Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahsen Öztürk

Ahsen Öztürk
@ahsenoztrk
İstanbul
7 okur puanı
Haziran 2015 tarihinde katıldı
“Öldür beni yoksa ben seni öldürürüm. Öldür beni! Yap şunu!” “Newt...” “Ben onlardan biri olmadan önce yap!” “Ben…” “ÖLDÜR BENİ!” Ve sonra Newt’in bakışları, sanki son kez akıl sağlığını kazanmışçasına berraklaştı, sesi yumuşadı. “Lütfen, Tommy. Lütfen.” Kalbi kapkaranlık bir cehenneme düşen Thomas tetiği çekti.
Sayfa 298Kitabı okudu
Reklam
“Ee… Fener’in maçını izledin mi?” “Hangi maçını?” “Hangi maçını olacak canım son maçını.” “Hayır izlemedim.” “Ben de!” “Mayıs, sen iyi misin?” “Hayır, çok gerginim Arın. Nasıl davranacağımı bilmiyorum.” “Futboldan bahsetme mesela.” “Fıtbıldın bıhsitmi misili.” “Evet, bu şekilde konuşarak ailemin kalbini fethedebilirsin.”
Sayfa 122Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"...Kalbim yine deliriyor. Sanki birileri karnımın içinde mısır patlatıyormuş gibi tuhaf kıpırtılar hissediyorum. Bu adamın cazibesi beni fena çarpıyor fena. Bir anda bütün her şeyi bir kenara bırakıp saatlerce onun suratını izlemek gibi anlamsız istekler duyuyorum. Zihnimde ikimizin yer aldığı pembe dizide romantik sahneler canlanıyor. Bana baktığı zaman, aylardır beğendiğim ayakkabıyı yüzde yetmiş beş indirimle almış gibi mesut oluyorum. Kendimden geçiyorum."
"Ben burada durmuş bir çözüm üretmeye çalışıyorum ve sen dalga geçiyorsun!" "Dalga falan geçmiyorum! Ben de senin kadar zor durumdayım!" "En azından durumun zor olduğunu fark etmişsin. Eh bir sarışına göre fena sayılmaz doğrusu!" "Sensin be sarışın! Doğru konuş benimle!" "Konuşmazsam ne olur?" "Kırarım senin o koca kafanı!" "Koca kafamı mı?" "Koca kafanı tabii ya. Zoruna mı gitti?" "Asıl koca kafalı olan sens-" "Allah aşkına ne yapıyorsunuz siz!"
Reklam
"Uzatmalı, sürünmeli ilişkilerin en kötü yanı ayrılıp ayrılmadığını bir türlü anlayamıyorsun. Adam aldı bütün eşyaları gitti, beni aramıyor ama ben hâlâ kendimi onun sevgilisi gibi hissediyorum, acaba geri zekâlı mıyım? Evet, kesin öyleyim..."
Sayfa 311Kitabı okudu
"Bazı sabahlar böyle uyanır uyanmaz keşke yaşadıkların bir kâbus olsa dersin hani, hatta uyandığında pişman olursun, dizlerini iyice kendine çekip yorganın içinde tekrar uyumaya çalışırsın."
"...Ve Nemecsek herkesin emirlerini memnuniyetle yerine getirirdi. Evet, kendinden istenenleri yapmaktan zevk alan böyle çocuklar da vardır, ama çocukların çoğunluğu emir almak değil, emir vermekten hoşlanırdı. İnsanlar sonuçta böyleydi. Ve bu arsadaki çocukların hepsi subaydı, sadece Nemecsek sıradan bir erdi."
"Gregor, koltukla birlikte ağır ağır kapıya doğru sürüklendi, oraya varınca koltuğu bıraktı, kendini kapıya doğru attı, tutunarak dik durdu -minik ayaklarının tabanlarında biraz yapışkan madde vardı; bulunduğu yerde, harcadığı onca çabanın ardından biraz dinlendi. Ama sonra hemen kilitteki anahtarı ağzıyla çevirmeye koyuldu. Ancak görünüşe bakılırsa ağzı, ne yazık ki normal dişlerden yoksundu..."
"Tamam, durun!" Keating dörtlüye seslendi. "Başlangıçta Bay Pitts ve Bay Overstreet'in diğerlerinden farklı adım attığını fark etmişsinizdir. Pitts çok uzun, Knox da çok kısa adımlar atıyordu; ama çok geçmeden bir uyum yakaladılar. Bizim teşvikimiz de bunu daha belirgin hale getirdi." dedi. "Bu deneyin amacı dikkatleri Pitts'e ya da Overstreet'e çekmek değildi. Ben başkalarının varlığının söz konusu olduğu bir durumda, kendi sesimizi duymanın ve kendi inançlarımızı korumanın ne kadar zor olduğunu göstermek istedim. Eğer içinizden biri, farklı bir tempoda yürüyebileceğini düşünüyorsa, kendisine neden el vurduğunu sorsun. Çocuklar, hepimizin içinde kabul görme ihtiyacı vardır; ama kendinize özgü olan şeylere, sizi farklı kılan özelliklere de inanmalısınız. Bu aptalca ya da pek popüler olmayan bir şey olsa da. Frost'un dediği gibi 'Ormanda yol ikiye ayrılıyordu, ben az geçilen yolu seçtim. Farkı da bu yarattı.'"