*: moraliniz bozukken ya da kendinizi iyi hissetmediğiniz zamanlarda eliniz bu kitaba gitmesin.
*2: Spoiler içerebilir.
Her yazar mutlaka kendini kitabına yansıtır, kurgusuna kendinden bir şeyler katar.
Kafka'nın kitaplarında karakter hep ailesiyle sorun yaşar, Edgar Allan Poe'da hikaye hep karanlık, bulanık ve kanlıdır, Cengiz Aytmatov'un baş karakteri hep kara haber getirir ya da bir çocuk mutlaka annesiz-babasızdır...
Sylvia Plath de kendi rolünü bulamadığı tiyatrodan ayrılışını bu kitapta Esther üzerinden anlatır. Roman hakkında ve karakter hakkında hiç bilgim olmadan okuduğum ilk 100-120 sayfası "hadi bir şeye de karar ver, bir şeyden de memnun ol" demekle geçti.
Kitabın kalan kısmında karakterin ait olamama, sevememe, topluma "topluluklara" yabancılaşma gibi problemlerin onu nasıl bir sona sürüklediğini okuyoruz. "Son" demekle kastettiğim aslında ölüm değil. Çünkü karakter -bana göre- tam anlamıyla ölmek istemiyor. İntihar konusunda bile "Tabancayla yapamam, tam olarak nereye nişan almam gerektiğini bilmiyorum" şeklinde kararsızlaşabiliyor. Kitabın psikolojik etkileyiciliği (gerilim, korku, -biraz daha abartırsak- nefes darlığı gibi) karakter ve yazarın aynı düşüncede olmasından kaynaklanıyor.
Son olarak intihar üzerinde empati yapmakta zorlanılacak bir konu. Bu yüzden önyargıların ya da kafanızda oluşan soru işaretlerinin kitaba devam etmenizi engellemesine izin vermeyin.
"Sağlıklı" okumalar dilerim.