Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

razumihin

razumihin
@bibliyografik
ADANA DEMİRSPOR EDEBİYAT ADAMI
1192 syf.
10/10 puan verdi
Özgürlük ve Kader
Yazar Vasili Grossman'ın da belirttiği gibi sadece bir kentin değil dünyanın da kaderinin çizildiği Stalingrad Savaşı konulu bir eser. Yer tabii ki başta Stalingrad sonrasında da yardımcı uzamlar ise Moskova, Kuybışev ve Sibirya. Bu kentlerin bazıları savaş bazıları çalışma kampları, krematoryum gibi insanlık dışı olaylara ev sahipliği
Yaşam ve Yazgı
Yaşam ve YazgıVasili Grossman · Can Yayınları · 2022225 okunma
Reklam
808 syf.
10/10 puan verdi
SAKİNLİK MUTLULUK DEĞİLDİR.
Anlatım yönünden
William Faulkner
William Faulkner
üslubuna benzetilebilecek bir
Mario Vargas Llosa
Mario Vargas Llosa
romanı. Bir 'Teke Şenliği' değil ancak
Mario Vargas Llosa
Mario Vargas Llosa
yine politika ile insan ruhu arasındaki şaşılacak benzerliği kompoze eden bir eser oluşturmayı başarmış. Bu kez kötü adam Trujillo değil Don Cayo Bermudez. (Aynı zamanda Trujillo Peru'da bir kent) Santiago ile Ambrosio
Katedral'de Sohbet
Katedral'de SohbetMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 202259 okunma
550 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Mario Vargas Llosa
Mario Vargas Llosa
çok büyük yazarsın. Dünyada her şeyi yenebilirsiniz ancak geçmişinizi ve kaderinizi yenemezsiniz. Bu sözler romanda ''Teke'' olarak adlandırılan Trujillo hazretlerinin kulağına küpe olsun. Trujillo tüm Dominik'e tam 31 yıl hakim oldu. Halkına daha doğrusu modern kölelerine yıllarca şefkat soslu tokatlar,
Teke Şenliği
Teke ŞenliğiMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 20201,037 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
651 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
NAKATA,KAFKA TAMURA,OŞİMA,HOŞİNO,SAKURA ve tabii ki SAEKİ gibi her bir karaktere ayrı bir inceleme yazacak kadar derinliğe sahip olduğunu düşündüğüm bu yapıtta tek olumsuz durumun gayri ahlaki metin temeli çıkarımı olduğundan 1 puan kırarak 9 puan değerlendirmesinde bulundum. Peki bu durumda Murakami'ye haksızlık etmiş olur muyum? Antik
Sahilde Kafka
Sahilde KafkaHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20209,8bin okunma
232 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
HEPİMİZ BİRER DROGO'YUZ.
Hayat yoksa bir Tatar Çölü müdür? Öncelikle çevirisinin çok iyi olması mı yoksa yazarının duru anlatımı mı bilinmez çok akıcı bir kitap.Dino Buzzati'nin başyapıtı kabul edilen eser göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor. Başkahramanımız Giovanni Drogo tamamen bir tesadüf eseri Bastiani Kalesi'ne gençliğinin baharında tayin olur. Başlarda kendisini buradan kurtarabileceğini istediği zaman gidebileceğini düşündüğü bu yer bir zaman bataklığı gibi onu ömrünün 30 yılını geçireceği anlamsız orta dünyaya dönüşür. Hiçbir zaman kuzeyden gelmeyen Tatar Çölü düşmanları onu gelmeyecek sevgiliyi bekleyen aşık gibi dirhem dirhem tüketir. Burada Tatar Çölü ya da Bastiani Kalesi dünya ile bir çeşit simgesel bağlantı içerisindedir. İnsan da tamamen tesadüf eseri geldiği bu dünyada hayal ettiği mutluluğun veya gerçek sırrın bir türlü gelmediğini görünce hayal kırıklığına uğrar.Bu dünyaya gelen insan bir şekilde buraya bağlanır. Gidemez, gitmek istemez. Kendisine yalanlar söyler gidişini geciktirmek için. Tıpkı Bastiani Kalesi'ne gelen Giovanni Drogo gibi. Varoluşun anlamsızlığı,niye geldim niye gidiyorum sorunsalı, cevapsız sorular insanı bu anlamsızlık okyanusunda boğar. Gerçeği anladığında artık çok geçtir. İnsanın işleyebileceği en büyük suçu işler:Bir hayatı boşa harcar Drogo gibi. Sartre, Camus, Beckett gibi egzistansyalist yazarlara artık
Dino Buzzati
Dino Buzzati
de eklenmeli her edebiyat sohbetinde çünkü bu kitap
Bulantı
Bulantı
Yabancı
Yabancı
Godot'yu Beklerken
Godot'yu Beklerken
kadar bir klasik. İYİ OKUMALAR...
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
Reklam
480 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
REST IN PEACE CESARE PAVESE
Cesare Pavese bu kitabı 1935-1950 yılları arasında yazdığı günlüklerden oluşturmak istemiş midir,bilemiyoruz. İntihar ettiği yerde oldukça düzenli bir şekilde bıraktığı kağıt yığınlarından bu şaheser ortaya çıkarılmış. İtalyan yazar değişken bir ruh yapısına sahip tıpkı onun yaşadığı Kuzey İtalya gibi.2.dünya savaşının öncesi, kendisi ve sonrası zamanlarda aldığı notlar edebiyat, aşk, psikoloji ve mitoloji üzerine birikimli bir sanatçının yorumlarından şekilleniyor. Kalın bir kitap olmasına rağmen sıkılmadan, notlar alarak, arada sırada
Fernando Pessoa
Fernando Pessoa
Huzursuzluğun Kitabı
Huzursuzluğun Kitabı
eserini çağrıştırarak insanı varoluşun yörüngesinde eksen kaymalarına sevk ediyor. Bu kitapta yazar ruhuna işleyen intihar zehrinin yansımalarını ilk yıllarda bastırabilir iken bunun sebebi bence ,platonik aşkı tarafından terk edilmesi, son zamanlarında travması başka bir aşk macerası üzerinden kanamaya başlayınca artık pes ediyor. Son sayfadaki satırlar iç burkan türden. "Artık tiksiniyorum tüm bunlardan .Sözü bırakıp eyleme geçiyorum." İYİ OKUMALAR...
Yaşama Uğraşı
Yaşama UğraşıCesare Pavese · Can Yayınları · 20212,046 okunma
724 syf.
10/10 puan verdi
Genç bir mühendis olan Turgut Özben yakın arkadaşı Selim Işık’ın kendini bir tabancayla vurarak intihar ettiğini gazetelerden öğrenir ve arkadaşının ölümünden çok etkilenir. İntiharın sebeplerini merak ederek konuyu araştırmaya başlar. Turgut, Selim’in arkadaşlarıyla tanıştıkça Selim’in farklı yönlerini de öğrenmeye başlar. Selim’in birçok
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,8bin okunma
662 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Akçasazın Ağaları serisinin bu ikinci kitabında Derviş Bey ile Akyollu Mustafa rekabeti durulur birinci kitap olan Demirciler Çarşısı Cinayeti romanına nazaran. Artık DERVİŞ BEY daha sinsi bir düşman ile yüz yüze kalır KABAKÇIOĞLU MAHİR ile. Avrupalarda okumuştur Mahir. Rakibi ile kılıç ile değil kalem ile daha doğrusu hile ile savaşmanın ustasıdır. İntikamcıdır da kendisini köy meydanında el aleme rezil eden Derviş'ten bir şekilde alır intikamını. Köylü ve işçi bütün Yaşar Kemal eserlerinde olduğu haksızlığa uğrar ağa tarafından patron tarafından. Toplumcu gerçekçi romanın özüdür bu çelişki bu çatışma. Bu çatışmanın sonunda haksızlığa uğrayan işçi ve köylünün öcünü parayı ve rantı paylaşamayan zengin sınıfı alır birbirlerini yok ederek. Derviş Bey sadece rant peşindeki kapitalist, doyumsuz patronlara değil aynı zamanda zamana da yenilmiştir diyebiliriz. Kendini yenileyemez çünkü geçmişte yaşamak onu mutlu eder o da şimdiki zamana yani mutsuzluğa hep düşman olur. Kendi oğlu bile gider düşman ile iş birliği yapar sadece para için. Parayla dönen bu dünyada romana adını veren Yusuf da payını alır haksızlıklardan. Babasını suçlu yapan sistem onu da harcamak suçlu yapmak istemektedir. O ise istemediği halde katil olur sırf ağalar mutlu olsun diye. Ona madalya takmaz ağalar hatta ceza verirler ölüm gibi ve anlarız tüm insanlık olarak en büyük düşmanımız olan kapitalizm cahilliğimizden beslenir, doyar doyumsuz bir canavar gibi. İYİ OKUMALAR...
Yusufçuk Yusuf
Yusufçuk YusufYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20191,155 okunma
443 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Kimsecik yani hiç kimse. Yazar kendi yaşamından izler taşıyan bu eserde ki Yaşar Kemal'in babasını 5 yaşında camide evlatlığı öldürmüştür Salman karakterini bir anti kahraman olarak okuyucunun karşısına çıkarır. Roman Salman tasviri ile başlar. Van üzerinden göç eden yazarın ailesi Çukurova'ya türlü zorluklar içerisinde gelir. Bunun
Yağmurcuk Kuşu
Yağmurcuk KuşuYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2013983 okunma
617 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
REST IN PEACE OBLOMOV
Gonçarov, Oblomov eseri dışında Rus edebiyatında pek ses getiren bir kitap meydana getiremedi diyebiliriz ancak ve ancak o eser Oblomov olunca yeter de artar bile. Kitabın başındaki epigrafta denildiği gibi bu kitap Oblomov'u değil Oblomovluğu anlatır. Peki nedir bu Oblomovluk? Roman kahramanı Oblomovka denen köyde tüm diğer insanlardan uzak zengin anne, babası, dedesi ve onların hizmetçileri ile büyür. Bir eli yağda bir eli balda yaşar. Sonra bir gün büyükleri ölünce bütün her şey ona kalır. Ama o bir çiftliği yönetecek kadar dünya bağımlısı bir kişiliğe sahip değildir. Gider kente uşağı Zahar ile beraber köyden ve çiftlikte gelecek paraları dolandırıcı kahyalarından bekler. Zamanla gittikçe fakirlere dönüşür. OBLOMOV, çiftliği de yönetemez aşkını da yönetemez. Olga ne kadar yanaşsa da ondan hep kaçar çünkü aşkın kahrını çekemez.Özgürlüğüne daha doğrusu tembelliğine özlem duyar. Bu isteğini mantığa bürümeye çalışır ama her zaman olduğu gibi kendine yine yalan söyler. Yakın arkadaşı gerçeği söylemek gerekirse tek gerçek arkadaşı Stolts da her ne kadar ona yardım etmeye çalışsa da Oblomov kendine yardım edemez. OBLOMOV belki de hakettiği belki de hiç haketmediği bir şekilde genç yaşta kalp krizinden ölecek kadar hareketsiz yaşamına saçmasapan bir evde veda eder. Akıcı bir eser diyebilirim. 620 sayfa su gibi aktı gitti. Bazen acıdım Oblomov'a bazen kızdım. En çok da şaşırdım hayata olan kayıtsız kalışına bazen de imrendim ölmeden ölmesine takdir ettim alkışlar eşliğinde. Bu dünyada çok Oblomov var ama kaç tanesinin romanı yazıldı kim bilir?
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,4bin okunma
Reklam
559 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
bir romanı oluşturma sürecinde yazarın kendi içsel yaşamı ne kadar kurgu ile iç içe diye sorular sorarken selim ileri bizi belirsizlik ilkesi üzerinden cevaplar aramaya yöneltir bu kitabında. bir eseri bireysellik mi daha yükseğe taşır yoksa toplumculuk mu tartışmalarının gölgesinde esere konu olan 1980 başları okuyucunun hayal dünyasına kodlanarak zihin tasarımları geliştirilmeye sağlanmıştır. eserin akıcılığı beklediğimden iyi çıktı. biraz hakkı yenmiş eserlerden biri diye yorumluyorum bu romanı. zamansal bozulmalar okuyucuyu bir bulmaca çözüyor gibi meşgul ederken çoklu anlatımlar post modern tekniğe uygun gidiyor. konuya gelecek olursak kariyerinde düşüşe geçmiş yazara bir konuk gelir yağmurlu bir gecede. anılarını beğenirse edebi eser haline getirmesini ister. yazar beğenir ama biraz kuşkucu yaklaşır olanlara. kalkar gider eserin ya da anıların geçtiği dağ köyüne. orada bir tek şey dışında anlatılanların gerçeğe hiç uymadığını görür. o tek gerçek doğrultusunda ipin ucunu takip ettiğinde ipin ucu arkadaşlarına kendine hatta yaşadığı edebiyat evrenine çıkacaktır. sözün toplamı ufuk açan bir selim ileri romanı ile karşı karşıya kalacaksınız. gerçeğin nerede başlayıp nerde bittiğine şaşarak hatta gerçeğe ihtiyacımız var mı diyerek sayfaları çevirmeyi bitireceksiniz.
Yaşarken ve Ölürken
Yaşarken ve ÖlürkenSelim İleri · Everest Yayınları · 201538 okunma
214 syf.
10/10 puan verdi
Koşa koşa Anadolu'ya giden Ahmet Celal'e köyde realite şoku. Aydın ile halk, aydın ile cahil ya da aydın ile köylü çatışması gibi temel çatışması olduğu söylenen bu eserde benim dikkatimi çeken en önemli yargı insanların değişimden korkmasıdır. Sen vatan için sağ kolunu da kaybetsen senin fikirlerinde bir yere kadar insanları değiştirebilir. Zeynep Kadın, Salih Ağa ,Bekir çavuş ve Şeyh ;Ahmet celal gibilerle aynı frekansta olamaz. Akşamları kitap okursun seni büyü yapıyorsun zannederler. Dişini fırçalarsın ya da saçını tararsın ne biçim adam derler. Zaten kuru bir coğrafyada marsa gelmiş gibisindir. GALİLEO engizisyon mahkemesinde nasıl yargılandıysa Ahmet Celal de köyde öyle yargılanıyor. Köyde bir de başına iş açıp aşık oluyor çok gerekliymiş gibi. En sonunda haklı çıkıyor ama köylü ona yine de YABAN diyor.100 yıl önce Anadolu'da bir yerlerde entelektüel bir insanın başına gelen bir trajedi. Bütün okuma sevdalıları Ahmet Celal'den bir şeyler bulacak. Sonrada uzaklara derin derin bakacak bu kitabı bitirdiğinde.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,4bin okunma
110 syf.
10/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Tesadüfen doğdum, tesadüfen öleceğim.Varoluşçu felsefenin özeti bu cümlede ve YABANCI romanında vücuda gelmiş gibi. Kahramanımız annesinin ölümüne kayıtsız kaldığından başlayarak tesadüfen adam öldürmeye kadar hatta yargılandığı bütün sürece kadar kayıtsız kalmaktan idama mahkum edilmiş gibi sanki. Oysaki kahramanımız hayatın saçmalığı karşısında kayıtsız kalmaktan başka ne seçeneğimiz var zaten diyen bir karakter. Umutsuzluğun mutluluğunda kendi cennetini oluşturmuş. Bu dünyanın saçmalığını, anlamsızlığını keşfettikten sonra özgürüz artık ve kimse ya da hiçbir şey bizlere bir yaptırım yapamaz görüşü hakim romanda. Bütün kavramlara savaş açanların zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yok.Teşekkürler Albert Camus. Henüz ilk yazdığın eserinde her şeyi özetlemişsin.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2021111,9bin okunma
348 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
13 kitabını okuduğum yazar,en fazla okuduğum yazardır kendisi, Orhan Pamuk ben nasıl yazar olmaya karar verdim sorusuna yanıtlar veriyor. Çocukluk insanın anavatanı derler.Çocuk Orhan Pamuk bugünün sonucudur benim kanaatimce. Orhan Pamuk ilk önce ressam olmayı düşünmüş ancak mimarlık fakültesinde yaşadığı sonu mutlu bitmeyen badem gözlü sevgilisinin aşkı yüzünden resme ve ressamlığa küsmüş. İstanbul peki bu işin neresinde? İstanbul üzerine en çok tanımladığı, betimlediği, açıkladığı kelime" Hüzün " yazarın. Bu hüzün Osmanlıdan kalan yenilgi mi yoksa Batılı yazarların önyargılı düşüncesi mi Doğu için ya da Orhan Pamuk'un dediği gibi yaşadığınız şehrin merkezi ne orası ne şurası şehrin merkezi sizsiniz diyerek kendi hüznü mü? Anne ve babasının bitmeyen kavgaları, bir aile apartmanında yaşamak, abisiyle bitmeyen rekabeti midir şehri ya da Orhan Pamuk'u hüzünlendiren? İstanbul en güzel nasıl anlatılır resim yoluyla mı yoksa yazarak mı? 150 yıl boyunca bir şehir değişir de insanların mutluluğu veya mutsuzluğu değişmez mi? Bu kitap sadece bir hatıra kitabı değil sadece bir yazarın bir şehrin bir ailenin tarihidir. İYİ OKUMALAR...
İstanbul
İstanbulOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20171,734 okunma
496 syf.
8/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Umberto Eco'nun
Gülün Adı
Gülün Adı
,
Foucault Sarkacı
Foucault Sarkacı
gibi kitaplarını okuduktan sonra kitap biraz yavan gelebilir siz değerli okuyuculara. Eco her zaman olduğu gibi kafayı masonlara, tapınak şövalyelerine, İlluminati'ye takmış durumda. Ama
Prag Mezarlığı
Prag Mezarlığı
eseri olay örgüsü yönünden okurlara daha keyif veren anlatım tarzına sahip. Post modern teknikler (okuru bir oyunun içinde hissettirme, anlatıcıyı kurmacanın bir parçası yapma, gerçek ile kurmacanın sınırlarını belirsizleştirme, okuru oyunun içinde görevlendirme ) arıyorsanız bu kitap tam size göre. Kitabın kahramanı için Eco ''İnandırıcı olsun diye gereğinden fazla kötü bir şahsiyet yarattım'' demiş. Avrupa'nın 1800-1900 yılları arasında yaptığı patinajlar, spin offlar, Yahudi düşmanlığı veya dostluğu gibi yıllardır tartışılagelen fenomenler hepsi 32 kısım tekmili birden bu romanda Son olarak başkahramanı eserin tam bir kadın düşmanı. Yani feministler okurken kahramandan ekstra nefret edebilirler. İYİ OKUMLAMALAR, İYİ EĞLENCELER...
Prag Mezarlığı
Prag MezarlığıUmberto Eco · Doğan Kitap · 2017970 okunma
384 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tamamen tesadüfen elimize geçen kitapların "Bir kitap okudum hayatım değişti" mottosuna dönüşmesi daha tesadüfen gelir bana. CENGİZ AYTMATOV 》》》》》 "Gün Olur Asra Bedel" eseri ile tanınır. Sovyet rejimini eleştirir bu kitabında Sabitcan üzerinden. Ancak bu kitap Sovyet rejiminin eleştirisini yüzeysel bırakır. Okuyucuya pek de bir felsefi tokat atamaz. Çünkü okuyucuyu kalbinden yakalamak gerekir, beyninden veya gözlerinden değil. ABDİAS vs BOSTON tam da okuyucuyu kalbinden yakalayarak bir ÖZDEŞLEŞMİŞ trajik, potansiyel kurbanlar oluşturur. Günümüz İSA'sı Abdias üzerinden insan bu çağda saflığını koruyabilecek mi sorusu; Boston üzerinden Sovyet rejiminin laçkalığı ve kader gerçekten hak edilmiş midir sorusu! Bu romanda sadece insanlar değil Taşçaynar ve Akbar üzerinden hayvanların da adına dünya denilen cehennem simülasyonunu tattığını görürüz. Kime ağlayacağımızı, kimi anlayacağımızı, kimden utanacağımızı sordurtur; bize ve evrene veya herkese. İYİ OKUMALAR...
Dişi Kurdun Rüyaları
Dişi Kurdun RüyalarıCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 20236,9bin okunma
Reklam
331 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
José Saramago
José Saramago
En başta söyleyelim yazarımız bu romanında alegorik bir anlatım eyleminde bulunmuş. Kitabın adı olan körlük her ne kadar fiziksel körlüğü çağrıştırıyor olsa da yazarımız bize gündelik hayat içerisinde görmekten kaçındığımız gerçekleri bir körsen gözlerinin görmesinin hiçbir anlamı yok felsefesinden hareketle anlatıyor ve tüm insanlığa sorular soruyor. Eser üç bölme ayrılabilir. Birinci bölüm salgının ilk çıkması ve yayılması ikinci bölüm körlerin karantina içinde bulunduğu eski akıl hastanesi üçüncü bölüm ise gözlerinin görmediği halde dışarıda yani sokaklarda hayatta kalma mücadelesi. En akılda kalan bölüm akıl hastanesinde bulunan karantina günleri. Kör olan kocasının yanında gözleri görmesine rağmen kör taklidi yapan doktorun karısı adeta bir halk kahramanı edasıyla körler arasındaki sosyal adaletsizliği, otorite vesayeti ve insanlık dışı eylemleri körleri örgütleyerek engelliyor. Bir nevi devrim önderi olan bu kadın yakın arkadaşı olan körlerin her çeşit ihtiyacı için bir kılavuz görevi görüyor. Önder, her şeyin çözümü olarak örgütlenmeye, dayanışmaya çağrıda bulunuyor. Son bölümde kiliseye göndermeler ve eleştiriler dikkatli okuyucuların gözünden kaçmayacaktır. Zaten yazar kilise tarafından sözleri ve eserleri nedeniyle aforoz edilmiş. Bunu da ekleyelim. Daha fazlası spoiler olur ancak sosyalizm eğer insanlığa edebiyat üzerinden anlatılıyor ise bunun başyapıtı KÖRLÜK eseri olabilir. İYİ OKUMALAR..
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,1bin okunma
288 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tüm ülkenin insanlarını uzun uzun anlatma kardeşim, özet geç diye bir eleştiriye karşılık "Sessiz Ev " yazılmış olabilir. Orhan Pamuk romanlarının olmazsa olmaz çatışması DOĞU BATI, siyasetin sağı solu, sınıf ayrımı hatta ve hatta uzun boylu ve kısa boylu ayrımı. Cüce karakterden bahsettiğimi dikkatli okuyucular anlayacaktır. Bence, ki 10 tane Orhan Pamuk romanı okumuş biri olarak bu eserinin daha fazla yankı uyandırmasını beklerdim. Underrated bir roman. Gayet akıcı,karakterler ile katharsis yaşamanız oldukça doğal. Bilinçakışı tekniği sosu yerinde bir yemek gibi romana lezzet katıyor. Ha bir de Türk sanatının biraz da kabak tadı veren konusu platonik aşklar. Otuz iki kısım tekmili birden bu eserde. Spoiler vermemek için daha ayrıntıya girmiyorum. Ama kesinlikle Türk edebiyatının sayılı eserleri arasına girmesi gereken bir yapıt. ORHAN PAMUK'un bu romanı daha 30 yaşında yazmış olması onun niye böyle büyük yazar olduğunun ve Nobel ödülünün göstergesi. İYİ OKUMALAR, İYİ EĞLENCELER.
Sessiz Ev
Sessiz EvOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20186,8bin okunma
263 syf.
10/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
Üçlemeye sondan başlamıştım. OSMAN,YEŞİL PERİ GECESİ ve en son KAPAK KIZI. Ayfer Tunç sadece bu kitaplardan tanınacak bir yazar değildir tabii ki. DÜNYA AĞRISI ve BİR DELİLER EVİNİN YALAN YANLIŞ ANLATILAN KISA TARİHİ gibi eserlerini de okumuştum. Bunlar içinde en zayıf bulduğum KAPAK KIZI oldu. Bir yazarın zamanla ne kadar gelişme gösterdiğini de kanıtlar bu önerme. 1992 yılında oluşturduğu bu eserle DÜNYA AĞRISI arasında dünyalar kadar fark var. GELELİM esere. Garson Bünyamin, Bankacı Ersin, Radyocu Selda. Üçü de Şebnem sayesinde hayatlarının boşluğunu ve anlamsızlığını fark ediyorlar. ERSİN'i ve SELDA'yı üçlemenin diğer iki kitabından biliyoruz. Bünyamin ise gariban yurdum insanı. Karısı Cennet ve Garo arasında kendince bir şeyler olduğunu düşünerek hayatı ve işini kendine zehir ediyor. Bu kitabın iyi tarafı olaylara ŞEBNEM ve OSMAN tarafından bakmıştık. Bir de Ersin ve Selda açısından görülen gerçeği görelim diyerek okunabilir. Ne de olsa çoğulculuk(pluralizm) sadece postmodern romancılara lazım değil . Eserde, Ayfer Tunç hanımefendinin bence en büyük silahı mizah anlayışının her zaman ben burdayım demesi. İYİ OKUMALAR...
Ayfer Tunç
Ayfer Tunç
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,5bin okunma
576 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
Akçasazın Ağaları ırmak roman serisinin ilk romanı. İkinci olarak
Yusufçuk Yusuf
Yusufçuk Yusuf
devam eder. Üçüncüsü yoktur bu serinin. Başkahramanlar Derviş Bey ve Akyollu Mustafa. İkisi de kan düşmanı, can düşmanı. Ne zaman başladığı belli olmayan bir kan davasının son mirasçıları. Karşılarındaki ailenin neredeyse hepsini öldürüyor olabilirler ancak yalnızca birbirlerini öldüremiyor antikahramanlar. Onların bu davalarından faydalanarak krizi avantaja çevirmeye çalışan diğer kravatlı eşkiyalar da dikkat çekiyor bu eserde. Kambur Tellal Halil ,Demirci Mustafa haksızlığa başkaldıran insan profilinde. Ala Temir, Kurtboğa, Cafer Bey ise romanın hedef tahtasında bulunan karakterler. Çukurova Çukurova olalı Yaşar Kemal gibi anlatılmamış derler. Muhteşem betimlemeler yine okuyucularına beyinlerinde sinema filmlerine yer bırakmayacak sekanslar bırakıyor. Fransa'daki köy okullarına bile giren, en çok Nobel alamayan Adanalı sanatçımız
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
iyi ki bu dünyadan geçmiş iyi ki yazar olmuşsun. HERKESE İYİ OKUMALAR...
Demirciler Çarşısı Cinayeti
Demirciler Çarşısı CinayetiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20192,485 okunma
167 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Barış Bıçakçı
Barış Bıçakçı
Saygıdeğer hemşehrim, bu kitabında iki genç yetişkin arkadaşın ailece dost oldukları bir kıza duydukları aşk daha doğrusu merak ve daha doğrusu gençlik özlemi çerçevesinde insanın kaçırdığı hayata bir daha asla ulaşamayacağı gerçeğini ortaya çıkarıyor. "Esas acı olan sokaktan çocuk gürültüsü gelmesi değil o çocukların arasında olmamamızdır." cümlesinde bunu dikkat eden okuyucularına aktarıyor. LİSE yıllarından itibaren başlayan arkadaşlıklar, yaşanmışlıklar, yaşanamamışlıklar, ihanetler, rekabetle beraber gelişen düşmanlıklar hepsi ama hepsi arkadaşların birinin gözünden, o nasıl algılıyorsa, o nasıl uygun gördüyse bizlerin hayal dünyasına yerleştiren bir roman. HAYAL KIRIKLIĞI, baskın bir tema bana kalırsa BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ eserinde. Hayattan ne umduk ne bulduk, biz yolun sonunun buraya çıkacağını nereden bilebilirdik? Kahramanın aklından geçen ama gitmeyen sorunsallar. Okunmaya değer bir kitap ve kısa gibi gözükse de kitap uzun bir yolculuğa çıkarıyor bizleri zihnimizin,çocukluğumuzun, gençliğimizin kıyıda köşede kalmış detaylarına. İYİ OKUMALAR...
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Bizim Büyük ÇaresizliğimizBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20208,1bin okunma
464 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Bu kitabın ününü daha henüz lise yıllarında duymuştum. Edebiyata ilgi duymaya başladığım ergenlik veyahut arayış yıllarında hayatı özetleyen bir kitap bularak koca hayatı tek bir kitaba sığdırmak gibi mülteci isteklerim oldu, hatırlıyorum. Ama 23 yıl sonraya nasip oldu bu kitabı bulmak.(YÜZYILLIK YALNIZLIK) EVET, kabul ediyorum isim şemasına bolca baktım kitabı hıfz ederken. Albay Buendia, Aureliano, Amaranta, Amaranta Ursula gibi aynı isimler beynimde döndü, durdu. Kitap bittiğinde ise'' zamanın ileriye giden bir çizgi değil çember çizen bir döngü olduğu'' cümlesi sanki evrenin giriş tabelasına yazılacak bir slogan olmalı diye düşünmedim değil. Kolombiya tarihi özelinde dünya tarihi anlatılır gibiydi. Zaten yerel olmadan evrensel de olunmuyor ya!!! En çok acıdığım karakter Rebeca, en çok saygı duyduğum karakter Ursula en çok şaşırdığım karakter Albay Buendia diyebilirim. Kapitalizm eleştirisi, kitabın satır aralarında mutlaka dikkatli okuyucuları tarafından dikkat çekilecektir. Sözün özü
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
Nobel boşa almadım diyor dünya okurlarına. İYİ OKUMALAR...
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,4bin okunma
Reklam
336 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
weltschmerz ya da melal
Ayfer Tunç
Ayfer Tunç
Mürşit Türk edebiyatının Zebercet gibi ya da Bay C gibi sıra dışı karakterlerinden biri olarak rahatlıkla ve gururla söylenebilir. Gururla ,çünkü bu kitabı okumak insana kendini farklı hissettiriyor. Anayurt Oteli eserindeki kasvetli hava burada otelin içinden çok kimsenin uğramadığı şehrin üzerinden okuyucuya yansıtılmış. Ayfer Tunç bu eseri oluştururken Anayurt Oteli ile metinlerarasılık yapma ya da bir Yusuf Atılgan pastişi içerisine girme durumunda. Dikkatli okuyucular bunu okurken mutlaka fark edecektir. Mürşit'in sinemada gittiği film 1987 yapımı Ömer Kavur imzalı Anayurt Oteli'nden başkası değil elbette. Ayrıca dört adet Ayfer Tunç romanı okumuş biri olarak şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki yazar Türkiye tarihine kayıtsız kalmaz. Mutlaka bir yerlerinde eserin bunlara ince göndermelerde bulunur. Sadece Mürşit değil aynı zamanda Madenci kod adlı Uzay eser içerisinde sanki başkarakterden rol çalma durumunda. Hangisinin kederi ya da hikayesi acıklı kim daha çok tragedya konusu olabilir bu tartışmalara girmek istemiyorum ancak kahramanlar içinde en trajik olan herhalde genel olarak satır aralarında verilen toplumsal dışlaştırma kurbanlarıdır zannımca. Bu toplumlarda her an ulaşabilecek bir yerlerde duran öfke ve linç kültürünün sadece o an olup biten bir şey değil, etkisi yüz yıllarca sürebilecek bireysel ve toplumsal travma geliştirme motoru. Son olarak eserde usta yazar Emil Michel Cioran'ın ''Ezeli Mağlup'' kitabına da yoğun değinmeler kendini göstermekte. Hepinize iyi okumalar. ''MELALİ ANLAMAYAN NESLE AŞİNA DEĞİLİZ'' AHMET HAŞİM
Dünya Ağrısı
Dünya AğrısıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20214,044 okunma
472 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Ayfer Tunç
Ayfer Tunç
Bardağın boş tarafı ya da yeraltı edebiyatı adına ne derseniz deyin, bu roman kadar gerçeği daha doğrusu gerçeğe en yakın kavramı" kötülüğü" yüzünüze vuran, başınıza takan ve hatta gözünüze sokan bir eser zor bulunur. Bir kaza oluyor ve Şebnem'i bitiriyor, babasını bitiriyor, annesini bitiriyor. Ya da çoktan bitmiş, tükenmiş dünyanın gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor. Dostoyevski"İnsanların mutluluk kadar felakete de ihtiyacı var "der. Kitabı okurken bu kadar felaket de fazla ama diyorsunuz. Kendini öz yıkım menziline kitlemiş kahramanımız arzın merkezinde yaşayacaksam bundan sonra yanımda tüm suçluları da götüreceğim anlayışıyla anarşist tutumun nirvasına ulaşıyor. Ahlak ararsan toplumun dışlaştırdığı kişilerde ara.! Ben bu başyapıtı böyle yorumladım tek cümleyle. DAHA FAZLASI romanın içinde. İYİ OKUMALAR...
Ayfer Tunç
Ayfer Tunç
Yeşil Peri Gecesi
Yeşil Peri GecesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,2bin okunma
376 syf.
7/10 puan verdi
Anahtar bölümü en güzel bölümdü. Ev sahibine anahtarını teslim ederken yaşadığı büyülü gerçeklik ya da masalımsı olaylar,güvercin sahnesi özellikle, yazarın ben burdayım diye bas bas bağırdığı kısımlar. Hasan Ali Toptaş, bu eserinde biraz postmodern biraz toplumcu gerçekçi açılardan yakalıyor evreni. Askerlik anıları anlatılan sekanslarda zenginlerin böyle mahrumiyet bölgelerinde hiç askerlik yapmadığını,tamamen şansa yaşayıp şansa ölen askerleri, boş yere komutanların hedef tahtası yaptığı askerleri bize adeta sakın böyle olmayın der gibi pekiştiririyor. Köy bölümleri biraz yavan kalmış gibi duruyor. Ve bence yazarın en büyük eksiği romanın sonunu daha anlamlı hale getirmeden bağlaması ya da daha doğrusu bağlamaya çalışması. Ama yine de sonuçta Hasan Ali Toptaş "cümlelerinin cümlesini" okumak için bile vakit ayırmaya değer.
Heba
Heba
Heba
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,591 okunma
520 syf.
9/10 puan verdi
Bazı romanlarda yazar erken anlatı tekniğini kullanır. Buna göre Martin Eden, Ruth'un evinde bir tablo görür ve çok beğenir tabloyu. Ama tabloya yaklaştıkça tabloda fırça hataları görür, düşünceleri değişir, tıpkı kendi sınıfını beğenmeyerek zenginlerin sınıfına öykünüp sonra onlardan iğrenmesi gibi. JACK LONDON büyük yazar olduğunu daha doğrusu içinde bulunduğu dönemin çok ilerisinde bir yazar olduğunu işte bu teknikle bir kez daha kanıtlıyor bu romanında, başyapıtında. 23 sene oldu bu romanı okuyalı ne zaman yukarıları hedeflesem, parasız kalsam, kendimi edebiyat denen baş belası ile baş başa bıraksam aklıma hep Martin Eden gelir. Martin'in yaşadığı hayal kırıklığı ona bambaşka bir evrenin kapılarını açar. Gerçekleri görme büyüsü onu bireycilik girdabına götürüp boğar. Oysaki tam doğru yola girmişti, hayatı çözümlemişti ve daha iyi bir yerlere gelebilirdi. Belki de bunları anlayacak ya da kendisine anlatılacak en az bir kişi olduğuna inansaydı kitabın sonundaki tercihini hayata geçirmezdi. KENDİ eleştirir, kahramanını Jack London romanın arka kapağında. ''Ben yaşıyorum Martin öldü.'' diyerek. Ama o da 40 yaşında, erken yaşta hayatına son verir tıpkı bay Martin Eden gibi...
Jack London
Jack London
Martin Eden
Martin Eden
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,4bin okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
içimizdeki zebercet
Az ama öz eserleri ile edebiyatımızda iz bırakmış bir romancı mı diyelim bir öykücü mi diyelim yoksa Freud yazar olsa böyle olurdu mu diyelim,bilinmez. YUSUF ATILGAN eserlerinde bir bakıma kirli gerçekçilik cümlelerinin içinden çıkıp ruhunuza yapışıyor. HAKAN GÜNDAY ile YUSUF ATILGAN arasında böyle bir kesişim kümesi belirtebilirsiniz. Kinyas ve Kayra Afrika'da ortaya çıkarken Zebercet ,Manisa civarlarında kendince varoluşçuluk oynuyor. Zebercet,hayat maçına daha başlarken üç sıfır geride sayılır. Besleme, fiziksel yönden yetersiz, aynı zamanda o bilinçüstü değil bilinçaltı tarafından yönetilen çağdaş zaman kuklası. Otel onun ruh dünyasını kemiren koca bir fare, temizlikçi onu somut hayata bağlayan bir konu mankeni, Ankara treni ile gelen kadın intihar sandalyesine tekmeyi vuran alegorik bir ayak. En sonunda hayata istifa mektubu sunduğu yani kendini astığı kısımda yine de son anda bir pişmanlık duyduğu düşüncesi bana daha anlamlı geldi sanki. Çünkü hayat her şeye rağmen DİRENMEKTİR.
Yusuf Atılgan
Yusuf Atılgan
Anayurt Oteli
Anayurt Oteli
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202330bin okunma
520 syf.
10/10 puan verdi
biriktirmek ve bitirememek üzerine
12 yaşımdan beri roman denilen edebiyat yaratığı ile tanışmamdan bu yana acaba hangi okuduğum kitap benim hayatımı değiştirecek sorusu kafamı meşgul eder dururdu. Ta ki masumiyet müzesi okuyana kadar. Roman kimin hikayesini anlatıyor derdinde olmadan baktığımızda aşk sadece figüran tema kalıyor. Başrolde sadakat izleği geliyor bence. 9 yıl ,evlenmesini engelleyemediğin Füsun'un evine sürekli gidip annesiyle babasıyla hatta kocasıyla vakit geçirmek ya da o evden sevdiğine dair her ne olursa olsun bir kleptoman gibi cebine atmak... Sevgilisiyle kaza yaptığı arabanın parçalarını aynı müzeye koymak... Füsun artist olmayı istediğinden sinema oyuncularının takıldığı yerlerde vakit öldürmek... Bunlar bile sadece sıra dışı olarak sayılabilecek aşka belki de sadakat sevdasına/ tanrısına yapılan postmodern ibadetler. Eseri okurken işte şimdi artık bu kızdan vazgeçeceksin diye beklerken Kemal'in daha da ivmelenen duygudurum gösterisi. Aristo'nun zamanı anları birleştiren ip kuramı... Ama en çok etkileyen ''Herkes bilsin ki çok güzel bir hayat yaşadım."cümlesi. İyi ki edebiyat var. İyi ki Türkçe var. İyi ki ORHAN PAMUK var.
Orhan Pamuk
Orhan Pamuk
Masumiyet Müzesi
Masumiyet Müzesi
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,4bin okunma