Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CrOf6VKt09F
Neredeyse herkesin bildiği ve her insanın okurken ağladığı bu kitabı sonunda ben de okudum... Peki, ben nasıl buldum?
Bu incelemenin altına yazılacak her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika kitaplar önerdim. Kitap önerisi alabilmek için yorumlara bakabilirsiniz.
Çocukluk ile ilgili olan kitaplar bugüne kadar hep dikkatimi çekmiştir. Tolstoy'un
Çocukluğun Soğuk Geceleri kitaplarını okuduktan sonra aklımda hep aynı düşünce dönüp dolaşıyordu: Çocukluk zamanlarımızın saf masumiyeti ve etrafımızda bizi kaplayan dünyayı anlama isteğimiz.
Uçurtma Avcısı kitabı da bu saydığım kitapların arasında sayılabilir bence. Emir ile Hasan'ın çocukluklarındaki Afganistan'da gördükleri ile şimdiki Afganistan arasında oluşan uçurum, kitabın esas kaygısını oluşturuyor. Bu kitabı okurken biz de belki kendimize şu soruyu sorabiliriz: Büyürken etrafımızda bizi kaplayan dünya nasıl değişiyor ve biz de o dünyayla birlikte nasıl değişiyoruz?
Bu kitabı okuma sürecinde yeni bir şeyin daha farkına vardım... İnsanın anıları bir yapboza benziyor.
Uçurtma Avcısı kitabında olduğu gibi. Daha doğrusu hepimizin hayatlarında olduğu gibi... Bu anıları parça parça birleştirmeyi öğretiyor hayat bize. Kendi romanım olan
Kimlink'te de buna benzer bir düşünceden bahsetmiştim:
"Kendi hayatlarımızın yapbozunu yaparken de en kolay an parçalarını bulmakla işe başlardık. Zor parçaları hep sonlara bıraktığımızdan olsa gerek, geçirdiğimiz şimdiki zamanlar da gittikçe zorlaşır, en sonunda hayatımıza layık bir çerçeveye bile zaman kalmazdı." [s. 16]
Uçurtma Avcısı kitabındaki Emir ve Hasan kitap boyunca tanımlara bile sığmayacak o kadar zor şeyler yaşıyorlar ki, onların da geçirdiği şimdiki zamanlar gittikçe zorlaşıyor, aynı bizler gibi. Çünkü büyüdükçe bilinçleniyoruz, bilinçlendikçe dünyadaki acıların farkına daha çok varıyoruz. Üstelik hayatımıza layık o çerçeveyi ararken de şimdiki zamanımızı kaçırıyoruz. Ne kısır bir döngü ama...
Kitabı okuma sürecimde fark ettiğim bir diğer konu, toplumsal cinsiyetin erkekler üzerindeki baskısının hiç konuşulmuyor olmasıydı. Toplumsal cinsiyet bize ne diyor? Erkek çocuğu iyi futbol oynamalı. Erkek çocuğu mavi renk giymeli. Erkek çocuğu Çukur dizisinde olduğu gibi şiddetten beslenmeli, Wattpad kitaplarında olduğu gibi karşısındaki kadını sahiplenip himayesi altına almalı. Peki,
Uçurtma Avcısı kitabı ne diyor bize?
"Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın." [s. 23]
Yani hayır, ben iyi futbol oynamak zorunda değilim. Yani hayır, ben üstümde sadece maviyi değil, hayatın bütün renklerini taşıyabilirim. Yani hayır, ben bu kitapta anlatıldığı gibi sizin Afganistan'ınızda veya başka bir ülkede bana dayattığınız normlara göre yaşamak zorunda değilim. En sevdiğim renkleri kendim de bulabilirim. Uçurtmaları gökyüzünde özgürce uçurabilmenin yegane koşullarından biri bu bence.
Şimdi gelelim kitap hakkında olumsuz bulduğum yönlere... Ben eğer edebiyat kategorisinde olan bir kitap okuyorsam o kitaptan edebi bir kaygı beklerim. Tam bunu düşünürken bu kitabın kapağının en üstünde beni şöyle bir yazının karşıladığını gördüm: "Uluslararası çoksatar listesine girmiş..."
Bir kitabın "bestseller" veya popüler olması benim için bir sorun değil. Kitapları yorumlayarak hayatını kazanan biri olarak ben kitabın niteliğine, üslubuna, konuyu ele alışına ve diline bakarım. Keza oldukça popüler olan
Kürk Mantolu Madonna gibi kitapları gayet sevdiğimi ve popüler kitapları sadece popüler oldukları için eleştirmediğimi biliyorsunuz.
Şu an ise "bestseller" denen bu kitapların ortak sorununu buldum: Dümdüz bir üsluba sahip olmaları ve dünyada daha çok okura hitap edebilmek için edebi kaygıyı minimumda tutmaları. Yani ben bu kitabı okuduktan sonra gazetede Afganistan ile ilgili bir haber okumuşum ya da televizyonda Afganistan ile ilgili bir belgesel izlemişim gibi hissettim. Konu ve olay örgüsü güzel, anlatılanlar güzel, ama edebiyat çoğu zaman o konuyu “nasıl” anlattığındır aslında.
Yorucu olmayan akıcı kitapları seven okurlar için bu kitap yeterince iyi bir kitap olabilirken, romanlarda azami oranda edebi kaygıyı umursayan, yeni edebi biçimler arayan ve kitapları eleştirel okuyan okurlar için
Uçurtma Avcısı yetersiz bir kitap olabilir. Hepimizin okur tipleri farklı olduğu için bu konuyu sizlerin yorumlarına bırakıyorum.
Uçurtmaların gökyüzünde özgürce uçabilmesi dileğimle...
ramazan ayının son iftarını da geride bıraktıktan sonra bu incelemeye yorumunu yazan bütün arkadaşlara kitap önerisi veriyorum 🤓 bugün akşam boyunca önerilerim devam edecek 📚