Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Azizenur

Azizenur
@azznrunl
İstanbul
20 Temmuz
72 okur puanı
Eylül 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
"Peki sizin ayrıcalığınız ne?” diye soruyor. Çok basit diyorum. Okumak, sadece okumak. Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını.
Reklam
Bu nedenle insan kendininkine değil sadece başkasının karakterine uygun olan, aslında kendini mutsuz hissedeceği, muhtemelen tahammül bile edemeyeceği konum ve koşullara kıskançlık duyacaktır. Zira nasıl ki balıklar suda, kuşlar havada, köstebek toprağın altında rahatsa, her insan da sadece kendine uygun atmosferde rahat eder; nitekim saray havası da herkes için solunabilir değildir. Tüm bunlara ilişkin yeterince içgörü sahibi olmadığından bazısı çeşitli başarısız denemelerde bulunacak, kendi karakteriyle bilhassa mücadele edecek ama sonunda yine ona boyun eğecektir.
Dünya üzerindeki fiziki yolumuzun yüzey değil de her zaman sadece düz bir çizgi olmasından ötürü, bir şeyi tutup ona sahip olmak istediğimizde hayattaki sayısız başka şeyden feragat ederek bunların sağından solundan geçip gitmek zorunda kalırız. Karar veremez de yanlarından geçip giderken bizi cezbeden her şeye panayıra gelen çocuklar gibi el atarsak, o zaman bu tersine bir çaba, yani yol çizgimizi yüzeye dönüştürme çabası olur. Bundan sonra zikzaklar çizeriz, oradan oraya amaçsızca koşturup dururuz ve hiçbir şeye ulaşamayız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Azizenur tekrar paylaştı.
Artık o genç insanın korkutucu arayışı içinde değilim. Ne yaşantıları, ne de insan sıcaklığını arıyorum. Bugün, hem insan sıcaklığını, hem de sevgiyi yalnız kendi içimde taşıyorum. Yani sevgisizim. Ve soğuk.
Babam çevresindeki dünyayı gönlüne göre yoğurmuş biriydi. Sorun, babanın dünyayı siyah beyaz görmesiydi. Ve neyin siyah neyin beyaz olduğuna karar verişinde. Hayatı böyle yaşayan birine duyduğunuz sevgiye mutlaka korku eşlik eder. Belki biraz da nefret..
Reklam
Mağlup mu desem, Mahcup mu? Ama ikisi de değil Ben garip, sen güzel Dünya umutlu... Ahmed Arif
Evde en çok yaptığım şey kitap okumaktı. Kitap okuyarak yükselen duyguları başka etkilerle bastırmayı düşünüyordum. Kullanabildiğim tek dış etki ise okumak, yine okumaktı. Okumanın bana çok yardımı dokunuyordu; coşku veriyor, acı veriyordu. Arada bir canımı son derece sıktığı da oluyordu.
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim..
-Neden bu kadar kötümsersin? +Sen neden değilsin? Çevrene bakmıyor musun? En mutlu görünenlerine bile? Bütün bunlar üç oda, bir mutfak, iki çocuk düşü ile başlıyor. Sonra? Haydi bayanlar, baylar! Bu fırsatı kaçırmayın. Siz de girin, siz de görün. Üç perdelik dram. Birinci kısım: Dağlar dümdüz. İkinci kısım: Ne çok tepe! Üçüncü kısım: Ova batak. Bugünlük bu kadar baylar. İyi geceler. Yarın yine bekleriz.
... Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır. Sonbahar geldi hüzün, Kış geldi kara hüzün. Ey en akıllı kişisi dünyanın Bazan yaz ortasında gündüzün, sevgim acıyor, Kimi sevsem, Kim beni sevse... Eylül toparlandı gitti işte, Ekim filan da gider bu gidişle, Tarihe gömülen koca koca atlar, Tarihe gömülür o kadar. Turgut Uyar
Reklam
Okuyorum ve işte özgürüm. Nesnelliğe ulaşmışım. Ben olmaktan, o dağınık varlık olmaktan çıkmışım. Okuduğum şey, üzerimde pek hissetmediğim, sadece bazen ağırlık yapan bir giysiye benzemiyor; dış dünyanın, her haliyle hayranlık uyandıran engin aydınlığına dönüşüyor o ya da hepimizi gören güneşe, huzurlu toprağa gölgelerini saçan aya, denize açılan geniş topraklara, ta tepede yeşil başlarını sallayan ağaçların oluşturduğu o kara kütleye, bahçelerdeki havuzların donmuş sessizliğine, asma tünellerinin altından vadilerin dar yamaçlarına inen üstü kapalı yollara.
Çünkü benim gerçekten sevdiğim insanlar azdır, beğendiklerim ise büsbütün az. Dünyayı görüp tanıdıkça hoşnutsuzluğum artıyor. İnsanların iç yüzünün nasıl hiç göründüğü gibi çıkmadığını; iyi ya da akıllı gibi görünenlere bile nasıl hiç güven olmadığını her gün daha açıkça anlıyorum.
Kalbimizde boğucu bir kalabalık Aklımızda umutsuz sözlerin acısı Baktığımız kadar bir sokak dışarda Bir soğuk, bir üzgün, bir yalnız resim Kapanır durur üstümüzde bütün uzaklar.
789 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.