Gönderi

BVO1
Denizciler uğura ve uğursuzluğa çok inanır, çünkü o uçsuz bucaksız denizin onlara ne hazırladığı, hangi nimeti vereceği ya da vermeyeceği, hangi belalarla baş başa bırakacağı belli değildir. Denizciler suyun, yelin, bulutun, şimşeğin, dalganın çok güçlü, insanınsa aşırı derecede aciz olduğunu bilerek yaşadıkları için doğaya karşı kent insanlarından daha saygılıdırlar. Ayrıca deniz denilince şehirliler gibi suyun yüzünü değil, altındaki heyecan verici, zaman zaman bereket bazen de tehlike getiren bambaşka bir dünyayı düşünürler. Mitolojiyi bilmeyen, belki doğru dürüst okumayı bile sökemeyen en basit balıkçıda bile bir Poseidon duygusu bulunması bundandır. O koca deniz kimi zaman öfkelenir, kudurur, üç çatallı zıpkınıyla, önüne geçilmez bir güçle saldırır; kimi zamansa uysal bir sevgili olur, insanın yüzünü okşayan hafif tatlı meltemlerle, intikam dolu günlerini hafifletir, adeta özür diler. Bereketin de kaynağıdır, belanın da. Herkesin gördüğü mavilik, denizin devasa bedenini saklayan tenidir, esen telle başlayan kıpırtılar ise uykudan uyanışıdır deryanın.
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.