Sıcaklığı kalmamış bakışlarım hiçbir şeyi konuk etmiyor kendine, hiçbir şey bana gülünç gelmiyor, eskiden yüzümde canlı hareketler yaratan, bitmez tükenmez biçimde gülmeme, konuşmama neden olan şeyler şimdi gözümün önünden ilgisizce akıp geçiyor, kımıltısız dudaklarım kayıtsızlığını, buz gibi sessizliğini bozmuyor. Ah, benim gençliğim! Diriliğim, tazeliğim, ah!
Ne güzel günlerdi ah ne güzeldin gençliğim; gönlümü tarih düşüp ömrümce yol gözledim, yazık ki sen beklemedin...
Gençliğim bitti işte. Acıların içinden, hızla çocukluğuma koşuyorum.
Hey benim doyamadığım deli fişek gençliğim
İçimde bir zamanlar kor yanardı, bitti
Bu anıyı anlatmak İsterdim...
ama nasıl solgun... hiç bir şey kalmamış gibi
—çünkü uzaklarda gömülü, İlk gençliğim yıllarında.
Yaseminden gerilmiş gibi bir ten...
o Ağustos gecesi? Ağustos muydu ?— o gece...
Yalnız gözleri hatırımda hayal meyal; gözleri
"Yaşamım, gençliğim, mutluluğum, elveda!..Elveda!.."
Sayfa 92Kitabı okudu
"Ne görüyorsan oyum ben,
Delili, altında gömülü gençliğim... Kökler mi dedin?
Herkesin kökleri var."
William Carlos Williams, Paterson
Sayfa 165Kitabı okuyor
Göz değişir mi hiç? Ama değişmiş işte: Bir dokunan olsa pıtır pıtır yaş döküverecekler.
Sayfa 286Kitabı okudu
Bekleyiş ve namus kefeninde toprak olan kadın, benim gençliğim miydi?
"Senin hiç kendinden korktuğun oldu mu? Ben sık sık korkarım kendimden."
Sayfa 202Kitabı okudu
"Gençliğim ölümcül günah ve cehenneme gitme korkusuyla zehirlendi."
"Nerede gençliğim, nerede o hayat dolu günlerim!"
Sayfa 639Kitabı okuyor
Ne uçtu sanırsınız çocuklar?
Uçtu uçtu gençliğim uçtu.
"Acaba bekleyiş ve sililiğin kefeninde gömülen o kadın
benim gençliğim miydi?"
