Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Momoşko

Öptü beni: "Bunlar, kainat gibi gerçek dudaklardır," dedi "Bu ıtır senin icadın değil, saçlarımdan uçan bahardır," dedi. "İster gökyüzünde seyret, ister gözlerimde. Körler onları görmese de, yıldızlar vardır." dedi.
Reklam
Kaybederek Güçlenmek
İnsan incitildiği için travmatize olmaz, o büyük acıyla yalnız kaldığı ve çaresiz hissettiği için travma yaşar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sürekli Bir Yutkunma
İyi olmanın, mutlu görünmenin, sürekli tebessüm etmenin bir başarı ve zorunluluk olmadığını; insanın üzülebileceğini, ağlayabileceğini, işe mutsuz gidebileceğini, öğle aralarında sigara içerken gözyaşlarını kazağının koluyla çaktırmadan silebileceğini öğrendiğimde kendimi daha güçlü ve daha tam hissetmiştim.
Yoldan Savrulmuşlara
İnsan ağrıyan yerlerinden doğar, bir kimlik ve ruh kazanır. Bir zaman sonra da o ağrının kendisine dönüşür ve nihayetinde insan, dinmeyen bir ağrıdır aslında.
Reklam
Kaybolma isteğim kaybolduktan sonra, itiraf etmeliyim ki, başka birkaç isteğim daha oldu. Ama bunlara hiç yanaşmadım; elde etmek için uğraşmadım. Hâlâ isteyebildiğim bir şeylerin bulunması, içimde böyle şeyler saklayabilmem, hoşuma gidiyordu. Istesem elde ederdim, deme şansım da var. Ve ben, beğendiği şeylere el atmayan, hemen o yığınlardan birine katmaya çalışmayan insanları erdemli bulurum. Başka çarem de yoktur.
Birisinin ölümüne üzülmek bile, o kimse için bambaşka bir ölüm düşlediğiniz içindir.
O vakitler zorluktan yakınmak pek olur iş değildi, duyanı iğrendirirdi, şimdiki gibi perişan oldum diyen kucaklanmazdı, beter ol denirdi. O zamanlar bu merhametsizliğe içim kabarırdı, şimdi kucaklananları görünce benim de gönlüm kabarıyor.
Sayfa 146Kitabı okudu
Ben kendimi ömrüm boyu, neden bilemem, aslını bilemem, sebeplerini bilemem, bir kusur timsali olarak gördüm. Bir kusur sürahisi idim de ne akıtsam öyle akıtır, kusurlu akıtırdım. Hep eksik ve kırıktım da tamlanamazdım. Hep yarım ve yanlış anlamadaydım da doğrulamazdım. Hep bir ayıp gizlemek zorundaydım da bu ayıp zaten bendim, bundan kurtulamazdım.
Başkalarının perişanlığını görmek beni başkalarında olduğu gibi hayata ısındırmadı; hepi topu buymuş demek, soğan ekmeğe iştahlandırmadı. Toplu eza, görmezden gelmemi sağlamadı, ölüler ve ölenler hayata bağlamadı, balığın suda kayışı da, tavada yanışı da gayetle acıklı idi de ummanın buna ses çıkarmayışı niye idi?
Reklam
Bir şeyi yapış değil yapamayış süresi ve bu zamanı dolduran sürenin uzunluğu ülkemizde hemen her meslek gurubunda ustalık addedilir.
Kalp gözün maşallah açık ama o da ileri derece hipermetrop. Allah kalp gözü vermiş, size hep verir, ama sarı noktalı, astigmatlı ve görme bozuklu verir
İnanmak istemiyorum, niçin onlar gibi olmayayım, mideme bir taş oturuyor, gözyaşlarım gözümü yakıyor. Artık hiçbir şey önceki gibi değil. Aşağılanma bu. Okulda öğrendim bunu, okulda hissettim aşağılanmayı.
Bir cumartesi öğleden sonra, güneşin altında binlerce kadın pankartların arkasında yürürken, gözümüzü Dauphiné'nin masmavi gökyüzüne kaldırıp kadınların binlerce yıldır kan revan içinde hayatlarını kaybetmelerine son vermek ilk defa bize düştü diye geçirmiştik içimizden. Bizi kim unutabilirdi ki?
Ne hale gelmiş bu nesil? Her şey önemli ama ölüm önemli değil!” Ve, kendi kendine soruyordu: “Eğer ölümün onlar için hiçbir önemi yoksa, yaşamanın da yoktur. Öyleyse niçin ve nasıl yaşıyor bu insanlar?”
290 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.