Varoluşçuluğun öznelciliğine gelince o da –komünistlerin ileri sürdükleri gibi– burjuva kökenli oluşunun bir belirtisi değildir; insanı bir nesne
gibi görmeyi istemeyişinin bir işaretidir. Çünkü bu öznelcilik, öznelerarası
ilişkileri kapsar; insanın varoluşu ancak başkalarıyla olan ilişkilerine göre
belirlenir, evrenselliği de özünde değil durumundadır: Her insan, durumunun
somut gerçeğiyle öbür insanlara bağlanır. Bundan dolayı özgürlüğün hem tek
insan için hem de bütün insanlar için istenmesi gerekir. Böylece özgürlük ve
insancılık temeli üzerinde bir ortaklaşalık oluşacaktır. Bu, açık bir insancılıktır.