(...) âşık olduğumuzda, önemli bir miktarda narsisistik libido nesneye akmaktadır. Nesne seçiminin birçok biçiminde, nesnenin, erişilemeyen kendi ego idealimiz için bir yedek olarak hizmet ettiği açıktır. Biz onu, egomuz için ulaşmaya çalıştığımız ve dolambaçlı yolla narsisizmizi doyurmak için elde etmek istediğimiz mükemmelliklerden dolayı sevmekteyiz." Freud'a göre, hipnoz yapan, öznesiyle ilişkisi açısından, âşık olunan nesneyle aynı konumdadır.
•
Bir Şaman'a sormuşlar; "Zehir nedir?" diye.
"İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir!" demiş. Bu güç de olabilir, tembellik de. Yiyecek, ego, hırs, ihtiras, kendini beğenmişlik, kıskançlık, korku, öfke, nefret, hatta iyi niyet bile...
Siz sınıfa gireli beş dakika olmuş ve hālā kimse yerine oturmuyor. İşte tam o anda sizin eğitiminize eşlik eden büyük kuramcılarınız anne ve babanızı hatırlayıp "Susunnn" nidanız sınıfta yankılanıyor. Annenizin sizi yemeğe çağırdığında yaptığı gibi ilk nidanızı duymayan ya da duymazdan gelen öğrenciler için sesiniz daha da yükseliyor...
Tüm öğrenciler yerine oturduğunda işte tam da o anda, üniversitede sıklıkla ezberlediğiniz ya da KPSS sürecinde yüksek dozda aldığınız; Bruner'in, Thorndike'nin Öğrenme Kuramları, Vygotsky'nin, Piaget'in Bilişsel Gelişim Kuramları, Erikson'un Ego Gelişimi Saptamaları ya da Watson'un Uyarıcı-Tepki ikilemi ne yazık ki size yardım edemiyor. Skinner, Erikson, John Dewey aklınızdan silinirken eğitime gerçek anlamda el yordamıyla giriş yapmış oluyorsunuz.
Ben sevdiğim insanlara sevgimle şeref veririm. Şeref ise kazanılması gereken bir şeydir. Bunun yolu da söyleneni düşünmek, istenileni söylemek, emredileni istemek ,kısacası yaşamak için yerde sürünmeye rıza göstermek olamaz.
“ Kültürel süper ego aynı zamanda insanın ruhsal yapısına dair gerçeklerle de yeterince ilgilenmez. Bir emir verir ve insanın bu emre uymasının mümkün olup olmayacağını sormaz. Bunun yerine, insanın egosunu piskolojik olarak ondan istenen her şeyi yapabileceğini ve egonun idin üzerinde sınırsız hakimiyeti olduğunu sanır.”