Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre Can

Emre Can
@YaziciEmre
Bu hayatta “Mektup” yazma ve o mektubun cevabını sabırsızlıkla bekleme ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Sevgiyi ve aşkı çok uzaklarda olsa bile hissedebilme ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
. Insan bir at görür -ama mükemmel olmyan bir at (mesela at biçiminde bir kurabiye). Bu ruhun bir zamanlar idealar dünyasında görmüş olduğu mükemmel ati belli belirsiz hatırlaması için yeterlidir. Böylece ruh asıl evini özlemeye başlar tabi. Platon bu özleme eros diyordu. Bu sözcüğün anlamı sevgidir. Yani ruh kendi asil kökenine yönelik bir tür
Reklam
Gidenlerin Arkasından..
Biz kalırız ve gidenlerin gölgesi hiç eksilmez hayatlarımızdan. En çok uzaklaştıkları zaman yakınlaşır bize onlar. En cok bulunmadıkları zamanlarda ararız varlıklarını. Hiç yaşamadıkları olayların bir parçası olurlar. Hiç duymayacakları cümleler fisıldarız yetişsin onlara diye arkalarından. Ne zaman pişman olsak bir şeyden, onları hatırlarız. Ne zaman ertelesek bir şeyi nedensiz, çınlarlar kulağımızda. Çünkü onlar gittikleri andan itibaren artık büyüyen onların yokluklarıdır. Yaşanmamış her şeye verirler isimlerini. Kaçırılmış bütün fırsatlar onların ellerindedir sanki.
kombinasyon
Sadece beş müzik notası var ama bu beşinin kombinasyonları hiç duyulmamış melodilerin ortaya çıkmasını sağlar. Beş ana renk var (mavi, sarı, kırmızı, siyah ve beyaz) ama bir arada hiç görülmemiş renkler üretirler. Sadece beş büyük tat var (ekşi, buruk, acı, tatlı, tuzlu) ama bunların kombinasyonları hiç bitmeyecek kadar çok tat üretir. Savaşta saldırı için sadece iki yöntem vardır: Doğrudan ve dolaylı ama bu ikisinin kombinasyonları sınırsız manevraya izin verir.
Sayfa 26

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Strateji
Savaşta muzaffer strateji uzmanı sadece savaş kazanıldıktan sonra savaşa girer, yenilmeye mahkům kişi ise önce savaşır ve sonrasında zafer arar.
Sayfa 23
Tanımak
Bu nedenle şöyle diyebiliriz: Düşmanınızı ve kendinizi tanıyorsanız yüz savaşın sonucundan bile korkmanıza gerek olmaz. Kendinizi tanıyorsanız ama düşmanınızı tanımıyorsanız kazandığınız her zafere karșı bir yenilgi yaşarsınız. Ne düşmanı ne de kendinizi tanıyorsanız her savaşta yenilirsiniz.
Sayfa 19
Reklam
Görünmeyen
Yolcunun içinde büyüyen bir yol, yolun içinde bir yolcu gizli. Günlerin içinde anlar, anlarin içinde nice ibretler gizli. Çokluğun içinde azlık, azlığın içinde çokluk gizli. Kalabalıklar içinde yalnızlık, yalnızların içinde mahşerî bir kalabalik gizli. Kör kuyunun içinde bir çift göz, bir çift gözün içinde kör kuyular gizli.
Para
Bunların hepsi defterinin içindeydi ve eğer isterse daha nicelerini çizebilirdi sayılardan. Bir tek para çizmemişti; ama gerekirse bütün sıfırlar bu iş için uygundu.
Gökhan Özcan
Dünyanın en cimri kralını ya da dünyanın kral lara servet dağıtan en cimri masalcısını bile kis kandıracak kadar büyük bir servet toplamıştı.
Allah ı razı etmek..
Canım ne isterse onu yaparım, neyi istemezse onu da yapmam demek; çağımız insanının en bariz karakteri oldu.. bu kendine tapınan insana sesidir . insan canın ne isterse onu yapıyor ne istemezse ondan da vazgeçiyor .. bana söyler misiniz insanın canı neyi istemiyor? peki ya bu arada Allah'ın bizden istediklerinin ve istemediklerinden hesabı yapılıyor mu? hani Allah'ı razı etmek için söz vermiştik. Hani Müslüman olarak teslim olmuştuk. canımızın istediklerini Allah'ın istediklerinden Üstün tutulursa Allah nasıl razı edecek..
Sayfa 37
Yeni Putlar
Günümüz insanı özgür olmak için Allah'tan, ölümden ve kaderinden kaçarak yaşamaya çalışıyor. Çünkü bunlar insanın elini ayağını gözünü kulağını bağlıyor; zevklerin tadını çıkarıyordu. Fakat gel gör ki özgür olmak için Allah'tan ölümden ve kaderinden kaçan insan , başta kendisi olmak üzere her şeyin kölesi oldu. nefis, makam, kadın , şöhret... Bunlar uğruna insanlar ve insana ait olan iman, namus, Şeref.... her şey satılabiliyor. bunlar çağımız mekke'sinin lat menat ve uzza larıdır. Bunlar şekil değiştirmiş putlardır. Mekke sini lat menat uzza dan temizleyen bu Ümmet ne yazık ki başka putlara yakalandı.
Sayfa 36
Reklam
Su gibi olmak..
insan ruhunu bir su gibi düşünüyordum. bazıları suyun akışkan halini bazıları da durağan halini tercih ederler. her ikisini de yarar olduğunu inkar etmiyorum. elbette bir göl insanlara pek çok yarar sağlar. içinde balıklar, üstünde gemiler, kıyısında manzaralar için pek çok insan göle koşar. Ama çırpınarak, kıvranarak, dökülerek, düşerek, başını taştan taşa vurarak, akan bir ırmak da elbette insanlara yararlıdır. Tarlalar sular, ekinler büyüktür, köyleri ve şehirleri birbirlerine bağlar... benim ruhum bir ırmak gibiydi. akmak, çırpınmak, devinmek, konuşmak istiyordu. yaşadığımız topraklarda da bunları ihtiyacımız vardı.
Sayfa 53
Sevgilinin gözünden akan bir damla, bir erkek için ya hazinedir, ya da hazine ile tartılır. çaresizlik yollarınızı bağlandıysa o damlayı görürseniz de iç acıtır, görmezden gelseniz de.. Elim sitarenin saçlar arasında dolanırken kaç kere parmağımı uzatıp o damlayı silmek istediysem de her seferinde bundan vazgeçtim. Derdimi içime attım. Bilmek çare olmaya gerektirdi ve o günlerde benim çarelerim tükenmişti. ona karşı çaresiz olmaya da tahammül edemezdim. Çünkü o benim her şeyim, mahremde sırdaşım, zor günde ayakdaşım, er meydanında yoldaşımdı.
Sayfa 51
Bir şeyin aslını aramanın yüzde doksanı bulamamaktır. Bulmak da bu yüzde onu kimseye ( bulduğun şeyi ) anlatamamaktır.
Okuyucunun Vasfı ve Niyetinin anlam üzerinde etkisi
Tabii, ister insan sözü olsun, ister Allah kelamı olsun, bütün sözlerde o söze muhatap olan insanın vasıfları ve niyeti anlam alanını aydınlık kılmak, anlam alanının doldurabilmek hususunda belirleyici rol oynar. Bir alman düşünürü Lichtenberg’in dediğine kulak verirsek: “Kitaplar aynalar gibidir, aynaya bir maymun bakınca orada bir havarinin görünmesi imkansızdır.”
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.