Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuğba Öztürk

Günlerden bir Temmuz akşamı Arınmışız öfkeden Affetmişiz kendimizi Affetmişiz seçimlerimizi Geriye hayal kırıklıkları kalmış bizimle ilgisi olmayan İstesek de değiştiremeyeceğimiz adaletsizlikler Özlesek de gelmeyecek sevdiklerimiz Ve bir daha gezmeyeceğimiz sokaklar kalmış Yaşamı olduğunca kabullenmeyi, Varolanı öylece sevmeyi içimize almışız Bir gün batımına yol alıyoruz Kim bilir kaç gün doğumu kaçırdığımızdan bihaber Sözcükler kalıyor aylardan geriye Anlatsak bile belki kimseye aktaramayacağımız Kucaklıyoruz yer yüzünü Sarılıyoruz gök yüzüne Ve TDK hangi kelimeleri ayırırken hangilerini birleştirdi Bilmiyoruz Yarın ne getirecek bilmiyoruz Doğalgaz faturasını düşünmüyoruz Araçlardaki aylık yakıt giderini düşünmüyoruz Öyle ya düşünsek yaşanmaz oldu bir şeyler Ama bu öylesi bir şiir değil Umut vardı araya akşam haberleri girdi. Tuğba ÖZTÜRK
Reklam
Dışarı çıkıyor olabilmenin hedefimden 10 kitap geride kalmama sebep olduğu gerçeği…
Tuğba Öztürk

Tuğba Öztürk

@_simurg__
·
20 Aralık 2020 23:39
Lütfen 2020yi aratma. Ve okuduğumuz kitapları hapsolduğumuz için değil, dışarı çıkıyor olabilmemize rağmen okuyalım. Eski günlerdeki gibi.
2021 OKUMA HEDEFİ
23/25 kitap - %92 tamamlandı
23 kitap okudu
25 kitap
7,2bin sayfa
13 inceleme
98 alıntı
İnsanın Anlam Arayamayışı
İnsanın anlam arayışı bazen kör bir gözle, karanlık bir labirentin içinde çıkışı bulmaya benziyor. Ve öyle ki, bir yerden sonra girişi de kaybediyorsunuz. Etrafta ses yok. Amacınızı unutuyorsunuz. Parmaklarınızda tek sayfa kitabın yaprağını çevirecek güç yok. Ya da bir şeyi izlerken ona uzun süre odaklanacak sabır. Görevlerini yerine getirmekten

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Periyodik aralıklarla şiddeti konuşuyoruz. Kadına, köpeğe, çocuğa, güçsüze, çalışana, memura, asta, yaşama şansı olan herhangi bir canlıya... Bu konudaki en konudan uzak kalanımızın bile cümleler dolusu anlatacak şeyi var. Ama en çok ilişki şiddetini konuşuyoruz. Tabi fiziksel olarak zarar görmüş bir taraf söz konusuysa. Kolay kolay bir erkeğin
Ne çok doğum var hayatın doğasında. Ve kutlayamadan yasını tutmak zorunda bırakıldığımız ne çok yaşam. Bir yerlerde öylesine atan kalplerin sağa sola savurduğu burukluklar. Yaşıyoruz. Her sabah bir başka umuda mezar taşı dikmeye fırsat bulmadan erken doğmuş umutlara toprak arayarak. Ama yaşıyoruz. Başka umutların tomurcuklanmasını beklemekten bıkmayarak.
Reklam
Hepimizin varoluş sancıları var. Kimilerininki öyle yoğun ki yanındakini bile yerinde durmaya cesaret bırakmayıncaya kadar zedeliyor. İncir kabuklarıyla doluyor insanların geniş sineleri. Ve içinde bi nefeslik boşluk bırakıyor of demeye kadar. Sonrası malum. Güzel hikayeler Orta Doğu gerçeklerine dönüşüp umutsuz kapanışlar havada uçuşuyor. Sevgi kaypaktır. Ve bu coğrafyada hadsiz bi yükselişte yıllardır. İnsan elinden kayıp gidene değer atfetmeyi değer sanıyor değer sayıyor çünkü. Aslında tek gerçek çocukluk. Ve çocuklukta olduğun kişinin kaç yaşına gelirsen gel seni yönetmesi. Her şey kapanmamış başka bir şey. Ya da saatler çok karmaşık. Zaman çok oyunbaz. İnsan unutkan. Ve kindar. Ne ironik.
Ve dünya sarhoş edemeyecek kadar yavaş dönüyor kimilerine göre. Kimilerinin bilmem kaçıncı iç boşaltımına neden olsa bile.
Sonra günlerden bir gün hediye bir kitap geldi. Kapağını görmemiştim daha önce. Okumaya başladım, hiç tanıdık değil. Bir cümleyi çizdim, hayli güzeldi. Alıntı yaptım. Kitabı da okuduklarıma eklemek istedim haliyle. Kitabı okumuşum, yorum bile yapmışım kendisine ilişkin, beni çok etkiledi, sarstı vs diye. Ama beynimiz çok enteresan. Siliyor. Her şeyi.
Aylak Adam
Aylak Adam
#yüzyıllaryaşa23Nisan
Küçük hanımlar, küçük beyler... Sizler hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. 🇹🇷🇹🇷🇹🇷 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Arkadaşlar, elinde olan birisi Martin Eden’in son sayfasını benimle paylaşabilir mi? Kitabın 434. sayfası var ama bir sayfası yırtılmış. Şimdiden teşekkür ederim. :)
Martin Eden
Martin Eden
Reklam
Sanırım en çaresiz duygu özlem. İnsanın içinde tatsız bir ağrı bırakıp gidiyor. Kalp özlem anlarında hep sığdığı, sığındığı göğüs kafesine dar geliyor.
“Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.”
Yurt bahçesinde 46 sessiz dudağın arasında kitabın sayfalarında duralıyorum. Anlatacağım bir şeyler varmış da başkasından dinliyormuşum gibi. Şehri hiç sevmediğimden dem vurup dururken rüzgarın sıcacık havada bile tatlı bir esinti bırakışını sevdiğimi fark ediyorum. Bu sevgi korkutuyor beni. Bu şehre ait olmak korkusu. Her tarafta hanımeli ve daha
‘Ne de olsa ben, birine bir şey var mı diye sorup yok cevabı alınca, hiç mi yok diye soran ve bu kez aslında o şeyden biraz var olduğunu öğrenen bir ceddin evladıydım.’
Olsa ile bulsayı ekmişler, hiç bitmiş.
1 Nisan 2017
Bugün dedemin ölüm yıl dönümü. Kardeşimin doğum günü. Daha 6 gün önce babaannemi kaybettim. Ölüm de yaşam da çok yakınımızda. Morgun soğukluğunu üzerimden henüz atamadım. Ölüler korkunç gelirdi oldum olası. Ama bir ölünün alnına kondurduğun öpücüğün soğukluğunun günlerce dudaklarında kaldığını öğrendim. Vedalar zor deyip duruyor insanlar. Ama asıl zor olanın kavuşma gününü bilmediğimiz yolculuklar olduğunu göremiyoruz. Ya da en zor acının bile ikinci yas gününde azaldığını kabul etmiyoruz. İşimizde, ilişkilerimizde, hayatımızın her köşesinde öyle hırslanmışız ki bir gün yarım bırakacağımız onlarca, yüzlerce şey biriktiriyoruz. Herkes bir diğerinden şikayet ediyor. Hak alıyoruz. Nefret ediyoruz. Kalp kırıyoruz. Kalp kırıyorum. Hep saygıyla ve yüzünde gördüğüm sevgiyle 65 yıl evlilik sürdürmüş dedem kıymetini bilemedim, evin anahtarı eşimmiş diyebilirken üç ayda boşanan karı-kocaların hayatın zorluğunu anlatışını dinliyorum ben. Söyleyebileceğim, söylemek istediğim çok fazla şey var. Anlatabileceğimden emin olmadığım şeyler. Hayatın kıymetini bilin. Size gülümseyen insanların kıymetini bilin. Bir gün bir mezar başında içinizde kalanlarla çaresizce ağlamaktansa bugün o nefislerinizi, egolarınızı yenip güzel şeyler söyleyin. Haklı olmak o kadar önemli değil. Bazı şeylerde kazanan daha çok kaybediyor. Yarışları değil insanları kazanın. Kin tutmak için fazla kısa bu hayat. Kırdığım, üzdüğüm, bilerek bilmeyerek yıprattığım, kötü söz söylediğim herkesten özür dilerim. Siz de geç kalmadan özür dileyin. Yarın diye bir şey yok.
Reklam
Peyami Safa
Biraz gül, Ya Hu ! Değmez vallahi bu dünya.
Kaçamıyor insan aklında kurduklarından bir an.
Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde cümlesini yatılı lise günlerimde kendimle özdeşleştirmiştim. Aradan onca yıl geçti. Çok şey değişti. Gel gör ki içimdeki gurbeti şehir şehir taşımaktan öteye gidemedim.
Zamanın Sahibi Zülkarneyn
Bu kitaba sahip olan, satıldığı yeri bilen ya da bulabilecek bir arkadaş bana yardımcı olabilir mi? Uzun zamandır okumak istiyorum ancak bulamadım. PDF halinde dahi olsa yardımcı olursanız çok sevinirim.
Benim tutarlı bir tutarsızlığım varken onun tutarlılığı fazlaca tutarsızdı.
Kitap Önerisi
7. ve 8. sınıf öğrencilerimden gönüllü olanlarla kitap okuma etkinliği yapıyoruz. Ancak kitap seçimi noktasında kısır kalıyorum. Rica etsem yaş gruplarına uygun içeriği sorun olmayacak kitap önerisinde bulunabilir misiniz?
Reklam
Maki
Bir an önce görülsün Diye Akdeniz Toroslar'da ağaçlar Hep çocuk Kalır