365 Sayfalık bir öykü daha başlıyor, her güne bir yaprak sakla, her yaprağa bir öykü sığdır mutluluk de adına.Kitap gibi olmayı istiyorum, hayata yenilikler ve bakış acısı katmak istiyorum.
Bugün doğum günüm bide Ateş Alanguva aynı gün doğmuşyum ne şanslıyım yaaa seninde doğum günün kutlu olsun Ateş Alanguva ❤️🔥
Çocukluğumun kitabı… Harry Potter’la büyüdüm ben ve uzun bir süreden sonra tekrar okuma isteği oluştu içimde ve kendimi tekrar o gizemli, heyecanlı, büyülü
dünyanın içine attım, iyi ki atmışım. Bundan sonra hemen 4. kitabına atlayacağım çünkü İstanbul’dan ayrılırken yani İzmir’e gelirken yanıma birde Ateş Kadehi kitabını getirdim çünkü onu öncesinde tamamıyla okuyamamıştım bu yüzden ona da en kısa sürede başlayacağım.
Ateş her şeyi kül ederken kendisinin yanmayacağını düşünür, ta ki ondan kopan alevlerle karşılaşana dek. Yüz yıl önce körüklediğin ateşin yüz yıl sonra kopardığı kıyamet gibi. Bir araya gelir ve daha büyük bir yangın başlatırlar. Yangınlar sırları anlamaz ki, saklı olan her şeyi ortaya çıkarana dek tüm kuytu köşeleri dolaşır. Yanabilecek her şey yandığında o da kül olur. Bir kâğıdın ucu, kuru çamlar ya da içine sığdıramadığın duygular, üzerine kibrit çakmazsan kendi kendine yangın başlamaz ki, yok olsun istediğin bir şeyler vardır. Eğer ateşin yanmasıı istiyorsan yakmasına da razı gelirsin. Bir kelebeğin kanat çırpması başka bir yerde fırtına başlatır. Bir gün uyandığında başına gelen her şey senin eserin olur. Okyanusu ıslatan şey üzerine yağan yağmurdur ve bir yağmuru da sadece başka bir yağmur.
sana geldim, son'a..
sende yeryüzüdür gölde vuran ey suların sonsuzluğu
bakışlarım demir atsın gözlerinin limanına
fırtınalar yorgunu yüreğim sana
bütün sabahlarım sesinde ağarsın
keder tırmanmasın yüzüme bir daha sarmaşık gibi
öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma
biliyorum
yüreğin durgun sudur dindiğim, korku kıyılarımı sildiğim
sana geldim sustum ve yumdum iki damla ateş düşürdüğün gözlerimi
al uslandır korsan bedenimi
gece kanat çırpsın parmaklarımda
birbirimizden kaçıracak yerimiz kalmasın
birleşsin yağmur soylu ellerimiz
bırak, öpüşlerim ağzını kapatsın
uzun uzadıya susarak kalalım birbirimizde
sabaha söyleyecek söz bırakmayalım
köpekler gibi havlayan acılarımız sussun
sevda çözmesin kendini bizden
sularca gülüşelim
yüreğin alıkoysun gitmelerimi
sana geldim 'sona'..
Seyduna Türküleri - Sen Hiç mi Bahar Görmedin
On iki yıldır içimdeki ateş, yakacak hiçbir şey bulamayınca kapalı kaldı, kendi zindanını yaktı ve söndü. On iki yıl geçti, artık bu uykudan uyanmak isteğini bile duymaz oldum.
15 Şubat 1965'te East Elmhurst, New York'taki evi bombalanan ancak şans eseri ailesi fiziki bir yara almadan kurtulan Malcolm, o sıralarda kendisiyle sürekli görüşerek biyografisini yazmakta olan Alex Haley'e kitabı yayımlanmış olarak okumaya ömrünün yetmeyeceğini söyledikten kısa bir süre sonra 21 Şubat 1965'te Harlem'de konuşma yaparken 6 silahlı kişi konuşma yaptığı kürsüye yaklaşarak yakın mesafeden 15 el ateş edip onu ağır yaraladılar. New York Presbyterian Hastanesine ulaştığında öldüğü ilan edildi. Harlem'deki cenazesine 1500 kişi katıldı. Aynı yıl karısı Betty ikiz kızlarını doğurdu.
Karanlık maddenin olağandışı özellikleri, normal maddenin henüz bir araya gelemediği bir zamanda, erken evrenin genişleyen ateş topu içinde birleşmeye ve yapılar oluşturmaya başlamasını sağladı.
Aşk seni harab etmez mi?
Takatını tüketmez mi?
Sendeki ateş bitmez mi?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Aşkına yoktur endaze,
Aklını aldı o taze,
Âleme oldun kepaze,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Yâr yoluna baktırdığın,
Uykusuz bıraktığın,
Aşk yüzünden çektirdiğin,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Hangi derdimi sayayım?
Aşka nasıl dayanayım?
Yandım, daha mı yanayım?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Göğsümde tıkanır sesim,
Yok yaşamağa hevesim;
Ben bir dermansız bîkesim,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Komün yenildikten sonra tutuklanan diğer tutsaklar gibi aylarca berbat koşullarda tutulan Louise Michel, yargılanmaya başladığında mahkeme heyetinin yüzüne şöyle bağırıyordu:
“Kendimi savunmak istemiyorum, kimsenin beni savunmasını da istemiyorum! Ben her şeyimle toplumsal devrime aidim ve yaptığım her eylemin sorumluluğunu kabul ettiğimi ilan ediyorum. … Beni generallerin infazına katılmakla mı suçluyorsunuz? İşte yanıtım: Evet, onlar halkın üzerine ateş etmek istediği zaman Montmartre’de olsaydım, bu türden emirler veren insanların üzerine tetiği çekmek için bir an bile duraksamazdım.”
Hakkında ölüm cezası istendiği açıklandığında, “Mademki özgürlük için atan yüreğin yalnızca bir kurşun hakkı var, ben de kendi payımı istiyorum. Eğer yaşamama izin verirseniz intikam diye bağırmaktan vazgeçmem ve Af Komisyonundaki katillerden kardeşlerimin intikamını alırım. Eğer korkak değilseniz, beni öldürürsünüz” dedi. Ama onu idam etmeye cesaret edemediler ve ömür boyu hapis cezasıyla Yeni Kaledonya’ya sürgüne gönderdiler.
Sevgili okurlar;
Kitap bana göre gayet eğlenceli, iyi ve maceralıydı. Kitabı 40 yaşına kadar herkes okuyabilir. Kitap çok sarıyor tavsiye ederim. Sıkılmadan okuyabilirsiniz. İlk 6 kitapta 2 arkadaşın şehirlerini korumak için çıktıkları yol anlatılıyor.
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…
Ey sen