Yalçın SIRTIKARA

Yalçın SIRTIKARA
@Yalcinsirtikara
20 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
"Üniformanızı kefen belleyin. Üniforma, yeri geldiğinde ateşten gömlek, yeri geldiğinde serin sular gibidir. Kah ateşler içinde yanarsınız pervaneler gibi, kah denize doğru gidersiniz soğuk çağlayanlar gibi..."
Reklam
"Ekmeğin daha önemli olduğu düşünülürdü. Karnımızı doyurmak zihinlerimizi doyurmaktan daha önemli bir işti."
"Mesela 'söz vermek' onun lügatında bambaşka bir anlama sahiptir. Bir sözün gerçekleşmemesi için sözün sahibinin 'ölmek' gibi geçerli bir mazereti olmalıdır. Temsil gücü yüksek bir örnek olarak şunu zikredebiliriz: Bir cuma günü Mithat Cemal Kuntay'la sözleşirler. Kendisi Beylerbeyi'nde arkadaşı Çapa'da oturmaktadır. Fakat o gün şiddetli bir fırtına vardır. Vapur, tramvay çalışmaz. Akif bir şekilde işleyen bir vapur bularak Beşiktaş'a geçer. Oradan Çapa'ya yürür. Mithat Cemal kapıyı açtığında onun sakal ve bıyığını donmuş vaziyette görünce şaşırır. Kitabında bu hadiseyi naklederken: 'Verilen bir sözün bu kadar korkunç bir şey olması beni ürküttü' der."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtır."
"Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir."
Reklam
"Tıpkı bunaltıcı sıcak ya da fırtına kadar, havanın durgunluğu da insanı rahatsız edebilir, aynı şekilde ılımlı bir mutluluk da mutsuzluk kadar kışkırtıcı olabilir. Tokluk en az açlık kadar rahatsızlık verir insana, tekdüzelik ve güvenli bir hayat İrene' de macera merakını uyandırdı."
"Yeryüzünde hiçbir şey kuytulardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz."
Ne zararlı bir yaratık şu insanoğlu; yaşamını sürdürmek için başka canlılara hiç aldırdığı yok.
Seyyah, yırtıcı bir hayvandan kurtulmak için kendini kurumuş bir kuyuya atar. Tam o anda, kuyunun dibinde onu uyutmak için ağzını açmış bekleyen bir ejderha görür. Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmamak için yukarı çıkmaya cesaret edemeyen ama ejderha tarafından yutulmamak için aşağıya da atlayamayan bu zavallı seyyah, kuyunun duvar taşları arasında boy vermiş bir dalı yakalar ve ona sımsıkı tutunur. Az sonra ellerin uyuşmaya başlar ve kendisini her iki taraftan bekleyen felaketin kucağına düşeceğini anlar; ancak dala hala sımsıkı tutunmaktadır. O sırada birkaç farenin onun tutunduğu dalın çevresinde dolaşmakta kemirmekte olduğunu görür. Dal kopacak ve oda canavarın ağzının ortasına düşecektir. Seyyah bunu görünce kurtulma ümidinin artık hiç kalmadığını anlar. Çaresizlik içinde çevresine bakarken, dalın yapraklarında bal damlaları görür; dilini uzatır ve bunları yalamaya başlar. İşte, ben de aynen bu seyyahın benzer iyiydim; ölüm ejderhasının kaçınılmaz bir şekilde beni beklediğini, beni parçalamaya hazır olduğunu bildiğim halde, son bir ümitle hayatım dallarına tutuyordum ve bu azaba niye düştüğümü de aklının bir türlü almıyordu. Bana o güne kadar teselli vermiş olan balı yalamayı deniyordum; ancak bal artık tat vermez olmuştu. Ölüm ejderhası ağzını açmış beni yutmak için Beklerken yaşamın kemirgen fareleri de tutunduğum dalı kopartmaya çalışıyorlardı. Bense artık sadece kendilerinden açamayacağım o ejderha ile fareleri görüyor, gözünü onların üzerinden ayıramıyordum. Üstelik bu bir masal değildi gerçeğin ta kendisiydi. Bu aksinin ispatlanamaya cağı ve herkesin algılayabileceği bir gerçektir.
"Kalbimizde Allah'ın nuru vardır. Onun adı da vicdandır."
Reklam
"Hani Harun Reşit günlerden birinde Behlül Dana'yı kabristanda ölülerin kemikleriyle oynarken görmüş ya Molla Kasım. Sonra da hayretine dayanamayıp sormuş:" Hayrola Behlül böyle ne arıyorsun?" "Babanızın kemiklerini!" diye cevap vermiş ve Behlül ilave etmiş; " Ama hangisinin kölelerine hangisinin babanıza ait olduklarını bir türlü anlayamıyorum." Ben de anlayamamıştım; dışlarını süsleyerek ve onları başkalarına göstererek hükmeden mülkün sultanlarımı; yoksa içlerini süsleyerek ve başkalarının içini görerek hükmeden gönlün sultanları mı üstündü?
Sayfa 156Kitabı okudu
"Her ne ki arıyorsan; aradığın ancak sensin... İyinin de, kötünün de fidanı senin içinde büyür..."
"Anladım ki insan, bu dünyaya bir dava için değil bir sevgi için gelebilir."
"Zalimin karnında aşı eksilmeyegörsün, mazlumun kanına ekmek doğrar da yer."
Efendimiz aleyhisselam, "Yalancı olman için başkalarının söylediği her şeyi söylemen yeterlidir" buyuruyor.
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.