Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

aasliyy

aasliyy
@aasliyy
İstanbul
75 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Maximus'tan doğru yola yönelen birinden cok, doğru yoldan çıkarılamayan biri izlenimi vermeyi; günün birinde herhangi birinin, herhangi birine tepeden baktığımı düşünmemesini ve herhangi birinin de kendisini benden daha üstün sanmasını sağlamayı öğrendim.
Reklam
Rusticus'un Sinuessa'dan gücendiğim ya da gücendirdiğim insanlara karşı, onlar yeniden barışmak istediklerinde sakinleşmeyi ve onları kolaylıkla affetmeye hazır olmayı öğrendim.
Annemden Tanrı korkusunu ve cömertliği, yalnızca zarar vermekten kaçınmayı değil, böyle bir şeyi aklıma bile getirmemeye özen göstermeyi, basit bir yaşam sürmeyi ve zengin birine özgü alışkanlıklardan mümkün olduğunda uzak durmayı öğrendim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir çok insandan daha akıllı,daha kültürlü, daha asilken; birilerinin yanında bulunduğumda; ezik büzük, çaresiz hisseden, dışlanan, kendini savunmaktan aciz, faydasız, çirkin bir sinekten başka bir şey olarak görmezdim kendimi..
Tanrı biliyor ya, daha gerçek, daha usulüne uygun, nasıl desem; daha edebi bir kavga için herşeyimi verirdim. Asıl korktuğum tek şey şuydu; orada bulunan kimsenin, benim söylediklerimi, vereceğim edebi cevabı anlamayarak dalga geçecekleri fikri. Çünkü bizde onur mevzusu sadece edebi bir dille konuşulmuştır ezelden beri..
Reklam
Ufakta olsa bir olayın yaşantımı tümüyle değiştirmesini bekleyip durmuşumdur..
Şüphesiz ki insanoğlu yaratmayı,yeni yollar açmayı sever. Peki neden yıkmayı da,parçalamayı da, kargaşayı da bir o kadar seviyor?
Yeraltından Notlar
Ben yalnızca huysuz olmayı değil, herhangi bir şey olmayı da beceremedim.
Pascal Duarte ve Ailesi
" insanoğlu mutsuzluğa alışamıyor , inanın; çünkü çekmekte olduğumdan daha beteri gelemez başıma diye avuturuz hep kendimizi, ama sonra, zamanla, beterin beterinin yolumuzu gözlediğini anlamaya başlarız."
9.bölüm
Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Özel Hayat
Leonardo, defterlerinde, tek arzusu maddi zenginlik olan kişileri ve insanı besleyip gerçekten güvenebileceği tek zenginlik olan zihinsel zenginlikten, yani bilgelik arzusundan tamamen yoksun olanları aşağılardı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Kendi Başına
Yaşamayı öğrendiğimi sanırken ölmeyi öğreniyormuşum meğer.. Leonardo Da Vinci
Kendi Başına
Leonardo tabloların kusursuz olmalarını istiyordu. Bu yüzden bir çoğunu yıllarca elinin altında tutuyor, üzerlerinde bitmek bilmeyen düzeltmeler yapıyordu.
Resim de Yapabilirim
Leonardo kusursuz değildi. Hatalar yapmıştı. Uğraştığı işlere teğet bile geçmeyen ve tam bir vakit kaybına dönüşen matematik problemleriyle boğuşmuştu. Müneccim krallarının tapınması, Aziz Jerome ve Anghiari Savaşı başta olmak üzere bir çok tablosunu tamamlamadan bırakmasıyla meşhurdur. Sonuç itibariyle günümüzde tamamen ya da ağırlıklı olarak Leonardo'ya atfedilebilir 15 tablo mevcuttur.
Çıraklık Dönemi
Daha da çarpıcı olan, genç sanatçının hareket duygusunu aktarma becerisidir. Ağaçların yaprakları ve hatta yaprakların gövdeleri bile rüzgarda dalgalanıyormuş gibi kesik kavisli çizgilerle çizilmiştir. Bir su birikintisine düşen damlalar, titreşen kısa çizgilerle canlılık kazandırmıştır. Sonuç hareketi gözlemleme becerisinin enfes bir örneğidir.
Çıraklık Dönemi
Leonardo Da Vinci, keskin köşelerin bulanıklaştırılmasını içeren sfumato tekniğine öncülük etti. Sanat tarihçisi Ernst Gombrich , Leonardo'nun meşhur buluşu, bulanık ana hatlar ve yumuşatılmış renkler sayesinde formların birbirine karışmasını sağlayıp bazı şeyleri daima hayal gücümüze bırakıyor demiştir.
Reklam
En büyük hazinemiz aklımızdır.
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de. İnsanları, eski karıma yapmış olduğum gibi, büyük bir boşluk içinde bırakmasaydım. Kendimden de kaçıyorum gibi beylik bir ifadenin içine düşmeseydim. Bu mektubu çok karışık hisler içinde yazıyorum gibi basmakalıp sözlere başvurmak zorunda kalmasaydım. Ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım. sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi bilge, aklını başına topla. Ben iyi değilim bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim. Gerçekten de o günden beri gözüme uyku girmeseydi. Hiç olmazsa, arkamda kalan bütün köprüleri yıktım ve şimdi geri dönmek istiyorum, ya da dönüyorum cinsinden bir yenilgiye sığınabilseydim.
Sayfa 383Kitabı okudu