İnsanlar üç sınıftır Celaleddin. Birinci sınıf, muhabbet değneğiyle dövülmüş ve şevk kılıcı ile maktul olmuşlardır. Bunlar, Allah'ın kapısında oturup İhsan beklerler .İkinci sınıf Tevbe değneği ile dövülmüş ve pişmanlık kılıcı ile maktul olmuşlardır. Bunlar da onun kapısında oturup affı beklerler. Üçüncü sınıf ise gaflet değeneğiyle i dövülmüş ve şehvet kılıcı ile maktul olmuşlardır. Bunlarda onun kapısında oturup cezayı beklerler.
İnsan, demek, kendi tabiatına aykırı gelen şeylere de alışabiliyor, kapalı yerlere alışabilmesi gibi. Ama kapalı yerden kurtulmadıkça kapalı yere alıştığını fark edemiyor. Ama bir kez açık havaya ulaşınca, o kapalı odalarda, kapalı salonlarda nasıl bir cinnetli hayat sürdürdüğünü, bu hayata nasıl olup da katlanabildiğini havsalası almıyor. İşte şimdi birden sarhoş gibi oluyorum açık havadır bu. Derinden derine sarsıyor insanı. Yürüyorum ama ayağım yere basmıyor, saydamlaşmışım gibi. gelecek hakkındaki tasarlar da suya düşüyor. geçmişte yitiyor. bencillik de değil kendinizi kaptırdığınız duygu. Çünkü artık Kendinizi de düşünmediğinizi biliyorsunuz, başkalarını mı düşünüyorsunuz, onların kaygısını mı besliyorsunuz İçinizde? O da değil, yalnızca Mekandan, dünyadan, çevrenizden bir uzaklaşma hali. Yeniden kendinize gelmeniz için bir şeyle sarsılmanız gerek. Çok güçlü bir şey olmasa da olur o şey.