"Hala sen varmışsın gibi
İki yastıkla yatıyorum...
Kimseye söyleme gidişini, ben söylemedim.
Elimde senin siparişin olmayan torbalarla geliyorum eve...
Ağlaya ağlaya öpüyorum yattığın yastığı yorganı...
Sanki beni az önce yolcu etmişsin gibi çıkıyorum sokaklara...
Üst komşuya hava atarak, bi fiyaka bi görsen...
Ne garip bu insanlar!
Bütün mahalle, hatta alttaki bakkal bile seni geçen kasım öldü sanıyor...
Ne garip bu insanlar!
Hala her sabah bana selam veriliyor...
Sanki yaşıyormuşum gibi..."
Ceyhun Yılmaz
Bu haksızlığa sövüp sayamayacak kadar yaşlıydı ama babasını sakatlayan bu hastalıkla şu ya da bu şekilde savaşmadan durumu kabullenemeyecek kadar da gençti.
Eğer burada, sayısız insanın tamamen oturmaya dayalı yaşam biçiminde olduğu gibi, dışsal devinim hemen hemen hiç yoksa, dış dinginlikle iç curcuna arasında apaçık ve zararlı bir dengesizlik ortaya çıkar.
“Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dili konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?”