Ahlaki bir varlık olarak insana bellek, anımsama bahşedilmiştir ve bunlar, içimize tatmin edilmemişlik, hoşnutsuzluk duygularının tohumları ekerler. Anılar bizi saldırıya açık, acı çekmeye yetenekli hale getirir.
Stern, çocukların anımsayıcı (evocative) bellek kapasitesinin üç ay gibi erken bir yaşa dayandığını vurgulamaktadır. En erken anımsama yaşı ise diğer araştırmacılar tarafından genellikle dokuz ve on iki ay olarak bildirilmiştir.
Bir boğuntu duygusu, tam şuramda
Herkesten yapılmış bir karar kadar sıkkın
"Bu muydu" sorusunun cevabından yıkıcı
Can çekişen bir unutuş, bir anımsama pıhtısı
Azadlı bir köle sevincine çeviriyor yüzünü
Kalbim cümlemi ta başa bağlarken
Aklım ölümden özürler buluyor yaşamaya...
Sayfa 122 - Kırmızı Kedi Yayınları 12. BasımKitabı okudu
Ve şimdi, yarı sönmüş düşüncelerin
Pırıltıları, sönük ve soluk birçok anımsama
Ve biraz da hüzünlü bir kafa karışıklığı içinde,
Zihnimdeki resim yeniden canlanıyor:
Sadece mevcut mutluluk duygusuyla değil,
Ama şu anın içinde gelecek yılların hayatı
Ve gıdasını da barındırdığını düşünmenin
Hoşluğuyla burada dururken.
Böylece umuda yelteniyorum,
Bu tepeler arasına ilk gelişimden beri, kuşkusuz,
Değişmiş olsam da; bir karaca gibi
Dağlarda, derin ırmakların, tenha çayların
Kıyılarında, tabiat nereye çekerse oraya,
Sevdiği şeyi arayan değil de korktuğu şeyden
Kaçan biri gibi hoplayıp zıplardım o demler:
Çünkü o vakitler,
(Çocukça günlerimin kaba zevkleri
Ve onların hoşnut hayvani davranışları geride kaldı)
Eski ruhbilimciler, insandaki dış duyulardan başka beş de iç duyu kabul ederlerdi. Bunlar bellek (hafıza), sezgi (vahime), imgelem (muhayyile), anımsama (müzekkire) ve düşünme (müfekkire) idi. Bu beş duyu, bir ortak duyuda (hiss-i müşterek) birleşirdi.
Dante'nin Cehennem'indeki âşıklarin cezalandınılmasına benzer, mutluluğun nasıl bir his olduğunu anımsama cezası. Gel gör ki oradaki aşıklar şanslydı, mutluluğu tek başlarına
değil, birlikte animsayabiliyorlardı en azından.
Her tür düşünme aşkın nedeni olamaz, aşırı düşünme gereklidir; çünkü kısıtlı bir düşünce genellikle zihne dönmez, bu yüzden de ondan aşkın doğması olanaksızdır.