Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Hapishanelerimizin hücrelerinde parçaladığımız ve halkımızın tam kalbinde ebedi yalnızlığa mahkûm ettiğimiz bu zavallılara verdiğimiz dehşeti tarif etmek için kullanılan tüm dil ne kadar zayıftır." ~ Herman Melville
"...bazı sahneler karşısında dil işlevini unutuyor...."
Reklam
Müslüman olmadıkları hâlde Türkçe konuşanlar, konuştuklarından başka bir dil bilmiyor olsalar dahî, ömürleri boyunca bir yabancı dil konuşmaktadırlar. Çünkü onların konuştukları Türkçede her söz yerini bir başkasına bırakabilir. Hâlbuki Türkler kelimelerini kaybetmeği şahsiyetlerini kaybetme felâketi olarak anlar. Gayr-i müslimlerin konuştuğu Türkçede sözlerin yanlış sıralanması anlamı yaralamaz. Hâlbuki Türkler dilbilgisi kurallarının da ötesinde bir nizâmı gözeterek tekellüm eder. Bu şiirin muhâfaza ettiği ve şiire kuvvet bahşeden Türkçedir.
~Gönül çalamazsan~
Gönül çalamazsan aşkın sazını Ne perdeye dokun ne teli incit Eğer çekemezsen gülün nazını Ne dikene dokun ne gülü incit Bülbülü dinle ki gelesin coşa Karganın namesi gider mi hoşa Meyvasız ağacı sallama boşa Ne yaprağını dök ne dalı incit Bekle dost kapısın sadık dost isen Gönüller tamir et ehli dil isen Sevda sahrasında mecnun değilsen Ne leyla'yı çağır ne çölü incit Gel haktan ayrılma hakkı seversen Nefsini ıslah et er oğlu ersen Hüdai incinir inciden versen Ne kimseden incin ne eli incit ~Aşık Hüdai
İpek gibi yanardönerdi dil;baktığın açıya göre değişiyordu.
Sayfa 471Kitabı okudu
~Bir gün elbet ola eşref saati Bu dil-i şikestemi ben sağlarım ~Bir gün elbet sevgilinin eşref saatine rastlarım da şu kırık gönlüm yapılır.
Reklam
"Qızılgül olmayaydı"
...Nə qədər göynəsə yaram, nə qədər bərk ağrısa, yenə bir-iki saniyə qısıb nəfəsimi, çıxarmaram səsimi. Lakin belə sükuta nə tabım var, nə tavanım,
Biz size Fransızca hutbe okuyamazsınız demedik. Biz size Türkçe hutbe okuyamazsınız dedik(!) Türkiye'yi Araplaştırma gayesinde olanlar, Batı ülkelerindeki camide, hutbeyi o ülkenin diline göre okuyor. Arapça sadece Türkiye'de kutsal dil, her zamanki gibi :)
Sanata, Tolstoy’un da iddia ettiği gibi, ortak insanî değerleri ve herkesin Tanrı’dan geldiğini yayma gibi bir görev yüklenirse, herkesçe kolay anlaşılır bir dil olan sanat ahlâkî formül ve öğütlerin âciz kaldığı noktalarda bir ahlâk aracı olabilir.
Reklam
Devamsızlıktan kaldığınızı söylediniz. Okulu kırıp ne yapıyordunuz? Çoğu kere Türk Dil Kurumunun kütüphanesine gidiyor, orada dil çalışıyordum. Eski Türkçe yani Göktürkçe, Eski Uygurca dilbilgisine yahut öbür Türk dillerinin sözlüklerine bakmakla meşguldüm.
Aşk mıdır ki canı dil mülkünü yağma eyleyen.
Avlu Genişliği
sizin evleriniz var, büyük. sıkıntı diye soyunduğunuz dünya, eşiklerde. çocuğunuz odalarda bir gün kapalı kalmadı. habersiz girmedi kapınızdan kimse. o masal hâlâ uyumanız için. gittiğiniz hiçbir toplantı suç sayılmadı. başkası için itiraz etmediniz kimseye. üniforma son sözünüz, içinizden giydiğiniz. emekten, yalnız kendinizi anladınız. susup
Sayfa 23 - Kırmızı Kedi Yayınevi / 12. Baskı
Ünlü dil bilim alimi Râgıb el-İsfahânî’ye göre musibet,’ansızın bastıran yağmur’anlamındaki savb kökünden türemiştir ve ‘bir şeyin hedefine ulaşması,birinin payına düşmesi’manasına gelmektedir.
Dil bir yandan ölümlü ve anlamsız bir bedeni, ölümsüz ve anlamlı kılmaya zemin hazırlarken öte yandan bedeni olma­ yan ve kendini görünür kılmak isteyen bir anlamı da arzu­ suna ulaştınp göstergeler dünyasına kavuşturur. İlahın gö­ rünür olmak istemesiyle onun olmayan bedeni, dil yoluyla ete kemiğe bürünür ve göstergeler yoluyla da bir forma kavu­ şabilir.
Sayfa 48 - Redingot Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.