Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
kimseye yaltaklanmamak
Cemal Beyle birlikte tramvayla Olimpos oteline gidiyordum. Cemal, Selanik gazetelerinin birinde imzasız bir makale yayınlatmıştı. Elinde tuttuğu gazeteyi bana gösterip sordu: "Başmakaleyi okudun mu?" "Hayır". "Oku". Okudum ve gazeteyi kendisine geri verdim. "Nasıl buldun?" diye sordu. "Bir gazetecinin alışılmış cinsten rastgele karalaması." "Hey, baksana bana. Ben yazdım bunu". "Affedersin, bilmiyordum. Fakat yazmamış olmanı isterdim". Sonra da ekledim: "Cemal Bey, günün basmakalıp yollarına sapıp, her budalaya kendini beğendirmeye kalkışma. Yığınların alkışı ne önemlidir, ne de bir ağırlığı vardır. Gücünü hep böyle istenilene göre bir şeyler yaratma yolunda harcamaya devam edersen, şu günler sana ne getirir bilemem, fakat geleceğini hiç kuşkusuz mahvetmiş olursun. Büyük adam olmak, kimseye yaltaklanmamak, kimsenin gözünü boyamamak, ancak ülke için gerçek zorunluluğun ne olduğunu görmek ve doğruca bu amaca yürümektir. Herkes kendi görüşüyle ortaya çıkacak, herkes seni yolundan döndürmek isteyecektir. Olsun, sen yine bildiğinden hiç şaşmayacak, tuttuğun yolda devam edeceksin. Attığın her adımda önüne engeller dikilecektir. Ama sen, kendinin büyük değil, aksine küçük ve güçsüz olduğunu kabul eder, hiçbir yerden yardım ummaz, hiçbir destek beklemezsen, sonunda bütün engelleri aşarsın. O zaman biri çıkıp seni büyük adam olarak nitelendirirse, sana bunu diyenlerin yüzüne sadece gülüp geçeceksin. Cemal Bey sözlerimi sessizce dinlemişti; ne var ki eleştirim pek etkili olmamışa benziyordu".
Fakat bu, Çakırsaraylı'nın Çakırsaraylı olmaktan çıkıp bambaşka bir adama dönmesi demekti. İşte asıl bunu kuvvetle seziyor, korkuya benzeyen bir duyguyla meselenin üzerine varamıyordu. Bambaşka bir adam olmak belki de çok iyi bir şeydi. Reis Bey'in doğruyu, iyiyi söylediğinden şüphe etmek aklından bile geçmedi. Fakat yolunu değiştirince hangi şartlarla karşılaşacaktı? Bu şartlara uyabilecek miydi? Kendisinden istenecek şeyler, o canı gönülden razı olsa bile yapabileceği şeyler mi olacaktı? Sonra, içinde asıl mizacı hâline gelen bir korku vardı, bir güvensizlik vardı. O düzenli hayatı yaşayanlara güvenemiyor, o devlet ve düzen adamlarından korkuyordu. Dağa çıkışı değilse bile, dağda kalışı, o hayat ve adamlarla silâh silâha gelişi, bu çatışmada da kan dökücü, kana susamış biri olup çıkması yaratılışından değil, işte o korku ile güvensizliktendi.
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Önemli olan uçmak yada düşmek değil, önemli olan yaşadığının farkında olmak, düşünmek ve her şeye rağmen azimle yeniden başlama kararlılığından vazgeçmemek… Bu durumda insan daima kazanır.
Sayfa 181Kitabı okudu
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Senden bir parça olabilseydim, kesinlikle migrenin olmak isterdim. Rahatsız edecek kadar, sıkça kafanın içinde beliren ve asla geçmeyen o acımasız sızı...
“İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları ‘kişi’yi anlatırlar.”
Reklam
Mısır'ın Büyük İskender'den sonraki Yunan kralları öğrenim sorununu ciddiye aldılar. Yüzyıllar boyu bilimsel araştırmaya destek oldular ve kütüphanede çağın en büyük beyinleri için çalışma ortamı hazırladılar. İskenderiye Kütüphanesi'nde her konu için ayrılan on geniş hol bulunuyordu. Botanik bahçesi, hayvanat bahçesi, kadavra
Sayfa 32 - Birinci Bölüm - Kozmik Okyanusun KıyılarıKitabı okudu
Böyle yoğun isteklerin mantıkla, muhakemeyle hiçbir ilgisinin olmadı- ğını, kalp ve bedenin saf arzusundan kaynaklandığını o za- man daha iyi anlamıştı. Anthony'nin tatlı nefesini yanaklarında hisseden Roslynn, en sonunda çok da istekli olmadığı bu savaşı bıraktı. Yeniden onun kollarında olduğu anı düşleyerek geçen onca zamandan sonra, şu an
Sayfa 202
“Sanırım senden suçluluk hissetmemeni istemek çok fazla olur,” dedi Navani. “Kendine eğilme izni veremez misin, sadece birazcık?” “Yapabileceğimden emin değilim. Özellikle de şimdi. Neden olduğunu açıklamak zor olur.” “Deneyemez misin? Benim için.” “Ben... Ben aşırılıkların adamıyım, Navani. Bunu daha gençken keşfettim. Tekrar tekrar öğrendim ki, bu aşırılıkları kontrol etmenin tek yolu hayatımı bir şeylere adamak. İlk önce bu Gavilar’dı. Şimdi ise Kurallar ve Nohadon’un öğretileri. Onlar kendimi bağlama yöntemim. Kontrol etmek ve sınırlandırmak için bir ateşin etrafının çevrelenmesi gibi.” Derin bir nefes aldı. “Ben zayıf bir adamım Navani. Gerçekten de öyle. Eğer kendime birkaç adım gitme izni verirsem, bütün sınırlarımı delip geçiyorum. Beni güçlü tutan şey, Gavilar’ın ölümünün ardından geçen bu yıllarda Kurallar’ı takip etmenin etkisi. Eğer bu zırhta birkaç çatlak oluşmasına izin verirsem, yine bir zamanlar olduğum adama dönüşebilirim. Bir daha asla olmak istemediğim adama...” Taht için kardeşiyle evlenmiş olan kadın uğruna öz kardeşini katletmeyi düşünmüş olan bir adam. Ama bunu açıklayamazdı; Navani için olan arzusunun bir zamanlar onu neredeyse yapmaya itmiş olduğu şeyi bilmesine izin vermezdi.
“Ah, bayım,” diyordu adam, “mesele kötü insan olmak değil, ama ışığı yitiriyor insan.”
Sayfa 97 - CanKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.