Bütün bir olay, Amerika’dan Arjantin’e yol almakta olan bir gemide geçiyor. Kitapta bulunan bazı karakterler tanıtıldıktan sonra olayların anlatım sırasına göre yavaş yavaş bizler, dünya satranç şampiyonu ile sorgulanmak için tutuklanan bir mahkumun satranç müsabakası yapması ile karşılaşıyoruz. Bu aşamaya gelene kadar okuduğumuz bütün karakterlerin psikolojik tahlilleri bize çoktan hazırlanıp sunulmuştu bile. Bizlerde bu kadar detay verilince kafamızda farklı farklı sahneler canlandırıp satranç masasını kendimizce betimledik bile.
Satrancı mahkumiyetten kurtulmak için bir araç olarak görmesine rağmen o kadar ilgi odağı haline getiriyor ki satranç onu delirtiyor. Adeta mahkumiyeti satranca oluyor.
Çoğu insan hayatı boyunca bir şeyleri yapmaya mecbur bırakılıyor. Bu mecburiyet herkese o kadar farklı hissettiriyor ki bazılarımız bunu mahkumiyet olarak yorumluyor. 20’li yaşlarımıza gelene kadar okula gitme mecburiyeti bazılarımız için hapis gibi geliyor. İlerleyen yaşlarda işe gitme mecburiyeti ve büyümenin sorumlulukların artmasına yol açması hayatın hapis gibi hissedilmesine yol açıyor.
Kendimizi ne zaman hapiste hissedersek kitapta olduğu gibi kendimizi hayata bağlayacak bir olay veya durum bulmamız gerekiyor. İş hayatı hapis gibi hissettirse de eve elince çocuklarınızla oynamak size “Buna değer” dedirtecektir. Bu hayatta ne yaşarsak yaşayalım bizlerin en az bir tane dayanak noktasına sahip olmamız gerekir. Kendi dayanak noktanızı bulun. Başkasına dayanak noktası olun.
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020238,3bin okunma
Romanın kahramanı Raskolnikov, yoksul bir öğrencidir ve var olan düzenin adaletsizliğini sorgulamaktadır. Kendi felsefesine göre, “üstün insanlar” diğer insanların hayatlarını riske atan, “kötü” insanları öldürerek toplumun yararına hareket edebilirler. Bu nedenle, Raskolnikov, yoksul bir tefeci olan Alyona Ivanovna’yı öldürür ve çalınan para ile ailesinin geçimini sağlar.
Ancak, Raskolnikov’un vicdanı, suçundan dolayı onu rahat bırakmaz. Roman boyunca, Raskolnikov’un zihnindeki iç çatışmalar ve suçunun ortaya çıkmasından duyduğu korku, okuyucuyu da içine çeken bir gerilime sebep olur. Raskolnikov, sonunda suçunu itiraf eder ve ceza alır.
Romanın bir diğer önemli teması da toplumsal adaletsizliktir. Raskolnikov, fakirlikten dolayı ezilen bir öğrenci olarak, toplumun yoksullara ve ezilenlere karşı adaletsiz davrandığını düşünmektedir. Roman boyunca, yazar, yoksulların yaşadığı zorlukları, insanların çaresizliğini ve yozlaşmayı ele alır. Raskolnikov’un suçu, toplumsal yozlaşmanın bir sonucu olarak görülür.
Yazar, karakterlerin iç dünyasını derinlemesine analiz eder. Ayrıca dili ve edebi açıdan başarısı da “Suç ve Ceza”nın günümüzde bile sevilen bir eser olmasını sağlamıştır. Dostoyevski, Raskolnikov’un zihnindeki çatışmaları, suçunun sonuçlarını ve ceza alması ile ilgili ruhsal durumunu ustalıkla anlatır. Ayrıca, karakterlerin diyalogları da romanın gerçekçiliğini artırır ve okuyucunun karakterlerin hislerini daha iyi anlamasını sağlar.
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,4bin okunma