İnsanlar ilk nefesini aldığı andan itibaren insanları kontrol eden iki mekanizma vardır: Mantık ve duygu. İlk insanlardan bu yana değişmeyen mekanizmalardandır ikisi de. Atalarımız hayatta kalmak için mantıklarına ve duygularına göre hareket etmiş ve başarılı olmuşlardır. Peki, ikisini orantılı bir şekilde kullanamayan atalarımıza ne olmuştur?
Tanrı biz kullarından ne istiyor? Tanrı’nın istediği iyilik mi yoksa iyiliği seçebilme şansına sahip olabilmek mi? Kötülüğü seçen biri gerçekte iyiliğe zorlanan birinden daha mı geçerli Tanrı’nın gözünde?
Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği bir dünyada; gençlerin yurtsever, uslu, terbiyeli olmaları söz konusu değildir.
Onun bütün sırlarını öğrenmek istiyorum; bana, “Seni seviyorum.” demesini duymak isterdim eğer bu çılgın umut gerçekleşmeyecekse isteyecek başka neyim var?
İnsan karmaşık bir sistemdir. Vücudumuzu saran, binlerce kilometreye ulaşan damar ağı; her biri kendi içinde özelleşmiş sistemlerimiz… Nitekim hepsinden daha ilginç bir yapı vardır: beyin. Beyinin ilginçliği biyolojik olarak da fazladır ve merak uyandırıcıdır ama burada asıl konumuz beynimizin bize kazandırdıkları ve kaybettirdikleri.
İnsan;