Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan gerçekten Tanrıyı icat etti. İşin garip, şaşmaya değer yanı, Tanrının gerçekten var olması değil, böyle bir fikrin, Tanrı ihtiyacı fikrinin, insan gibi vahşi, zararlı yaratığın kafasında yer edebilmesi... Bu derece kutsal, duygulandırıcı, yüksek ve insana onur veren bir düşüncedir bu.
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
“-…toplumu ilgilendiren konularda bir şeyler yapabilen tek örgütün kadınlara kapalı tutulması seni tedirgin etmiyor mu? -Hayır… Böyle şeylere benden çok kocamın aklı erer.” Herkese merhaba Bugün, benim gibi ‘Bilimkurgu’ya Giriş 101’ seviyesindeki okurlar için keyifli bir öneriyle geldim. Joanna eşi Walter ve çocuklarıyla, Stepford’a yeni taşınmıştır. Kocası Erkekler Kulübüne üye olmuş ve her akşam vaktini orada geçirirken; Joanna da kendisine iki çift laf edebileceği arkadaş,komşu aramakta, kadınlara yönelik alternatif bir kulüp kurmayı planlamaktadır. Ama o da ne! Stepford Kadınları durmadan çalışır. Hiç durmadan hem de. Arkadaşlarıyla buluşacak, oturup bir kahve içecek kadar bile vakitleri yoktur. Çünkü işleri hep başlarından aşkındır. Kocaları için ayrı, çocukları için ayrı çabalar; sürekli yemek yapar, ev temizler, yerleri cilalar, bakımlarını bile kocalarına güzel gözükmek için yapar, kocaları için giyinip süslenirler. Asla kendilerine ayıracak vakitleri yok ve işin ilginci, kadınlar bu hallerinden çok mutludur. Bir süre sonra, Joanna bu durumun normal olmadığını düşünmeye başlayıp; kadınların robot olduğundan tutun, şebeke sularına bir şeyler katıldığına kadar uzanan garip şüphelere kapılacaktır. Kitap, sürükleyici ve keyifliydi, keşke daha uzun olsaydı. Joanna’nın garip şüphelerine öyle kapıldım ki ‘Acaba olabilir mi?’ diye düşünmeden edemedim Kitabın sonu havada kaldı ama kötü yazılmış bir sondansa okuyucunun hayaline bırakmak çok daha mantıklı. Keyifli okumalar
Stepford Kadınları
Stepford KadınlarıIra Levin · İthaki Yayınları · 2022811 okunma
Reklam
Arkadaşları ona garip biçimde renksiz, yavan görünüyordu. Her biri kendi dünyasını, kendi düşüncelerini yitirmişti. Anılarında bu arkadaşlarının daha canlı yerleri vardı. Belki de eskiden onlara, gereğinden çok değer vermişti, kimbilir.
Duvarın önündeki yamaçta, dışa doğru çıkmış bir taş vardı. Bu benim taşımdı. Çoğu zaman o taşın üzerine oturur ve zihnimde aşağı yukarı şöyle gelişen bir oyun başlatırdım: “Ben bu taşın üzerinde oturuyorum. O da benim altımda.” Taş da, “Ben” diyebildiği ve düşünebildiği için, “Ben bu yamaçta yatıyorum. O da üzerimde oturuyor,” derdi. Ondan sonraki soru şuydu: “Taşın üzerinde ben mi oturuyorum, yoksa onun üzerinde oturduğu taş ben miyim?” Bu soru beni her zaman şaşırtırdı. Ayağa kalkar, kimin ne olduğunu düşünmeye çalışırdım. Soru tümüyle yanıtsız kalır, kararsızlığımı garip ve büyüleyici bir karanlık duygusu sarardı. Önemli olan, bu taşın benimle gizemli bir bağı olmasıydı. Taşın bana sunduğu şaşırtmacayı düşünerek üzerinde saatlerce oturabilirdim.
206 syf.
·
Puan vermedi
... Ötelerde uzanan bir toprak parçası var. Sizi orada bekliyor olacağım. YOZ // HASAN KAVAK Öykü kitaplarını sever misiniz? Bir de köy temalı öyküler, keyfle okurum diyen kitap dostlarım, bir #öyküsever olarak tavsiyemdir. Samimi, içten mesajlarıyla, akıcı, sade anlatımıyla yazar @hasankava.k hüzünlü ama özünde umut
Yoz
YozHasan Kavak · İkinci Adam Yayınları · 20243 okunma
Dünya garip bir yer. Bazılarının önüne servetler döker, onları yine de mutlu edemezsi­niz, bazıları da bir dondurma ve çiçekli bir taçla dünyanın en mutlu insanı oluverir.
Sayfa 261 - Müptela YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bunun kararını da almadık işin tuhafı. Hayatın bin türlü meşgalesiyle boğuşurken, birbirimizi aramadığımız her gün bir öncekinin üzerine devrildi, nasılsa ararım diye önce haf- talar, sonra aylar geçti. Ne o geçerken uğradı, ne ben "Akşam yemeğe bekliyorum mutlaka" deyip bir tabak ekledim masaya. Doğum günleri, bayramlar, yılbaşları bir bir geçerken kimsenin kimseyi aramaması bir süre sonra garip gelmemeye başladı önce. Birbirimizin yörüngesinden öyle çıktık ki, arayıp sormanın büyük bir olaya dönüşeceği o hazin noktaya vardık en sonunda.
Nuhun Gemisi
Mallarımı satamıyor,bir de ben sabıka lıyım.Mallarımı burada satmam lazım.Bir teyzeye gittik.”Teyze,ben garip bir kaçakçıyım.Çok işler geldi başıma.Yeni hapisten çıktım.İnce bıyıklı çocuk bizdendir diye müdahale ediyor.Pazarlığı yapıyoruz.Yarın yedi yaşlarında bir çocuğu yanına gönderi rim.Çocuğu,sararsın ipekliyi her yanına,giydirirsin elbisesinin üstün den, getirir bana.Sonra öğrendim ki. bohçacı kadınlar serbest zamanlarda yani zabıtanın fazla sıkıştırmasını zamanlarda bohçaları doldurup eşya ları,ev ev dolaşıyorlar.Ben bir sefer düşmüşüm mahpushaneye,yiğit kadınlar üç dört sefer hapse giriyor.
Sayfa 58 - YkyKitabı okudu
Acaba :)
Yepyeni, rengârenk kanatlı bir ruh, kozasını delip çıkmıştı. Demek ki benim sevgili yıldızım, kendisini hayranlıkla seyrettiğim mavi bozkırlardan aşağı düşmüş; parlaklığını, Işıltısını, tazeliğini yitirmeksizin bir kadına dönüşmüştü. Aşkın ne demek olduğunu bilmeden, birdenbire sevdim. Erkeğin en ateşli duygusunun yüreği bu ilk sarışı ne garip şeydir değil mi? Teyzemin evinde birçok güzel kadınla karşılaşmıştım ama hiçbiri üzerimde en ufak bir etki bırakmamıştı. Yoksa belli bir saat, yıldızların belli bir hizaya gelmesi, özel koşulların oluşması gibi bir şey mi var ki kadınların içinden biri beliriyor ve aşkın tüm insanlığı sardığı bir anda, sadece bir kişiye yönelen bir tutku filizleniyor?
Öyle yıkma kendini Öyle mahzun, öyle garip Nerede olursan ol İçerde, dışarda, derste, sırada Yürü üstüne - üstüne Tükür yüzüne cellâdın Fırsatçının, fesatçının, hayının Dayan kitap ile Dayan iş ile Tırnak ile, diş ile Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni
Sayfa 81 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.