Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk .....Bu çocukların bir deli doktoruna ihtiyaçları yok. Sadece biraz sevgiye ve buradan mümkün olduğunca uzağa gitmeye ihtiyaçları var...
İlk önce kitabı okumama sebep olan https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu teşekkür ederimm,Canım grubum benim )
Kardeşini Doğurmak...Kitabın adı ayrı acı, içi ayrı acı… Kitapta tek çok kadın var ve yaşanan istismarlar anlatılıyor.
Ensest de var, tecavüz de… İstismarın tüm boyutları yaşayan kişilerle konuşulup aktarılmış kitaba.Kitap hikaye,kurgu degil,asla para icin yazilmamis! Hangi dürtüyle reddedersek edelim, ne kadar üstünü örtersek örtelim, “yok saymak”tan öteye gitmez bu çabalar…Her insan yeni ve acı bir hikaye demekti. Bunları yazarak size ulaştırmak belki sizi daha dikkatli yapacaktır çocuğunuzu korumak noktasında,okurken insanlığımdan utandım ben,ne zaman bu kadar iğrençleştik biz?! İnsan abisine,babasına,amcasına güvenmeyecekse kime arkasını yaslayacak?!
- "hakim bey, bahçenize diktiğiniz ağacın ilk meyvesini başkasına verir misiniz?" ?! bir baba adı taşıyan vicdanı kullanılmayan ,insanlıkdan haberi olmayan bunu hakime hangi yüzle söyler?!!
- "babanın ihtiyacını gider, ne olur, bak bize zarar verecek." -bir anne bunu kendi kızına nasıl yaa nasıl söyler anlamıyorum?! biz bu toplumda mı yaşıyoruz?bu kafada anne babalarla mı? niye susuyoruz? çocuklarımıza bıraktığımız gelecek bu mu bizim?!
- "abindir ne olur, evlenene kadar yapmak zorundasın" - bunu söyleyen bir anne ya..ben okurken ürperdim,kaç kez yarım bıraktım,kaç kez ağladım,çünkü bende bir anneyim,DOĞURMAK ANNELİK,DOYURMAK BABALIK DEĞİL!!
Görmediğimiz bilmediğimiz belki de görmek ve bilmek istemediğimiz yaşanan hayatlar...Toplumsal alanda birçok kişi için kendisinden en uzak gibi görünen bu konu ne yazık ki bu toprakların en acı gerçeği...
İnsanlığımı Yitirirken ....
Kitapda yazarın başından geçenler anlatılıyor.Olaylar kopuk,yaşadığı dramı tam olarak okuyucuya geçirememiş.(ya da ben öyle hiss etdim)
Osamu Dazai okudugum kadariyla cok zeki biri,ama yaşama ,insana hep dışarıdan bakmış,hayatı hiç sevmemiş,yaşamı hiç sahiplenmemiş...
_ne istediğim sorulduğunda, hiçbir şey istemez hale gelirdim. “ne fark eder, nasıl olsa beni eğlendirecek bir şey yok” düşüncesi hızla harekete geçerdi..
''yaşamım utançlarla doludur.
hatta insan yaşamının ne olduğu hakkında bir fikrim yok.''
ve...intiharla yaşamına son veren
Osamu Dazai ...
_mutsuzluğum, reddetme yeteneği olmayan birinin mutsuzluğuydu.
mutsuzluk ve umutsuzluğun hakim olduğu bir kitap
Mine Söğüt 'le tanışmama vesile olan,
delirerek ölenlere adanmış, her kelimesi dolu dolu yazılmış bir deli öykü kitabı
Deli Kadın Hikayeleri ...
"bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez. işte bu yüzden, bu şehirde ben her gün kendimi defalarca öldürürüm..."
21 deli kadının öyküsü, iri gözlü, kızıl saçlı, siyah saçlı, sekiz bacaklı, avuçlarındaki deliklerden kanlar sızan kadınlar; dışlanmış, işkence edilmiş, delirtilmiş, öldürülmüş, defalarca kez öldürülmüş kadınlar....
Deli Kadın Hikayeleri 'ni okuyunca, bin parçaya bölünüyor insan.kullanılan dil ise cok ağır.
Deli Kadın Hikayeleri kitabini herkese tavsiye etmiyorum, son derece sarsıcı öyküler, rahatsız edici hikayeler barındırıyor içinde.
Mine Söğüt bu öyküler nasıl bir varoluşun hayatımıza yansıması?
haaa,bu arada
Yalnızız ...
"Yalnızım, evet yalnızız. yani, bak, büyük kalabalıkların ortasında, insan denilen sosyal varlık kendi iç dünyasının mahpusu halinde, şifasız bir yalnızlığa mahkum. yalnızım, evet herkes yalnızdır, yalnızız. bütün ihtilaflarımızda yalnızlıklarımız çarpışıyor. hatta kendi kendimizle mücadelelerimizde bile kendilerimiz birbirine karşı yalnızdır."
Kitap işaretlenecek sayfalar, altı çizilecek cümlelerle dolu... sindire sindire okunması daha iyi olur.Okudukca yalnizlastiran Peyami Safa..
Ve bana gore bir romandan cok bir durum analizidir Yalniziz...
okunmaya değer ancak bir insanın en sevdiği kitaplar listesinde üst sıralarda yer alamayacak bir kitap bencee:)
Lina arkadaşa sonsuz tesekkür iyi ki de önermişsin..
Kitabı eleştirirken ilk göz önünde bulundurulması gereken şey kitabın 1938'de yazıldığı. ikincisi ise sloven bir yazarı olduğu. eleştirileri bu iki gerçeği göz önünde bulundurarak yapalım.
Fedailerin Kalesi Alamut ...bu güne kadar okuduğum en etkileyici, en sürükleyici,en cok sevdigim tarihi kurgu kitapi.
Alamut Hasan Sabbah ve fedailerinin yaşadığı kalenin adı.Kitap başta sıkıcı gele bilir ama,bittikten sonra Alamutu ve Sabbah ı anlatan herşeyi okumak isteyeceksiniz.Kitap sizi o zamana çekiyor,
Alamut Kalesi 'nde bir fedai ya da büyük dailerden birisi oluyorsunuz.:)
Kitapta Hasan sabbah, Nizam-ül mülk ve Omer Hayyam sınıf arkadaşı olarak anlatılmış. kitabın sonundaki açıklayıcı ek bölümde ise Hasan Sabbah ile Nizam-ül mülk arasında 40 yaş fark olduğu yazıyor. yine wikipedia'ya bakacak olursak nizam-ül mülk'ün 1018, sabbah'ın da 1050'lerde doğduğu görülüyor. Sanirim Nizam okula 42yil gec baslamis:)
Bu arada Hasan Sabbahin seytani zekasina hayran kaldim.bir insan ''nasıl canlı bombaya dönüşür?'' bunu da görüyoruz romanda...
Masumiyet Müzesi ...
Edebi açıdan pek bi değeri olmasada,okurken süründürsede ,her ne kadar Pamuk sevmesemde kitabın alıntıları için okudum.
Masumiyet Müzesi 1970’lerin ortalarından 1980’lerin ortalarına uzanan bir aşk öyküsü anlatıyor. “kahramanları kederli diye bir roman da kederli olmak zorunda değildir.” (s. 115).
kitabın en güzel bölümleri; son cümlesi ve dünyanın farklı yerlerindeki müzelerle ilgili yer verdiği bilgilerdi.
"Okura son sözünüz nedir?"
"Ben, o kahraman gibi, okurların bizleri uzaktan anlayamayacağını söylemeyeceğim. Tam tersi müzemizi gezenler, kitabınızı okuyanlar bizi anlayacaklardır. Ama başka bir sözüm var."
"Bu fotoğrafı müzeye koyun Kemal Bey, lütfen," dedim.
"Kitaptaki son sözüm şudur Orhan Bey, lütfen unutmayın..."
"Unutmam."
"Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım."..
Füsun Kemal'i gerçekten seviyor muydu?
maalesef bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz....
Kemal'in aşkı bazen kitapta psikopat bir hal alıyor.
bir zamanlar benim sevgilimdin
yanımdayken bile hasretimdin
şimdi başka bir aşk buldun
mutluluk senin olsun
dertler benim çile benim
hayat senin senin olsun...
umarım bir gün
Masumiyet Müzesi 'ine gitmek nasip olur:)
"Bana yalan söylemeni isterdim aslında... Çünkü insan ancak kaybetmekten çok korktuğu bir şey için yalan söyler."
Yaşamak ...çinli bir yazardan bir dönem ülkesinde satışı yasaklanmış bir solukta bitirebileceğiniz sürükleyicilikte bir kitap.İlk defa çinli bir yazarın romanını okudum ve çok etkilendim.
Okunması gereken bir hayat hikayesi..
Bir insanın yaptıklarının ve tercihlerinin kendisine ve çevresindekilere etkisini gösteren acıklı bir hikaye.
"
Elias Canetti ...
İnsan kör geçer yaşam yollarından. Çevremizde bulunan korkunç yoksulluğun ne kadar azını görüyoruz aslında!
Kitap hakkında ne tür övgü yazacağımı bilemiyorum.Bazı kitaplar seni bulur, ben buna hep inandım her zaman,bu kitap da kendisi beni buldu.
Kitabı bana tavsiye eden @bmendilli çok teşekkur ederim,,severek okudum,çok beğendim)okurken utanmasam arada saygı duruşuna kalkardım)
Elias Canetti'in ilk ve tek romanı, yirmili yaşlarda yazdığı şaheser.belkide daha iyi bir eser yazamaycağını düşündüyü için bir daha roman yazmadı:)bilemiyorum:)
Romanın baş karakteri Kien müthiş zeki bir sinolog, bilim adamı ve profesördür.
çoğu kitap tutkununun hayal ettiği biçimde 25 bin kitabı ile beraber yaşıyor. Kendine kalan miras sayesinde geçim derdi yok. Zamanını sadece kitaplarıyla geçiriyor.Evi kendi kendini hapsettiği hapishanesi olmuştur.Eşi, dostu yoktur. Tek akrabası olan kardeşi ile de görüşmez.İnsanlarla ilişki kurmamak için elinden geleni yapar. İlişki kurmak zorunda kalırsa da küfredip, itip kakacak kadar kaba davranır.Gününü evinde kitap okuyarak,araştırma yaparak geçiriyor. tonlarca kitapları olan Kien insanlardan nefret eder, kadın nefreti,insan nefreti, çocuk nefreti üst düzeydedir çünkü onları birer cahil olarak görür.ve bir gün yanında hizmetçi diye çalıştırdığı Therese ile evlenir...
vee Kien çöküyor...
.......................................................
Kien'ın çöküşü tüm toplumun çöküşünü anlatır aslında.
Lütfen okuyun, sıradan bir roman değil kesinlikle!
Ya çok seveceksiniz ya da hiç beğenmeyeceksiniz.Ortası yok...
KörleşmeElias Canetti · Sel Yayıncılık · 20213,571 okunma
Charles Dickens 'in yazdığı bu roman eserin imkansız aşkını elde etmek için iyi eğitimli Londra beyefendisi olma hırsında koşan eserin başkahramanı olan Pip'in çocukluğundan başlayarak anlatan karakter analizli trajedi yüklü roman
Büyük Umutlar ...
Gerçekten olağanüstü bir roman. Hepimizin büyük umutları oluyor ve o umutlar gerçekleşmediği zaman benzer acıları yaşayabiliyoruz. Kendimiz mutlu olamayınca başka insanların mutluluğu ile mutlu olmaya başlıyoruz Pip'in yaşadığı gibi..
'korku içinde zengin sofrasına oturmaktansa, huzur içinde fakir sofrasına oturmak yeğdir.'
Genç bir çocuğun bu hayatta yaptığı acemi davranışların ve pişmanlıkların anlatıldığı Büyük Umutlar, umudun hiç bitmemesi gerektiğini, güzel dersler vererek anlatıyor..
“Gözyaşlarımızdan utanmamalıyız …Onlar katı kalplerimizi yumuşatan ,topraktaki tozun üzerine yağan yağmura benzerler…”
Büyük UmutlarCharles Dickens · Can Yayınları · 201714,4bin okunma
Az ..... Adı AZ,tesadüfü çok....
Yazarın en iyi romanım dediği şaheseri. Kalemi kolay, kelamı zor bir eser.
Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var...
Oğuz Atay' ya duydugu saygını ayakta alkışlıyorum)Kitabı okurken sanki Derda gibi bende ,
Oğuz Atay bak, buradayım işte,buradayım!senin yanında. zaten hep yanındaydım. her zaman!bak, şimdi de buradayım...”diyordu..
Az deyip geçmemeli, kitabın ismi her ne kadar "Az" olsa da içeriği o kadar çok ki...
bazı insanlar böyledir. diğerlerine göre çok daha kırılgan olurlar. ölümü sırtlarında bir çanta gibi taşıyıp yorulduklarında önce onu açarlar. her neyse...
Çok fazla tesadüf, çok fazla olay, çok fazla küfür...... Sinirlerinize hakimseniz ertelemeyin:)
Okuyun.. Lütfen bu adamı anlaya anlaya okuyun.....
Daha çok kitaplarda buluşmak dileğiyle...
Wulf Dorn ........alman psikolojik-gerilim yazari...
Yazarın çok farklı ve ilgi çekici bı anlatım tarzı var. olaylar parça parça film şeridi gibi gözünüzün önünde canlanıyor.
Travma ......en iyi gerilim romanı yazarları arasında üst sıralardadır bana gore
Wulf Dorn ....
korkunç değil ve kitabın kapağıyla alakası yok sadece bir kaza oluyor ve o sırada oyuncak bir bebek vardı adam onu hatırlıyor sadece bu yüzden kabağı böyle .:)korku değil yazar kitapta kendi dinini ovmemis (abartılacak kadar ) islam konusundada yanlış hatırlamıyor isem musluman biri Allahuekber diyo sonra otobüs filan yanıyo öyle oturup islama sovmemis yani (ama bence bu ayrıntıyı eklemesi saçma olmuş )Ayrıca yazar müslüman değil o yüzden kendi dinini anlatıyor herkes müslüman olacak diye bişey yok!
Eve kocası gibi girip onun kıyafetleri ile onun gibi davranan tanımadığı kişi ile karşılaşması ile başlıyor kitap.Sarah, bir gece oğlu ile evde uyurken evin kapısının açıldığını duyar.Kocası iş gezisindedir ve onun erken döndüğünü düşünür.Çünkü kapıyı açanın çıkardığı sesler ve hareketleri aynı kocasının davranışlarıdır.Ama Sarah üst kattan aşağıya bakmaya indiğinde,hayatı çoktan kabusa dönmüştür.Eve giren adam kocası Stephen değildir,ama onun kıyafetlerini giymiş ve onun gibi davranan başka bir adamdır........Olay çözülünce şaşırıyorsunuz, tahmin etmeyeceğiniz bir şey çıkıyor. Ve yazarımız bize başka bir kitap daha yazacağının sinyalini de son bölümde veriyor. ......okumaya devam....
Erkeği Yönetme Sanatı kitabında aşağidaki satırları yazmış olan , akla ve insanlığa zarar psikiyatrist(!) :
“erkeğin eve gelirken planlamadığı iki şeyin; “dayak” ve “ilişki” olduğunu bilin. bunlardan hangisinin olacağı, ona “değil size bağlı. belirleyici olan sizin tavırlarınız olacaktır.
neyi tercih ediyorsanız ona göre davranın; seçim sizin!”
Kitabın ismiyle içeriğini birbirine tamamen zıt.Problemli erkek nasıl daha da fazla şımartılır bilmek isterseniz buyurun okuyun...
haaa unutmadan adamin bide Kadın dövmenin faydaları kitabi var:)
Kısacaaaa kitapta yazan yöntemleri hepimiz biliyoruz. Okuyunca hatırlatma oluyor.Gaza gelipte bosuna zaman kaybetmeyin.
Bir akademisyenin yazacağı kitap bu mu? ahh
Hamdi Kalyoncu keskee daha faydali calismalara yer verseydiniz...
Marquis de Sade in özellikle hapishanedeyken karısına yazdığı mektuplardan oluşuyor. Marquis de Sade, sadizmin isim babası bildiğiniz gibi. Yazarın hayatı hakkında bilgi edinmek isteyenler okuyabilir.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Onu yeniden tanıtmaya gerek yok.
Desiderius Erasmus böyle bir metin yazmayı Ingiltere yolculuğu esnasında düşlemiş ve Thomas more'un evinde kaleme almış. bu metni yazmasının asıl amacı dostu Thomas More'u eğlendirmekmiş. tabii kitabı sadece eğlence amaçlı bir metin yerine koymak buyuk hata.kitap birbiriyle doğrudan ilişkili pasajlardan meydana gelse de ayrıca her birini kendi başına okumak da mümkün.kitabın derin bir mizah barındırdığı belli. ..
bilgelik ve delilik arasında sürekli bir kıyaslama durumu söz konusu kitap boyunca, bu kıyaslamalar sırasında ilahiyatçılardan tutun avukatlara, krallara, soylulara ve hatta filozoflara kadar herkesin içinde bulunduğu deliliği ince detaylarla örneklendiriyor ve gerçekten bu örneklerin bazıları o kadar çarpıcı ki okurken yaptığımız delilikler olmasaydı dünyanın çekilmez ve yaşanılmaz bir yer olacağını bazen tebessümle bazense acı içinde öğreniyoruz Erasmus'tan .....
*insan kendinden nefret ederse, birini sevebilir mi? kendi kalbi ile barışık olmazsa başkalarıyla iyi geçinebilir mi? kendi varlığından canı sıkkın ve yorgun ise topluluğa hoşluk getirebilir mi? bu soruların hepsine evetle cevap vermek için, deliliğin kendinden daha deli olmak lazımdır.… ---