Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ein volk ein rich

Öyleyse sonuca nasıl ulaştığımı da anlamışsınızdır. Amaç: Anarşist toplum, özgür toplum; araç: Burjuva top­lumdan arada hiçbir safha olmadan, dosdoğru özgür toplu­ma geçiş. Bu geçişi hazırlayacak ve mümkün kılacak olan­sa yoğun, kapsamlı ve zihinleri meşgul edecek bir propa­gandadır, böylece bütün zihinler işlenmeye hazır hale gelir ve direnişin her türlüsü zayıflar. Elbette 'propaganda' der­ken kastettiğim sadece yazılı ve sözlü olan değil; zihinleri özgür topluma hazırlayacak ve gelişi için direnişi zayıflata­cak olan dolaylı ve dolaysız her türlü eylemi kastediyorum. Böylece, bastırılması gereken hemen hiçbir direniş kalma­yınca, toplumsal devrim hızla ve kolaylıkla gelecek ve dev­rimci diktatörlük kurmak gerekmeyecek, çünkü dayatma gerektiren kimse olmayacak. Şayet bu şartlar sağlanamaz­sa anarşizmin hayata geçirilmesi de mümkün değil demek­tir; anarşizmin hayata geçirilmesi mümkün değilse de, size şimdi kanıtlarla ortaya koyduğum üzere, savunulabilir ve adil toplum olarak geriye bir tek burjuva toplumu kalır. Anlayacağınız, ben böyle ve bu sebeplerle anarşist ol­dum, cüretkarlıkta geri kalan başka toplumsal öğretileri yanlış ve doğaya aykırı diyerek bu yüzden reddettim.
Reklam
Devrimci bir rejim, var olduğu sürece, amacı ya da fik­ ri hangi doğrultuda olursa olsun, maddi açıdan tek bir şey­ dir: Devrimci bir rejim. Haliyle de devrimci rejim demek bir savaş diktatörlüğü demektir, ya da doğrudan söylemek gerekirse, despot bir askeri rejim; çünkü savaş hali toplu­ mun bir kesimi -devrim yoluyla gücü ele geçiren kesim­ tarafından toplumun tamamına dayatılır. Sonuçta ne olur? Sonuçta, bu rejime, rejimin dolaysız, maddi, despot askeri rejimIere özgü varlığına uyum sağlayabilenler, tam da des­ pot bir askeri rejime uyum sağlamış olurlar. Devrimcilere yön veren fikir, baş koydukları amaç, toplumun gerçekli­ ğinde tamamen gözden kaybolmuş, yerini başka her şeyi yok sayan savaş olgusu almıştır. Öyle ki, bir devrimci dik­ tatörlükten çıkan -ve diktatörlüğün süresi uzadıkça bu çı­ kış da o kadar kapsamlı olur- diktatörlük türü savaşçı bir toplumdur, yani bir nevi askeri despotizm. Zaten başka türlüsü de beklenemez. Bu hep böyle olmuştur. Ben tarihi pek bilmem, ama bildiklerim bunu doğruluyor; doğrula­ maması mümkün değiL. Roma'daki siyasi çalkantıdan ne çıktı? Roma İmparatorluğu ve askeri despotizmi. Fransız Devrimi'nden ne çıktı? Napoleon ve askeri despotizmi. Rus Devrimi'nden ne çıkacağını da göreceksiniz... Özgür toplum fikrinin gerçeğe dönüşmesini onlarca yıl geciktire­ cek şeyler çıkacağı kesin. Gerçi kara cahil ve gizemci bir halktan ne beklenir ki zaten?
Bizim sorunumuz barış için eğitilmemiz ve gerçek dünyada karşı karşıya kaldığımız savaş için hazırlıksız olmamızdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“High insulin isn't just a symptom of PCOS — it's also a significant condition driver. High insulin will inhibit ovulation, causing excess testosterone in the ovaries. One research showed that a spike in PCOS coincides with an increase in obesity and weight gain during the last ten years. Another research identified a galloping rise of PCOS in parallel with increasing Type 2 diabetes prevalence.”
Bağımlılık uzak durma özgürlüğünü yitirmektir.
Reklam
Elbette para kazanma becerisini kaybeden bir erkeğin ayrıca otomatik olarak yükünden de kurtulduğu ve bu mutlu sondan memmunluk duyması gerektiği düşünülebilir. Ama onun en son istediği şey özgürlüktür. Daha sonra da göreceğimiz gibi erkek, özgür olmamaktan alınan haz ilkesine göre yaşar. Onun için ömür boyu özgürlüğe mahkum edilmek, ömür boyu köleliğe mahkum edilmekten çok daha kötüdür. Başka bir deyişle erkek hep kölesi olacağı bir şeyin ya da in­sanın arayışı içindedir, çünkü sadece köle olarak kendini emni­yette hissetmektedir. Ve kural olarak kölesi olmak için bir kadını seçer.
Bilimsel, teknolojik ve endüstriyel çağların doğuşu insanlığa ata­larımızın hayal bile edemeyeceği fırsatlar yarattı. Aynı zamanda ma­alesef; asla tahmin edemediğimiz bir ölçekte çuvallama şansı da sun­dular. Kolomb ölçü birimlerini yanlış anladığında, hataları en azından dünya yüzeyiyle sınırlıydı. Mars İklim Kaşifi'nin talihsiz hikayesinin gösterdiği gibi, artık uzayda da sıçıyoruz. Kaşifin başarısızlığı, görevin başlamasından birkaç ay sonra kont­rol merkezinin uzay aracını rotasında tutmak için minik değişiklikler yapmaya yönelik girişimleri amaçlanan sonuçları vermeyince ortaya çıkmaya başladı. Ama işlerin ne kadar yanlış gittiği, ancak araç Mars'a ulaşıp yörüngeye oturmaya çalıştığı anda kontrol merkeziyle teması kaybettiğinde anlaşıldı. Sonrasında yapılan soruşturma neler olduğunu ortaya çıkar­dı. Kaşif itiş gücünü (bir manevrada uygulanan toplam itme miktarını) ölçmek için Newton saniyelerinin standart metrik birimini kullanıyordu. Ancak kontrol merkezinin sözleşmeli kurum tarafından sağlanan bilgisayarındaki yazılım, Emperyal ölçü birimi kullanıyordu. Geminin motorları her ateşlendiğinde etki düşündüklerinden dört kat daha fazla olmuştu. Sonuçta Mars Kaşifi, kendisini gezegenin yüze­yine olması gerekenden 1 00 mil daha yakında bulmuştu. Yörüngeye girmeye çalışırken, sert bir şekilde atmosfere çarptı ve 327 milyon dolarlık uzay aracı anında parçalara ayrıldı.
Hakimiyyət siyasəti və ya qərarları həyata keçirmək, yaxud tətbiq etmək üçün imkan yaradan bir alətdir. Sizin təqdirəlayiq məqsədləriniz ola bilər, lakin onları reallaşdırmaq üçün yetərincə hakimiyyətiniz yoxdursa, onlar xoş arzular olaraq qalacaq. Digərləri siyasətin mahiyyətini hakimiyyət uğrunda mübarizə - hakimiyyətin məqsəd kimi çıxış etdiyi nəhəng oyun kimi görür. Burada belə bir təhlükə var : əgər hakimiyyət bütün məqsədlərdən uzaqlaşaraq siyasətin məqsədinə çevrilirsə,o, həyasız, qəddar və öz-özünə dağıdıcı olur.
Sayfa 8
İnsan təbiəti etibarilə siyasi heyvandır Aristotel(zoon politikon)
Siyasət insanlar arasında qərarları öz xeyrinə formalaşdırmaq üçün, adətən qrup halında daim davam edən rəqabətdir. Siyasət hakimiyyətdən daha fundamentaldır və insanlar arasında rəqabət olan hər yerdə ortaya çıxır.
Sayfa 3
Reklam
Bir örnek ele alalım: Sömürgeciliğin aydınlık bir yönetim sistemi getirdiği ve sömürgeleştirilmiş ülkelerde hukukun üstünlüğünü koruduğu fikri, sömürgeci güçler ve yerli halklar arasında imzalanan sayısız anlaşmalar tarihi ile tam olarak örtüşmemektedir. Tarih pek de "hukukun üstünlüğüne saygı" diye haykırmaz. Bu düşünce tarzı, ör­neğin, İngiliz ve ardından Amerikan hükümetleriyle bozulan yüzlerce antlaşma imzalayan ve topraklan ellerinden alınan Amerikan Yerlileri için çok şaşırtıcı olurdu. Maori halkının tam olarak ne olduğunu bilmeden imzaladığı Waitangi Antlaşması'nın İngilizce ve Maori dilin­deki metinleri arasında, pek münasip belirsizliklere yol açan bir dizi çeviri hatası olması da şaşırtıcı olurdu. 1847'de yeni kurulan Güney Afrika kolonisi İngiliz Kaffraria'nını (evet, bölgenin ismini tam anlamıyla ırkçı bir söylem koymuşlardı) yeni valisi Sir Henry Smith'in Xhosa halkının gözlerinin önünde bir yandan kahkaha atarken sem­bolik olarak barış antlaşmasını yırtması ve liderleri teker teker gelip ayaklarını öpmeye zorlaması da şaşırtıcı olurdu. Bu arada bunlar metafor değil. Bunları gerçekten yaptı. İngiliz ta­rihinin, [notlarıma bakıyorum] 14 yaşındaki bir kızla masal evliliğini anlatan popüler bir romantik romanla ölümsüzleştirdiği Sir Henry Smith'i gösterişli bir kahraman olarak hatırladığını da belirtmekte fayda var.
Sayfa 120Kitabı okudu
Yaygın anlatıma göre, dini kuramlara ters düşen, dünyanın yuvarlak olduğu teorisine inanıyordu ve bunu kanıtlamayı başarmıştı; bu arada, geride bıraktığı inançsız ahmaklar, onun dünyanın ucundan düşece­ğine inanıyordu. Bunu söylediğim için üzgünüm, ama bu versiyon tamamen saçmalık. O zamanlar Avrupa'daki her eğitimli insan (ve eği­timsizlerin
Tarihin en kısa savaşı üç çeyrek saat içinde bitti. İngilizlerin onaylamadığı Zanzibar sultanı tahtın üzerinde hak iddia etti ve kendisini saraya kitledi. İngilizlerin 38 dakika boyunca ateş etmesinin ardından saraydan kaçtı.
Neden bazıları için kader, karnındayken mutluluk müjdesi verir? Ama, bir başkası yetimhaneden çıkıp doğruca sokaklara düşer. Zaten mutluluk genellikle aptal İvancığa gelir. Yani, aptal İvancığım, dededen kalma çuvalları karıştır,ye,iç,eğlen, fakat sen! Ordaki! İşte sen! Yutkun, o sana yeter.
Biliyor musunuz, benim bir inancım var. Öyle bulanık, öyle karanlık ki. Bu son bahar öleceğime inanıyorum. Çok,çok hastayım. Sık-sık öleceğimi düşünüyorum. Ama yine de böyle ölmek istemiyorum. Buralarda yatmak istemiyorum. Tek başıma oturuyorum. Bir süredir tek kalmaktan korkuyorum. Odada benimle birlikte başkası varmış, biri benimle konuşuyormuş gibi geliyor. Özellikle bir şeylerle uğraşırken, aniden dalgınlıktan çıkıp kendime gelince korkuya kapılıyorum. İşte bu yüzden size böyle uzun bir mektup yazdım. Yazdığım zaman geçiyor bu.
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.