VüsaIe Quluzadeh
@VusaIa
Hər şey bir qərarla başladı.Sonra o bir, hər şeyi dəyişdirdi...
Baku
Azerbaycan..Baku.., 10 Şubat 1990
4430 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Sən mənim ədəbiyyat söhbətləri etdiyim tək-tük dostlarımdansan)
Yaşamaq uğrunda savaşırıqsa, məğlub olmağa haqqımız yoxdu!
Okur Takip Önerileri
Dünyanın neresine gitsem adressizim....
Oxumaq isteyenler 2defe düşünün,,kitab yarımçıqdı:)
Görmeyince göresin, görünce öldüresin geliyorsa kocandır o:)
Hanımlar size soruyorum :) 
Kocanızı Nasıl Öldürürsünüz ?:)
Kadını geçimsiz yapan sevgisizlik, Sevgisini yok eden ise İlgisizlikdir..Kitabı okurken nedense bu cümle hep dolandı durdu aklımda.
İlişkiler söz konusu olan kadın ve erkekse elbette problemsiz olmaz, ilişkiler zordur ve kimse de mükemmel değildir.
Kitabin Konusuna gelirsek, okul yıllarından beri
İlahi,onsuz da bir cəhənnəmin var, niyə insanlara bu dünyada əzab verirsən?
Kitabı sevdirmək lazımdır, kitabdan bezdirmək yox...
Yaxın ve uzaq etrafıma məlumdur ki uzzuuun müddətdir ki öz edebiyyatımızdan üz döndermişəm.Səbəb isə bəllidir,bu gün qələm tutmağı belə bacarmayan şəxslər "onsuzda komputere not edirəm ,qələmə nə ehtiyac var ki deyirlər" ) vee çox təəssüf ki belə "yazarlar" səbəbindən digərlərinə də öz qapılarmı birdəfəlik bağlamışdım..Ta ki 
Madam Floranın Rəngli Daşları oxuyana qədər... Azərbaycan ədəbiyyatına bu şansı verməyimdə birbaşa rolu olan 
Ayhan Nərimanov sonsuzz təşəkkür ) Fabula meni kimi bir oxur qazandı sayəndə))
Ne iseee,besdi özümnən danışdım,keçim kitaba)
Nicat Kazımov ...30yaşlı gənc yazarımız...bir azerbaycanlı olaraq Sizinlə fəxr edirəm..Ugurlarınız bol ve davamlı olsun..
Madam Floranın Rəngli Daşları ...
Gəzməyə qərib ölkə,
Ölməyə Vətən yaxşı... nədənsə kitabı bitirəndən nenemin bu bayatısını düşünürəm..və ilk dəfə bu bayatının dərinliyini anladım deyə bilərəm...(Spoilər verməmək adına səbəbi yazmaq istəmirəm,ama oxuyan hər kəs mənə haqq verəcəyindən əminəm)
*Evimiz çox böyük,vətənsə dar idi.(səh.80)
Ilahi onsuz da cehennemin var da niye bu insanlara ezab verirsen?!
Təəssüf ki heyatda bəzi sevgilər imkansızdır,ama bu imkansızlıq onların sevgi hekayesində deyil,cəmiyyətin dəyişməyən maneələrində, "olmaz"larındadır.Eynilə bu kitabda olduğu kimi..
Kitabı hər kəsə şərhsiz və birmənalı şəkildə tövsiyə edirəm.Kitabı oxumaq istəyənlər Kitab yalnız kitab.al.az saytından ve ya kitab mağazasından əldə edə bilərsiz)
Kaş insanlar öz məsumiyyətini həmişə qoruyub saxlaya biləydi,,,kaş.....
Söyle ona,ben öleli çok oldu..
Bazı kitapların yoruma ihtiyacı yoktur...
“Beni şaşırtıyordu şu Almanlar. Amma ziyankardılar ha! Böylesine acımasız ve sefil bir dünyanın hakimi olmak neye yarardı.” (syf 103)
Kitabi okumama vesile olan 
Gurbet tesekkur ederimm canimm..Iyi ki varsin..
Boyalı Kuş baslarken bu kadar agir olacagini dusunmemistim,siradan bir kitap sanmistim,o yuzden erteliyordum malesef...Ama suan kitabi bitirmenin agirligimi,gercekliyi mi bilmiyorum cokmus bir durumdaydim.Duygularimi ifade etmekde zorlandigim bir kitap oldu benim icin.Aslinda bize durmadan yaralarını ve acılarını teşhir eden bu kahramanları kabalaştırarak araklayıp başka coğrafyalar ve iklimlerde bize sunan yazarlar da aslında ağız birliğiyle şunu demek isterler: Bakın, bize, acılarımıza ve yaralarımıza bakın; biz ne kadar hassas, ne kadar ince, ne kadar da özeliz! Acılar bizi sizlerden çok daha ince ve duyarlı kıldı. Siz de bizim gibi olmak, sefaletinizi bir zafere, hatta bir üstünlük duygusuna çevirmek istiyorsunuz degil mi? Öyleyse inanın bize, bizim acılarımızın hayatın sıradan hazlarından daha zevkli olduğuna inanın yeter...
Zamannn kaybııııı....okumayinnnn!
Mutluluğun acıya benziyor..
"Yaşadım ve çürüdüm."... 
Andrey Platonov u özetleyen cümle...
eserleri Stalin döneminde yasaklılar arasına girmiş ve 1991’e kadar dünyadan gizli kalınmaya bırakılmış bir yaşam, unutulmuş bir yazardır Andrey Platonov ....
Yazdıkları kırk yıl sonra yayımlanmış. Gorki tarafından övgü almış; Stalin tarafından silinmeye çalışılmış.Ölümünü bir kurşuna dizilme ya da sürgünde hayal ederken oğlunun verem mikrobu koca bir yazarı trajik sona itmiştir.
Can rus edebiyyatindan uzak ve dünya edebiyatının öncüllerinden olabilecek kadar basarili bir eserdir.
Can açlığın,yokluğun,unutulmuşluğun ve süreğen acının hissizleştirdiği bir halkın uyanışının öyküsü.
"...çocukluk anılarından bilirdi ki, uzun bir ayrılığın ardından tanıdık bir yeri yeniden görmek tuhaf ve üzücü gelir; yüreğin bağlılığını korumuştur mekana, oysa kıpırtısız nesneler seni unutmuştur, anımsamazlar, yokluğunda hareketli ve mutlu bir hayat yaşamış gibi yabancılarlar seni, duyguların karşılıksız kalır, acınası, meçhul bir varlık gibi dikilirsin karşılarında."
Yaşayacağız ..Çok uzun günler, boğucu akşamlar geçireceğiz.
Arzu mutlak değil, sadece görece bir değer taşır..
SPOILER ICERIR...
Madame Bovary ...Modern dünya edebiyatının zihinlerde en çok yer etmiş olan ve bir tipleşme düzeyine ulaşmış çarpıcı kahramanlarından biri de, hiç kuşkusuz 
Gustave Flaubert in Madame Bovary romanının ana karakteri olan Emma Bovary’dir.
Emma Bovary’nın dünya ve varoluş önündeki asli duruşunu bizden tek bir nitelemeyle dile getirmemiz istense, belki de hiç çekinmeden şu nitelemeyi kullanabilirdik: Madam Bovary “öteki olma arzusu”nun, öteki olabilmek için kurulan düşlerin ta kendisidir. Bir türlü kendisi olamadığı için özendiği başka hayatları yaşamak isteyen, bu uğurda sürekli düşler kuran, ancak düşlerini hiçbir şekilde gerçekleştirememekle kalmayıp bu düşlerin bedelini çok ağır bir şekilde, yaşamıyla ödemek zorunda kalan taşralı bir kadın.Adına “Bovarizm” denilen kavramın özüne daha yakından nüfuz edebilmek için, Emma Bovary’nin kendini kaptırdığı söz konusu özel arzunun niteliği konusunda bazı saptamalarda bulunmak kaçınılmaz gözüküyor.Emma Bovary’nin arzu nesneleri romanın akışı içinde sürekli değişmekle birlikte (Rodolphe, Léon), o, bu arzu nesnelerinin hiçbirine mutlak anlamda değer vermediği için, egosu hep ön planda olduğu için, her seferinde aynı hırsla birinden diğerine koşar ve her seferinde de benzeri hayal kırıklıklarına uğrar. Kısacası, arzusu mutlak değil, sadece görece bir değer taşır...
Bazı kitapların yoruma ihtiyacı yoktur...
"Mümkün değil her şeyin tekrar olunması"(syf 87)
........Beş katlı evin olmayan altıncı katı…..
Azerbaycan edebiyyatının zihinlerde en çok yer etmiş olan ,Sovyet döneminin en Şah eserlerinden biridir 
Beş Katlı Evin Altıncı Katı ...
Baş karakter Tahmine...aşk yok ise kadın yaşamıyordur. Byron 'un belirttigi gibi "aşk erkeğin hayatının yalnızca bir parçası, kadının ise tüm hayatıdır." kadının aşktan ne anladığı açıktır: bu, yalnız bağlılık değil; baska hiçbir seyi dusunmeden, hiçbir seyi saklamadan bir insanın bedeniyle ruhunu bütün olarak vermesidir. iste kadının askının bu sartsızlığı, onu bir inanç, besledigi tek inanç haline getirir. erkeğe gelince, eğer bir kadını seviyorsa, ondan istediği o sevgidir; ama kadından beklediği bu duyguyu kendisi icin varsaymasıdır..Tahmine her ne kadar saf sevgiyle Zauru sevse de Zaur yine de paranoyak bir biçimde şüpheyi içinden atamıyor.seven erkek, sevdigi kadına sahip olarak onu kendi varlığına katar, kadın ise kaderini teslim olma'da bulur.
erkekler en coskun anlarında bile tam olarak teslim olmazlar; kadın icin ise sevmek birini her seyden vazgecmeye değer bulmaktır...
"Ben hiç kimseyi seni sevdiğim gibi sevmedim ve şimdiye dek hiç kimseye de seni sevdiğimi söylemedim. İşte en büyük hakikat budur."
P.s. Azerbaycan edebiyyatinin en sevdigim eserlerinden biridir ve Canım https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu grubunun yıllık seçimlerindedir Beş Katlı Evin Altıncı Katı ..Kitaba oy veren tüm arkadaşlara, başta 
Emre Bulut ve 
Ben Kirkeyim .SerpiL. sonsuzz teşekkürler ....
