Gözlerine hükmü geçmeyerek onların bakmasına izin verdi. Böyle, birbirlerine bir süre baktılar. Sanki gözler uzun süre birbirinden kaçan ruhların artık dirençsizliğiyle zayıf ve hasta, acı bir mücadele ile büyülenmiş ve bitkindiler.
Ben çok içli bir çocuktum. Sonra da içli bir adam olarak kaldım. Fakat hüznümü neşe yıldızına sarmayı bir haysiyet meselesi bilmiş, bunu da yapabilmişimdir. İçliliğimi sakal gibi yüzümde uzatmayı sevmem. Bu işte de neşe jiletine müracaat bir terbiye kaidesidir.
Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim. Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez.