Michel Foucault, yakın dönemdeki en önemli filozoflardan birisidir. Post yapısalcı, kıta felsefesini benimseyen ateist bir kalemdir. Kendi adına bir felsefi bakış bile mevcuttur. Fransız kalem, başta psikiyatri , tıp , hapishane sistemi olmak üzere toplumsal kurumlara yönelik eleştirileri ve cinselliğin tarihi, deliliğin tarihi, genel iktidar teorileri ve
Bu kitabın kaderini değiştirecek okur olmak dileğiyle..
Uzun zamandır okuduğum kitaplara inceleme yazmıyordum. Kendi yazdıklarıma tam manasıyla inceleme de demem. Yorum denebilir. Gamze Arslan ödüllü bir yazar olmasına rağmen 1k’da çok fazla bilinmiyor. Yeni yazarlara ön yargıyla yaklaşmaktan kaynaklanıyor sanırım. Bu sıra dışı yazarı tanıtmak
Ölmek,
Her şey gibi, bir sanattır,
Bu konuda yoktur üstüme.
`Ölmek için erkendi, yaşamak için çok geç.`
Sevgili
Sylvia Plath, sanatın ölmek değil, keşke yazmak olarak devam etseydi.
Otuz yaşında elim bir şekilde intihar ederek hayatından vazgeçti. Yaşayacağı veya yaşaması gereken o kadar çok şey varken o sonsuzluğu yani ölümü seçti. Kendisini tanımam
Bazı eserleri çocukluğumuzda okuruz, hayatımız boyunca da unutamayız onları. Çocuklukta okunan kitapların insanın zihninde yoğun olarak kalabilmesi gerçekten etkileyici bir durum. Ama bir yandan da riskli. Mesela klasik bir eseri çocukluğunuzda yarım bırakmış bir halde olursanız, o eser aklınızda daima okumuş olduğunuz yarım haliyle kalıyor. Bu da
"Bunaklık bir cins sağlıklı yargı ve akıl yürütme yetersizliğidir; görüldüğü yaş gruplarına göre farklı adlar almaktadır; çocuklarda buna genel olarak budalalık denilmektedir; ilerlediği ve aklın ermesi çağında da sürdüğünde alıklık adını almaktadır; yaşlılıkta ise bunaklık veya çocuklaşma denilmektedir." Bu ayırımın kronolojik olmaktan başka hiçbir değeri yoktur; çünkü hastalığın ne belirtileri, ne de doğası, görülmeye başladığı yaşa göre değişmektedir. En fazlasından "bunaklık haline düşenler zaman zaman eski bilgilerine ilişkin bazı pırıltılar göstermektedir ki, budalalar bunu yapamaz."
"Geçen yüzyılın gidişine benzer birkaç bin yıl daha geçti mi, insanoğlunun her yaptığında en büyük bilgelik görülecek: Fakat bilgelik bütün değerini de yitirecek. O zaman da bilge olmak gerekecek kuşkusuz; fakat bu; öylesine aşağılık, öylesine bayağı bir nesne olacak ki,azıcık yüksekçe zevk sahibi bir kimse -kabalık- görecek bu zorunlukta.Gerçeğin ve Bilimin zorbalığı nasıl ki yalanın değerini artırabilirse, tıpkı onun gibi, bilgeliğin zorbalığı da bir çeşit yeni ruh soyluluğunun doğmasına yol açabilecektir. O zaman soylu olmak, kafadan yana sakat olmak anlamına gelecektir belki..."
bizim aramızdan ayrıldığın günden beri ortalığı saran boğucu nem. kimse yaşamıyor burada şimdi. O korkunç günden beri (belki bir sonun başlangıcı) hava giderek çürüdü. Bab-ı ali çürüdü. Bunu gazete reklamlarından anlamak mümkün. Her yerde emeğin, kalitenin değeri sıfırlandı. Geçerli tek değerin para olduğu ( nereden gelirse gelsin) iyice görünür oldu. Her türlü yolsuzluğa dayanmak, ayakta kalmak da bir şekilde çok korkunç ama hayat sürüyor. Herkes bir şeylerin bedelini ödüyor. 'Deliliğin yapısı kuruldu' entropi arttı.
Yitirdiğimiz sen değilsin, tüm bir dünya.
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard
_Din, gönüllü köleliktir. Herzen
_Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı
_Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch
_Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Her insan bazı kayıplar yaşar bu hayatta ve tüm kayıplar hazırlıksız yakalar bizi. Kaybedilenin değeri, bizim için önemi, hayatımızdaki yeri ne kadar büyükse ardından gelen yıkım da o kadar sarsıcı olur.
Sonsuz Aşk ‘tan sonra yazarın, okuduğum bu ikinci kitabında, duygusal yoğunluk nedeniyle biraz sarsıldım ama gerçekleri, yani hayatın akışının hız kesmeyen soluğunu hissederek kitaptan hiç kopmadım.
Zaman zaman kendi kayıplarımı ve sonrasında hayata nasıl tutunduğumu düşündüm. Kahramanın yerine koydum kendimi ve deliliğin normalliğini kabullendim onunla birlikte. Yazarın anlatım gücüne ve beni yarattığı dünyanın bir parçası yapmasına hayran kaldım yine.
Şimdi bu kitap incelemesinde ne işi var diyeceksiniz belki fakat, bir adamın eşini kaybettikten sonra hayata tutunmaya çalışmasını anlatan “After Life” dizisini hatırladım bir de okurken.
Tüm bunların yanında çocuk eğitimi, devlet örgütü, insanî ilişkiler ve psikolojik çözümlemelerle yoğrulmuş sağlam bir alt yapı var bu kurgu eserin arka planında. Daha doğrusu tek bir “kayıp” onlarca defineyi bulmamızı sağlamak için…
KayıpIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 2019152 okunma