Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hacer

Hacer
@bookandnature
Instagram: bookandnature
212 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Benim için Dostoyevski okumak ancak “kırk fırın ekmek yedikten sonra” yapılacak bir işti. Çünkü o Dostoyevski yani, Rus edebiyatına yön vermiş, yeni bir ekol ortaya çıkarmış, ilk toplumsal Rus romanını yazmış, cenazesine -o dönemki şartlara göre büyük sayı- 30.000’den fazla insanın katıldığı dev şair, çevirmen, yazar Dostoyevski! Soracak olursanız
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 201862,2bin okunma
Reklam
252 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Narcissus’un Zencisi: başkaldırı, dayanışma ve psikolojik dramın romanı.
Joseph Conrad’ın Fransız romantizminden etkilendiğini itiraf ettiği ve üslubuyla bu etkinin her satırda okuyucuyu sarmaladığı bir roman Narcissus’un Zencisi. Betimlemeleri, uzun nitelemeleri bolca kullanan yazar Conrad için Mudrick “yapış yapış ve heyecanlı balagati’nin temsili diyor. Evet bir yerde doğru ancak kitabın alegorik anlatımı, alt
Narcissus'un Zencisi
Narcissus'un ZencisiJoseph Conrad · İletişim Yayınları · 2020187 okunma
50 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Mutlu Prens toplam beş masaldan oluşan 50 sayfalık ince bir kitap. İlk üç masal çok güzeldi, keyif alarak okudum. Dördüncü masalı çok beğenmesem de okumaya devam ettim, en azından alınacak alt mesajlar vardı. Ancak beşinci masal… Karakterin bencilliği ve dostluk adı altında başka birini çılgınca kullanması beni çileden çıkardı. Hayatımda ilk kez bir kitabı okurken bu kadar sinirlendim. Aralarından en sevdiğim masal ise kitaba adını veren Mutlu Prens oldu. İnsanın karakterlere ve kitaptaki olaylara karşı hisleri kendi yaşantılarından kaynaklanır, belki siz okurken benim kızdığım şeylere kızmayacaksınız, bilemem. Kitap -bence- ilk 3 masalın hatırına okunur.
Mutlu Prens
Mutlu PrensOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202223,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
136 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Gece Yarısı Kütüphanesi’ni okudunuz mu? Okuyup beğendiyseniz pişmanlıklarının, tutkularının, hırslarının esiri olmuş insanların uğradığı Büyü Dükkanı’nı okumak muhakkak ilginizi çekecektir. Sekiz tane psikodrama öyküsünden oluşan akıcı, yalın bir anlatımı olan bir kitap Büyü Dükkanı. Ana karakterin adı yok, Yaşlı Adam olarak anılıyor. Yaşlı Adam Büyü Dükkanı’nın sahibi ve gelen müşterilerin istekleri karşısında onlarla pazarlıklar yapıyor. Bu diyalogların bir psikolojik danışma seansını temsil ettiği su götürmez bir gerçek. Yaşlı Adam iyi bir ruh sağlığı uzmanı:)) Gelen müşterilerin yaşam dönemlerinden her birini temsil etmesi çok güzel düşünülmüş. Böylece her yaşam döneminin getirdiği zorluk ve mücadeleleri gözlemleyebiliyoruz. Yaşlı Adam’ın sakin, dingin ve son derece olumlu yapısı itiraf ediyorum beni şaşırttı. Bu kadar mutlu, huzurlu ve olumlu olmak mümkün mü diye düşündüm, ancak bu bir kurgu elbette ve adam büyücü yahu!:) Velhasıl insanın içini ısıtan keyifli bir kitap. Tüm okurlara, bilhassa ruh sağlığı uzmanlarına (Yaşlı Adam’ın soruları ve yansıtmaları çok güzeldi) önerilir.
Büyü Dükkanı
Büyü DükkanıYeşim Türköz · Epsilon Yayınları · 20233,155 okunma
285 syf.
7/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Tahminimin doğru çıktığı polisiye türündeki tek kitap:)
Irak’ta arkeolojik kazı yapan toplam 9 kişi (arkeolog, rahip, fotoğrafçı vs.) büyük bir evde birlikte yaşamaktadır. Son zamanlarda ev halkı huzursuz ve gergindir. Ardından bu evde herkesi şok içinde bırakan bir cinayet gerçekleşir. Hercule Poirot ve Hemşire Leatheran bu cinayeti aydınlatmak için el ele verirler. Kitap çok akıcıydı, okumak için yapmam gereken işleri bile ertelediğim oldu. Dili gayet sade ve anlaşılırdı. Kitabın isminden kaynaklı olarak (Mezopotamya kurguları genelde mistik oluyor) daha mistik bir kurgu beklemiştim. Ancak yine de kurgu çok başarılıydı. Bazı yerlerde tekrarlama ve olaylara giriş biraz uzun olsa da akıcılığı çok etkilemediğini düşünüyorum. Bir diğer husus ise anlatıcının ırkçı ifadelerinin beni oldukça rahatsız etmesiydi. Bu ırkçı ifadeler anlatıcı Hemşire Leatheran’a mı yoksa Agatha Christie’ye mi ait, orasını bilemem. Velhasıl keyifli bir polisiye serüveni okumak isterseniz önerilir, keyifli okumalar.
Mezopotamya'da Cinayet
Mezopotamya'da CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20131,106 okunma
Reklam
110 syf.
2/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Son zamanlarda gördüğüm şiir alıntılarını beğenince kitaba merakım artmıştı, bugün okudum ama… Okumam 1 saatten fazla sürmedi, çünkü üzerine düşünüp anlam aramamı gerektirecek şiirler yoktu. Elbette şiir sadece “anlamı” ile var olmuyor, birçok unsurun birlikteliğinden doğan bir tür. Ama dizelerin hepsi birbirinden farklı ve uçuk şeyler söylüyorsa ben “Şu an ne okuyorum?” derken buluyorum kendimi. Okuduklarımın edebi mahiyetini eleştirmiyorum, Attila İlhan’ın kendine has üslubu elbette güzel. Ancak şiirde biraz da derinlik ve mana aradığım için olsa gerek, büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Attila İlhan’ın en sevdiğim birkaç şiirinden biri olan “Kirpi” ve bir iki şiir daha olmasa -belki biraz ağır olacak ama- elime dahi alıp zaman kaybetmeyeceğim bir şiir kitabı oldu Ayrılık Sevdaya Dahil. Kısacası elde var hayal kırıklığı.
Ayrılık Sevdaya Dahil
Ayrılık Sevdaya DahilAttila İlhan · İş Bankası Kültür Yayınları · 20205,1bin okunma
344 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Gönül | Natsume Soseki Gönül, orijinal adıyla Kokoro, Japon edebiyatından okuduğum 2. eser oldu. Okurken ilginç bir kitap olduğunu düşündüm. Çünkü aslında baktığımızda çok ilgi çekici olaylar olmasa da kitap sıkmıyor, kendini okutuyor. Buradan da yazarın ustalığını ve kaleminin güçlü oluşunu çıkarabiliyoruz. Kitap 3 ana bölümden oluşuyor: Hocam ve Ben, Anne-Babam ve Ben, Hocam ve Vasiyeti. Her bölüm de kendi içinde üçer sayfalık bölümlere ayrılmış, akıcı olmasını sağlayan etkenlerden biri de bu şekilde kısa bölümlere ayrılmış olması diye düşünüyorum. Adını bilmediğimiz ana karakterimiz “Hocam” olarak adlandırdığı kişiyi kendine rol model olarak seçiyor. Hocasının gizemli yaşamını merak ediyor, onun bilge bir insan olurken geçtiği yolları öğrenmek istiyor. Nihayetinde bu amaca ulaşacak tabii ancak öncesinde kendi yollarından da geçmesi gerek. Kitapta ana karakterin ve hocasının yaşam yolculuğuna şahitlik ediyoruz. Aile ilişkilerinin, Japonya’nın modernleşme sürecinin, toplumsal yaşamın, statülerin, romantik ilişkilerin, dostluğun, insanın yalnızlığının izlerini her sayfada görebileceğiniz kıymetli bir eser Gönül. Japonya’da da “İnsanlığımı Yitirirken” ve Gönül kitapları en çok okunan iki kitapmış. İlgililere tavsiye edilir
Gönül
GönülNatsume Soseki · İthaki Yayınları · 20221,548 okunma
155 syf.
10/10 puan verdi
·
62 günde okudu
Ben bu kitabı okumaya 14 Nisan’da başladım. Bitirdiğim tarih ise 13 Haziran. Neden bu kadar uzun sürdü? Altı üstü 155 sayfa. Viktor Frankl kitabın birinci kısmında “Toplama Kampı Deneyimleri”ni anlatıyor. Ben bu kitabı okumaya başladığımda depremin üzerinden 2 ay kadar geçmişti. Bazı cümleler vardı, sindiremedim… Deprem döneminde yaşadığımız
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,5bin okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Merhaba En Uzak Sahil | Ursula K. Le Guin ”Ölümü reddetmek, yaşamı reddetmektir.” Yerdeniz serisinin 3. kitabı olan En Uzak Sahil’den bahsetmek istiyorum bugün. Serinin ana karakteri Ged artık başbüyücü. Kitap Enlad prensi Arren’in Ged’i ziyaret etmesi ve Yerdeniz dünyasında yaşanan bazı aksaklıkları haber vermesiyle başlıyor. Yerdeniz dünyasında
En Uzak Sahil
En Uzak SahilUrsula K. Le Guin · Metis Yayıncılık · 20213,029 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Merhaba Kahve Soğumadan Önce | Toshikazu Kawaguchi Japon edebiyatından okuduğum ilk eser oldu bu güzel kitap. Okurken kendinizi kitapta anlatılan o küçük kafede hissettiğiniz, insanların acılarına ortak olduğunuz, birlikte çözüm yolları düşündüğünüz, kahveleri soğumadan zaman yolculukları biter mi diye endişe ettiğiniz kısaca kendinizi kitapla bağ kurmuş halde bulabileceğiniz bir eser Kahve Soğumadan Önce. Kitap boyunca burnumdan kahve kokusu eksik olmadı, o an kahve içmiyor olsam bile Kazu her kahve yaptığında, zaman yolculuğu yapan kişiler her kahve içtiğinde o eşsiz tadı ve kokuyu ben de algıladım. Konusuna gelecek olursak, üç masalı küçük bir kafede kahve içerek zaman yolculuğu yapabileceğiniz kimin aklına gelirdi? O kafede yalnızca bir sandalyeye oturarak ve birçok (çok kural var) kurala uyarak geçmişe veya geleceğe gidebilirsiniz. Bunu yaparken kahve size zamanda yolculuk aracı olacak. Ancak şimdiki zamanı asla değiştiremezsiniz. Ve kahveniz soğumadan önce dönemezseniz sonuçlar sizin için gerçekten kötü olacaktır. (Spoiler vermemek için zor tutuyorum kendimi) Bu zaman yolculuğunu yaşamak isteyen dört karakter vardı kitapta, kitap da dört bölüm, her bölümde birinin deneyimi anlatılıyor. Her bölümde karakterler aynı. Aslında kitapta insanlar mesafeli olsalar da ben çok ısındım. Özellikle Kei ve Kohtake favori karakterlerim oldu. Okurken keşke ben de o kafede onlarla birlikte olsaydım diye düşündüm Kitap 198 sayfa, akıcı, dili sade, ilgi çekici. Zaman yolculuğu ilgililerine önerilir.
Kahve Soğumadan Önce
Kahve Soğumadan ÖnceToshikazu Kawaguchi · Epsilon Yayınevi · 20215,6bin okunma
Reklam
160 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Atuan Mezarları, Yerdeniz serisinin 2. kitabı. Yerdeniz Büyücüsü’nün başkarakteri de yer alsa da olay örgüsü ve başkarakter ilk kitaptan farklı. Başkarakter olan Arha, Atuan Mezarları’nın ve karanlık güçlerin rahibesidir. 5 yaşından itibaren bu mezarların başrahibesi olmak için yetiştirilmiş, maneviyatını bunun için hazırlamıştır. Atuan Mezarları onun topraklarıdır ve sık sık yeraltına inerek bu mezarları ziyaret eder. Rutin bir hayatı olsa da, bir gün her şey değişecektir. Atuan Mezarları aslında fantastik türde sıradan bir kitap gibi görünse de sembolik anlatımıyla beni etkiledi. Bu kitap bir genç kızın büyümesi, kendini keşfetmesi, ona verilen istemediği rollerden çok zorlansa da arınması, özgürlüğüne kavuşmasını anlatmaktadır aslında. Arha, kalıplarını yıkıp yeniden doğmaktadır. Ve bu konuda ona yardımcı olacak kişi Yerdeniz Büyücüsü’nün başkarakteri olan Ged’dir. Kitap benim için Ged’in dahil olduğu bölümden sonra daha akıcıydı. Okurken sıkılmadım, olay örgüsü aktı gitti. Çoğu insanın kendisinden bir şeyler bulabileceği bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Atuan Mezarları
Atuan MezarlarıUrsula K. Le Guin · Metis Yayınları · 20213,948 okunma
56 syf.
4/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Halid Ziya Uşaklıgil’den okuduğum ilk kitap bu eseri oldu. Dili sadeleştirilmiş olduğu için anlaşılır ve açıktı. Ancak içeriğinin beni çok çektiğini söyleyemeyeceğim. Kitap 5 kısa öyküden oluşuyor. Bu öykülerin konusu genelde kadın-erkek ilişkilerini ele alsa da dönemin zihniyetini ve şartlarını gösteren unsurları da okumuş oluyoruz. 53 sayfalık ince bir kitap, hemen bitiyor. Benim için çok kalıcı bir eser olmadı ancak okuduğum için pişman olmadım. Halid Ziya ile tanışmak gerekiyordu, öykülerini okumasam da diğer türlerdeki eserlerini okumak isterim.
Fena Bir Gece
Fena Bir GeceHalid Ziya Uşaklıgil · Can Yayınları · 2021578 okunma
72 syf.
7/10 puan verdi
Merhaba Kızıl Veba | Jack London - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Kısa bir zaman önce pandemi döneminden geçmiş olan bizler için çok yakın bulduğum bir kitap oldu Kızıl Veba. Kitapta hastalığın ortaya çıkışı ve yayılışını 2011 yapımı olan Salgın filmindeki virüsün yayılımına ve insanların verdiği tepkilere daha çok benzettim. Kitabı okurken sürekli “Bizler de Covid-19 çıktığında böyle hissettik, bunları düşündük, böyle önlemler aldık.” gibi düşünceler geçti aklımdan. Elbette bu kitapta anlatılan virüs korkunç, dünyayı yok ediyor, insanları çok kısa bir sürede kurtuluş olmaksızın öldürüyor; kıyasladığımız taktirde bizim virüsümüzün etkileri ufak kalıyor. Konusuna değinecek olursak, 2013 yılında (kitap 1910’da yazıldı) ‘kızıl veba’ hızlıca yayılarak tüm dünyayı etkisini altına alıyor ve insanları çok hızlı bir şekilde öldürüyor. Dünya nüfusunun neredeyse tamamı yok oluyor. Ancak birkaç kişi kalıyor geriye. Tüm uygarlık, medeniyet kayboluyor. Geriye yalnızca yangınlar, yıkıntılar, yağmalanmış binalar, vebadan ölmüş insanların sokaklardaki cesetleri kalıyor. Kızıl Veba işte böyle bir kıyamet senaryosu. Anakarakter ise bir İngiliz Edebiyatı profesörü olan Granser’dir. Granser, salgından sonra hayatta kalmayı başarmıştır ve 2070’li yıllarda torunlarına kızıl vebanın ne olduğunu, insanlara neler yaşattığını anlatmaktadır. Kitapta üçüncü kişi anlatımı kullanılmış, kitabın dili sade, olaylar akıcı. Notlarla birlikte 68 sayfa, hemen bitiyor. Ben çok beğendim, Jack London seviyorsanız şans vermenizi tavsiye ederim.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,5bin okunma