durum onu çok üzüyor , kabullenemiyorda. Köylünün milli mücadele ile ilgili bildiği bir şeyde yok . Gelip geçici sanıyor düşman askeri ta ki düşman köye varıp her yeri yakıp yıkana kadar . Zulüm bitmiyor ama Ahmet Celal Aydın kesime yer yer kızıyor köylüyü eğitemediği için ama iş işten geçmiş oluyor köylü gerçeği görene kadar. Kitabın dili çok akıcı . Ahmet Celal 'ın yalnızlığı , hüznü , umudu hiç bitmiyor en çok da Mustafa Kemal' inancı ...
Okur Takip Önerileri
Sait ile Sabahattin çok sevdiğim iki yazar , derleyen Haydar Ergülen kalemine hayran kaldığım biri. İki yazara ait bir sürü kitap okudum ama bu denemeyi bitirdikten sonra bana daha anlamlı gelmeye başladı kafamda eksik yerler tamamlandı. Sait Faik'i hiç bu kadar detaylı okuyamamıştım .Haydar Ergülen okurun beklentisini fazlasıyla karşılaşmış kendisi de Sait Faik'i çok seviyor . Sabahattin Ali en sevdiğim yazardır . Hayatını, sevgisini , yazılarını çok beğeniyorum .iki yazara ait her tür bilgi kitapta mevcut bence yolu kesişen herkesin okuması gereken bir kitap değeri fazlasıyla hakediyor .
Bir Kalbin Çöküşü bende bıraktığı etki anlam arayışı çok başkaydı. İnce bir kitap olmasına rağmen etkisi uzunca bir süre devam edecektir. Salomonsohn bir gece rahatsızlanıyor kimse ilgilenmiyor ve gece boyu hayatını düşünüyor . Sabah hiçbir şey olmamış gibi davranıyor ama yapamıyor bütün hayatını kızına eşine adamış yaşamaktan çok çalışmış ama onlar sadece ona göre onu para kaynağı olarak görüyorlar. Bu yük ona çok ağır geliyor en güzel yılları elinden kayıp gitmiştir tatili terk edip eve gidiyor ama hayatla bir bağı yok gibi . Kendini her şeyden soyutlayıp yalnızlaşıyor .Rahatsızlığı git gide ağırlaşıyor kalbi dayanmıyor yaşadıklarına hissettiklerine ... En sonunda da yaşamı son buluyor. ("Doktor kontrol etmek için dinlediğinde , kalbi artık yaşlı adama acı çektirmeye son vermişti ..." S.52)
Reşat Nuri Güntekin' in kalemiyle ilk defa tanıştım . Acımak kitabını cok sevdim akıcı güzel bir dili var. Zehra öğretmene bazen kızdım bazen hak verdim . Ama sonunu hiç böyle beklemiyordum. Aslında kitabın üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasın rağmen hala Meveddet ve Makbule hanım gibi insanlar var . Kendi kötülüklerini örtüp bir başkasının hayatını mahvetmeleri.Mürşit efendiye yaptıkları gibi . Bir zamanlar huzur bulduğu ev cehennemi oluyor . Aslında en büyük sorun huzursuzluk çıkmasın diye susup güzel olabilecek günleri kaybetmesi. Mürşit efendiyi güzel bir söze muhtaç bırakmaları gibi.("Senelerden beri bu kadar derin, tatlı bir merhamet sesi işitmemiştim . Kendimi tutmasam bağıra bağıra ağlayacaktım."S.156) evini , işini ,onurunu, çocuklarını hepsinden mahrum bırakmışlar. Kitabın sonu çok duygusal bitti. Ön yargı , pişmanlık, geç kalmışlık...Kitabın sonunda Yaşar Kemal' in bu sözü aklıma geldi ." İnsan bir kere birine geç kalır ve bir daha hiç kimse için acele etmez ..." Zehra öğretmen gibi ...
Mustafa kutlunun okuduğum ilk eseri . Gayet akıcı bir dili var bir solukta okunabilecek bir kitap. Bilindik bir hikaye gibi ama okudukça okuyucuyu içine çeken bir özelliği var . Annesini kaybetmiş babasıyla yaşayan bir gencin başından geçenleri anlatıyor sonu da babası gibi oluyor .Sevdim çok güzeldi.
Yaşar Kemal' in kitaplarını okudukça beni daha çok içine çekiyor bütün kitaplarını okumak istiyorum. Sürükleyici, eğitici bir yanı var. Kitabı okuduğunuz yörenin yerlisi gibi oluyorsunuz . Al Gözüm Seyreyle Salih 11 yaşındaki bir çocuğun gözünden Karadeniz'in bir kasabası anlatılıyor. İçine kapanık denizle, martılarla, balıkçılarla ilgilenen birisi. Kanadı kırık bir martı yavrusu bulup onu iyileştirmenin derdinde yani bir kuş değilde insan gibi görüyor, yakın bir arkadaş . Kitapta betimlemeler o kadar canlı ki denizin kokusunu , Salihin hüznünü, sevincini görebiliyorsunuz . Kendimi orda duran biriymiş gibi hissettim okuyunca mavi kamyona olan sevgisi , Martıyla kurduğu bağ çok güçlüydü . İlk başları durağan olsada kitabın ortasından itibaren akıcıydı. "O kadar, o kadar çok martı var ki şu dünyada...O kadar ...Yalnız benim martm ölüyor..." Çok güzeldi
Her şeyin sonundayım kitabı İstanbul - Paris - Ankara arasında Ferit Edgü ile mektuplaşmaları yer alır. Çok samimi bir dili var. Tezer özlü' nün psikolojik sorunları var , yalnızlığı. Kitabı okurken yer yer çok üzüldüm. Acısı içime işledi, içinde sevdiği yazarlardan bahsediyor.( Pavese , Kafka,Svevo) . Daha önce Çocukluğun Soğuk Gecelerini okumuştum bu kitaptan sonra Tezer Özlü'yü daha çok anladım . " Belki de ben bugün ilk defa her şeyin sonundayım.Gene bir yığın günler geçip gidecek ve ben kendime işte bugün ilk defa her şeyin sonundayım mı diyeceğim? Korkuyorum. Korkuyorum. Korkuyorum "
Kitap bittikten sonra içimde buruk bir acısı kaldı...
Bu kitap hayvanlar üzerinden verilen toplumsal bir hicivdir. Kitapta hayvanlar insanlara başkaldırıyor. İnsanların onları sömürdüklerini düşünüp kendileri bir hayvan çiftliği kuruyorlar. Domuzlar akıllı oldukları için başkanları oluyor . İlk başlarda her şey güzel gidiyor . Zamanla domuzlar şartları zorlaştırıyor ama içlerinde isyan edecek biri çıktığında hemen eskiden şartların daha zor olduğunu söyleyerek onları geri çeviriyor. Domuzlar zamanla kuralları kendi istedikleri gibi değiştiriyorlar. Domuzlar insanlardan daha vahşi oluyor. Hayvanları öldürüyorlar. Yönetenler konfor içindeyken diğerleri çok çalışıp az dinleniyor . Domuzlar insanlardan daha baskıcı daha zalim diktatör olmuşlardır. Kitap 1940 larda yazılmasına rağmen yaşadığımız çağa benziyor. Yönetenlerin güçleri arttıkça konforları ve zalimlikleri artıyor ,yönettiği toplumla empati kuramıyor. Kontrolsüz gücün toplum üzerindeki yıkıcı etkisini anlatıyor .
Bu eserde Haluk karakterinin gözünden Kırım topraklarının Almanlar tarafından işgali anlatılır. Bu süreci üç günlük zaman diliminde anlatıyor . Haluk karakteri insanlarla pek konuşmadığı için sık sık iç monolog, bilinç akışı, geriye dönüşlerle o süreçleri anlatıyor . Savaşın çarpıcı gerçekliğini yansıtıyor . Akıcı bir dili var. Savaşın insan psikolojisi üzerindeki yıkıcı etkisi başarılı bir gözlemle veriliyor. Cengiz Dağcı çok kıymetli bir yazar, iyi ki tanıştım kendisiyle.
Doğan Hoca bu kitabında kendi hayatından yola çıkarak biz gençlere yol gösteriyor. Kitabi okuduktan sonra hayata bakış açım değişti insanlara ön yargılı olunmaması gerektiğini anladım . Kadına erkeğe insan olarak bakmamız gerekiyor cinsiyet olarak değil. Doğan hoca tamda 20 yaşlara hitap ediyor bence üniversite okuyan yada o yaşlarda olan , eğitimci ve anne baba olan herkesin okuması gerekiyor. İnsanlara yaklaşımına hayran kaldım . Kendi kültüründen kopmamış olumsuzluklara rağmen hayata sımsıkı sarılmış. Hayalleriniz için sabırlı olun ,gerekli çabayı verin . Hocanın pamuk gibi kalbi var çok naif . Okurken karşımda duruyor gibi hissettim. Kitabın sonlarında önerdiği kitaplar, şarkılar var . Hepsi birbirinden güzel . Mutlaka okuyun geç kalmayın .
Şükrü Erbaş'la ablam sayesinde tanıştım okudum .Keşke daha önce okuma şansım olsaydı dizeleri insanın ruhuna işliyor . Okuduğum her sayfanın dizelerini çizmek istedim. Bir kitap ancak bu kadar derinden insanı etkileyebilir . Derin bir yas var , ölüm ve ayrılık teması çok güzel anlatılmış ancak bunu yaşayan,hisseden bilir ."Babanız içerde şiir yazıyor diye çocuklarımı sessiz ağlattım ben." Şükrü erbaş çok naif bir eş bir baba olmuş. Ömür Hanımı her dizesinde yaşatmış anılarıyla. Hatice Hanımla büyümüş yaşlanmış çok vefalı bir eş aynı zamanda.İcinde bulunduğum durumu en etkileyici anlatan bir şiir kitabı. Dili çok güzel. Aynı zamanda okurken içinde bazı şarkıların adı da var hem dinleyip hem okumak müthiş bir zevk veriyor . Çok güzel çok beğendim tavsiye ederim mutlaka okunmasi gereken bir kitap "İnsan başka nasıl katlanır ölüme bilmiyorum..."
