St.Augustine'nin söylediği gibi, 'başkalarının günahları bizi aziz kılmaz.' Ne ki pek çok insan başkalarının hata ve günahlarını anlatmakla rahatlar, sanır ki kendisi o hatalardan münezzehtir ve bu yüzden yerdiği kişiye göre daha iyi bir yerde durmaktadır.
Yaşamı da ölümüde aşmıştım: çünkü artık ne yaşama arzusu duyuyor, ne de ölümden korkuyordum. Hiçbir şeyden korkmuyordum. Bu yüzden özgürdüm. Çünkü yaşamımız boyunca bizi köleleştiren isteklerimiz, umutlarımız, korkularımızdır.
Sulara fırlatılmış bir çakıl taşı gibiydim; dalgaların dövdüğü,oraya buraya attığı, kıyıda bir yere bırakılmak üzere yuvarlanıp duran bir çakıl taşı...
"okumaktan başka yapacak işim, gidecek tek yerim yoktu, çünkü çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum. İçimde bir sıkıntı gitgide kabarıyor, çelişmelerle, uyumsuzluklarla, karşılaşma arzusuna kapılıyor..."
Sayfa 52 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Şemsiyeleri kapatmalı.
Yağmur altında yürümeli.
Düşünceleri, hatıraları yağmur altına getirmeli.
Şehir bütün halkıyla yağmur altına gitmeli.
Dostu yağmur altında görmeli.
Aşkı yağmur altında aramalı.
Yağmur altında oyun oynamalı.
Yağmur altında yazmalı, konuşmalı, nilüfer dikmeli.
Yaşam sürekli ıslanmaktır.
Yaşam '' şimdi'' havuzunda suya girmektir.
"Yaşam hoş bir adettir.
Yaşamın ölüm genişliğinde kanatları vardır.
Aşk kadar sıçrayabilir,
Yaşam, alışkanlık rafına kaldırılıp
Unutulacak bir şey değildir."
"Bir devrin fethi, bir şiir eliyle,
Bir bahçenin fethi, bir sığırcık eliyle,
Bir sokağın fethi, iki selam eliyle,
Bir şehrin fethi, üç dört tahta süvari eliyle,
Bir bayramın fethi, iki oyuncak bebek ve bir top eliyle. "
"Ben dünya misafirliğine gittim
Ben sıkıntı ovasına,
Ben irfan bağına
Ben bilim ışığının balkonuna gittim.
Dinin basamaklarını çıktım,
Şüphe sokağının sonuna kadar,
Gönül doygunlugunun serin havasına,
Islak sevda akşamına kadar. "
Derler ya, insan asla doymak bilmez diye, yüzünü verseniz ille de astarını ister diye. Bu sözler insanı kınama amacıyla söylenir, oysa insan soyunun en büyük yeteneklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir yetenektir bu.