Gönderi

68 syf.
7/10 puan verdi
Kitaplar da dizilerde normalde hep erkekler mektup yazar, aşkını itiraf eder ya burada ise kadın bunu yapıyor. Stefan farkı diyorum buna. Kitap bir mektup gibi olduğu için bir oturuşta bitiriliyor. Mektuba da ne sığdırabilirse sığdırılmış durumda. Kitapta bir kadın bir aşkı nasıl yaşayabilir, ne kadar devam ettirebilir gibi soruların cevabını da görüyoruz. Ama ben buna aşk diyor muyum diye soracaksanız hayır değil. Kadın ne kadar karşı tarafı düşündüğünü söylese de ben bencillik görüyorum. Yani âşık olduğu kişiden bir çocuğu var ne olursa olsun haber vermeliydi. Ya da bunu öldükten öğretmesiydi. Ne yazık ki kitapta ki kadının aşkı bana geçmedi hatta yer yer sıkıldığım anlar da oldu. Yani bu aşk değildi sanki takıntılık gibiydi. Belki de hiç böyle sevemediğim ya da sevilmediğim için böyle düşünüyorumdur. Sonuçta yaşanmışlıklar başka hissettirir. Bir de şunu da düşündürttü: Evet R. bir mektupla da olsa gerçeği öğrendi, bizler de bir yaşanmışlığı öğrendik. Ama acaba böyle daha nasıl hayatlar vardır ve biz yaşanan şeylerin ne kadarını biliyoruz. Bizler de bir gün bu hayattan gideceğiz ve umarım bir iz bırakarak, ismimizi bir yerlere kazıyarak gideriz. Anlatmaya, anlatılmaya değer şeyler yaşamamız dileği ile iyi okumalar...
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022226,8bin okunma
·
130 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.