Hayat yoksa bir Tatar Çölü müdür?
Öncelikle çevirisinin çok iyi olması mı yoksa yazarının duru anlatımı mı bilinmez çok akıcı bir kitap.Dino Buzzati'nin başyapıtı kabul edilen eser göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor.
Başkahramanımız Giovanni Drogo tamamen bir tesadüf eseri Bastiani Kalesi'ne gençliğinin baharında tayin olur. Başlarda kendisini buradan kurtarabileceğini istediği zaman gidebileceğini düşündüğü bu yer bir zaman bataklığı gibi onu ömrünün 30 yılını geçireceği anlamsız orta dünyaya dönüşür.
Hiçbir zaman kuzeyden gelmeyen Tatar Çölü düşmanları onu gelmeyecek sevgiliyi bekleyen aşık gibi dirhem dirhem tüketir.
Burada Tatar Çölü ya da Bastiani Kalesi dünya ile bir çeşit simgesel bağlantı içerisindedir. İnsan da tamamen tesadüf eseri geldiği bu dünyada hayal ettiği mutluluğun veya gerçek sırrın bir türlü gelmediğini görünce hayal kırıklığına uğrar.Bu dünyaya gelen insan bir şekilde buraya bağlanır. Gidemez, gitmek istemez. Kendisine yalanlar söyler gidişini geciktirmek için. Tıpkı Bastiani Kalesi'ne gelen Giovanni Drogo gibi. Varoluşun anlamsızlığı,niye geldim niye gidiyorum sorunsalı, cevapsız sorular insanı bu anlamsızlık okyanusunda boğar. Gerçeği anladığında artık çok geçtir. İnsanın işleyebileceği en büyük suçu işler:Bir hayatı boşa harcar Drogo gibi.
Sartre, Camus, Beckett gibi egzistansyalist yazarlara artık
Dino Buzzati de eklenmeli her edebiyat sohbetinde çünkü bu kitap
Çünkü hava karardı, barbarlar gelmedi.
Ve sınır boyundan dönen habercilere göre,
Barbarlar diye kimseler yokmuş artık.
Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?
Bir çeşit çözümdü onlar sorunlarımıza.
Sessiz Ev okunmalı ilk olarak diye düşünüyorum. 30 yaşında oluşturmuş bu eseri.Bir Türkiye panoramasıdır. Orhan Pamuk bu eserini kendince ayrı bir yere koyar.