Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Elizabeth Barrett Browning 43. Sone
"Nefesimle seviyorum seni, ömrümün tüm tebessümleri ve gözyaşlarıyla, ve Tanrı izin verirse eğer, daha da çok seveceğim öldükten sonra..."
Reklam
Sevmemeliydim belki de bana bir örnek vermemiş, Nasıl sevildiğini öğretmemiş olsaydın.
Sayfa 39 - Res KitapKitabı okudu
Bir ses var içinde Ağlayan... Olması gerektiği gibi... Yalnız ve uzak.
Sayfa 23 - Res KitapKitabı okudu
Pek çok konuda bizden çok daha fazlası­nı bilen Elizabeth Barrett Browning,Aurora Leigh adlı kitabında çocukken nasıl okuduğu­nu şöyle anlatır: kitap okurken bana bir hayrı dokunur mu diye düşünmeden okurdum. Sözüme kulak verin. Kimseye hayrı yok duygusuz davranmanın - bir kitaba bile, Ve hesap kitap yapmanın -ne kadar çok okursan o kadar faydasını görürsün. Ne zaman ki Kendimizden geçip Bütün ruhumuzla balıklama dalarız bir kitabın derinlerine, Heyecana kapılarak onun güzelliğinden ve gerçeğin tuzundan - İşte ancak o zaman hayrını görürüz kitabın.
Sayfa 60 - Domingo
What I do And what I dream include thee, as the wine Must taste of its own grapes. And when I sue God for myself, He hears that name of thine, And sees within my eyes, the tears of two. Ne yapsam ne hayal etsem içindesin, Şarabın kendi üzümünün tadını bildiği gibi. Ve Tanrı'dan kendim için yalvardığımda, O senin adını işitmekte, Ve gözlerimin içinde ikimizin gözyaşlarını görmekte
Reklam
Behold and see What a great heap of grief lay hid in me Dikkat et ve gör, içimde kederden bir yığınak gizlediğimi
Hush, call no echo up in further proof Of desolation! there's a voice within That weeps as thou must sing.. alone, aloof. Sus, kederimin delili olan yankıyı daha fazla çağırma! İçimde için için ağlayan bir ses.. Sanki şöyle der: yalnız ve kendi halinde şarkı söylemelisin
I thought once how Theocritus had sung Of the sweet years, the dear and wished for years, Who each one in a gracious hand appears To bear a gift for mortals, old or young: And, as I mused it in his antique tongue, I saw, in gradual vision through my tears, The sweet, sad years, the melancholy years, Those of my own life, who by turns had flung A shadow across me. Straightway I was 'ware, So weeping, how a mystic Shape did move Behind me, and drew me backward by the hair, And a voice said in mastery while I strove, .. "Guess now who holds thee?" - "Death," I said. But, there, The silver answer rang.. "Nor Death, but Love." Şair Theocritus nasıl terennüm etmişti o tatlı yılları O değerli ve arzulanan yılları, diye bir keresinde düşündüm, Her birinde lütufkâr bir el belirip Genç yaşlı demeden bütün faniler için sunar armağanı: Ve onun kadim lisanında düşüncelere dalarken ben, Gözyaşları içinde git gide beliren düşlerimde gördüm, Tatlı, gamlı yıllarımı, hüzün dolu yıllarımı, Hayatımın işte o yılları geri dönerek Karşımda bir gölge yarattı. Hemen farkına vardım, Gözlerim yaşlı, esrarengiz bir şeklin nasıl hareket ederek Arkamda, saçlarımdan tutup çektiğini, Ben karşı koymaya çalışırken galip bir sesin dediğini, .. "Bil bakalım kim tutuyor seni?" - "Ölüm," dedim. İşte o an metal ses cevap verdi.. "Ölüm değil, Aşk bu."
Bir hanımın yüce gönlünü Asilce kazanmayı öğren; Hayat ve ölüm kadar cesurca.. Sadık bir ciddiyetle...... Ona ziyafet sofralarında eşlik et, Ona yıldızlı göğü göster, Gönül çelmeye çalışmaktan ziyade Onu dürüst sözlerinle koru. Bayan Browning İngiliz şair Elizabeth Barrett Browning'in "A Lady's Yes/Bir Hanımın Oluru" adlı şiirinden.
Reklam
Ve ister misin dile getirmemi Sana olan sevgimi, bulmamı yeterli sözleri Ve meşaleyi tutmamı dışarıya, rüzgar çok sert olduğunda Yüzlerimizin arasında, ikisine de ışık değmesi için- Bıraktım ayaklarının ucuna. Öğretmemem kendi elime Irak tutmasını ruhlarımı, benden çok ama çok Uzaklarda -ben- Kanıt getirmeliyim sana Kelimelerle, içimde saklanan aşkın ulaşılmazlığından dolayı. Hayır, Bırak da kadınlığımın sessizliği Kadınca aşkımı emanet etsin -senin inancına- Görünce mağlup durduğumu, ne kadar kur yapmış olsam da, Ve hayatımın giysisini yırttığımı, kısaca Birlikte en korkusuz, sessiz metanetle Yansıtmasın bu yüreğe, bir dokunuşun kederini.
Yine de, aşk, sadece aşk güzel kesinlikle Ve değer kabullenmeye, Ateş parlak, Bırak da yansın tapınak ya da keten; eşit bir ışıkla Sıçrar alev dağ selvisinden- odunundan ya da bitkisinden: Ve aşk bir ateştir. Ve ne zaman ihtiyaç duysam demeye Seni seviyorum …iz bırakıyor! Seni seviyorum- senin gözünde Şekil değiştirmiş oluyorum, haklı olarak yüceltiliyorum- Yüzümden seninkine doğru ilerleyen yeni ışık hüzmelerinin vicdanıyla. Aşkta alçakça bir şey yoktur, En alçak halinde bile: yani acımasız yaratıklar Sevdiğinde Tanrı’yı, Tanrı kabul eder onları o halleriyle. Ve ne hissediyorum, karşısında ne olduğumu gösteren En aşağı özelliklerimin, kendileri yanıp sönüyor, ve gösteriyor, Aşkın o büyük çalışmasının nasıl geliştirdiğini Doğa’nın güzelliğini.
Sırf verebiliyorum diye verebileceğim kadarını vermem olur mu doğru? Gözyaşlarımın altında oturmana izin vermem için Duy benimki kadar hüzünlü, iç çeken yılları. Yaşamayı başaramayan o seyrek gülümsemeler Ve tüm emirlerin için, Dudaklarımdan yeniden feragatkar bir iç çekiş Tüm yakarışlarım, yaşamayı başaramayan o seyrek Gülümsemeler için mi? Ey benim korkularım!
Çok defa değiştirdim, isimlerini bulunduğum ülkelerin ve cennetin Nerede olduğun ya da olacağın için, orada ya da burada;
Tıpkı şarabın kendi üzümünden tat alması gerektiği gibi benim de yaptıklarım ve düşlediklerim Seni içeriyor. Ve ben ne zaman kendim için Tanrı’ya yalvarsam, O senin adını duyar ve gözlerimdeki iki kişinin gözyaşlarını görür.
148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.