Yazmak gerçekten bir aldatma sanatı. Neye inandığın, ahlaklı veya ahlaksız olman önemli değil. Gerici veya ilerici olmanın hiçbir mahiyeti yok. Yeteneğin seni üstad yapabilir.
Necip Fazıl'ı bireysel özellikleriyle tanımak onu müthiş itici yapar. Ukala, iki yüzlü, savurgan ve dönek. Bu kadar kötü özelliğin yanında öyle bir yeteneği varki keşke tüm kötüler onun kadar katkı sağlasa duygu dünyamıza. Kaleminin gücü bin mitralyöze bedel. Tiyatro eserleri özellikle "Bir Adam Yaratmak" ve "Reis Bey" bu türün en zirve örnekleri. İnsan psikolojisini ve onun tüm dünya sancılarını bu kadar iyi ve farklı betimlemek insanüstü bir şey. Şiirleri, bana solcuların şaşkın bakışlarını ve hayretle açılan ağızlarını hatırlatıyor. İnanmıyorlar bu şiirleri bir sağcının yazacağına. Onların cahillikleri ayrı bir ansiklopedi konusu zaten. Reis Bey kitabını okuyup da kalbi yumuşamayan, gözleri dolmayan bir taş kalp yoktur heralde. Bence Necip Fazıl merhamet duygusunu, insanı harekete geçirmek için kullanmış. Bu bir farkındalık, etrafında olan kötülüğe karşı sorumlu hissetme. Merhamet duygusuyla başka hayatlara girme ve onlar için(suçlular,hastalar, muhtaçlar vs.) çabalamak, çözüm bulmak hiç değilse empati kurmak. Necip Fazıl, okuyucularının hayatına yön vermek için büyük eserler bırakmış biri de bu. Rahmet olsun.