Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

244 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Herhangi bir eserde intihar konusunu anlatmak, okura hissettirebilmek her zaman için zor olan bir anlatımdır. İntiharın somut gerçekliğinin tasviri bir yana, intihar sürecinde bir insanın içinde bulunmuş olduğu zihinsel bunalımlar ve mantıksızlıkların resmedilmesi her zaman için en zor olan anlatımlardan biridir. Birçok eser, birçok felsefi metin
Düzelti
DüzeltiThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 2018128 okunma
··
468 görüntüleme
•••MERVE••• okurunun profil resmi
Nihayet sakin kafayla okuyabilme fırsatı buldum. Güzel olmuş, harika, eline sağlık vs. diye yorum yapan sıradan bir inceleme okuru olmama kararı aldım. (Aman diyeyim bu cümlem bu şekilde yorum yapanlara taş atıyor olarak algılanmasın, kendimce ve kendime bu yorum) Zaten senin incelemeler de öyle yorumlarla geçiştirilecek tarzda değil maşallah. *Bu anlam karmaşası ilk olarak bir insanı hayatsal olarak gördüğümüz uzamdan bahsederek başlıyor. Bir insan, herhangi biri, zaman içindeki uzamı ile halen daha varoluşsal olarak mevcuttur. Öncelikle bu cümlenin beynimi yaktığını söylemek isterim. Bu nedenle bu kısma ayrıca bir açıklama istiyorum. * Evrensellik, Roithamer'a göre imkansız da olsa, imkansız gibi kesin olumsuz bir kavramı neredeyse kullanacak ölçüde zor bir mesele. Benim için de öyle. Hatta daha da ileri vardırırsak evrensellik diye bir şey mümkün değil, olsa olsa ılımlı olmak dediğimiz bir şey söz konusudur. Yaşadığımız coğrafyadan, aile ve akrabalık bağlarından, dilden, ırktan, tarihten, dinden tamamıyla kopup tarafsız düşünmek çoğu zaman mümkün olamıyor. * her insan birbirinden farklıdır, bir tek insan onu tanıyan her insana karşı farklı görünür. Bu durum, söz konusu olan kişinin iki yüzlülüğünü kanıtlamaz bizlere, bu durumun bize kanıtladığı şey bir insana bakış açısının insanların sayısı boyunca çoğalacağıdır. Burada aşırı katılıyorum sana. Bu durum ikiyüzlülük ya da tutarsızlık olarak algılanıyor ne yazık ki. Oysa sadece basit bir tepki farklılığı. Karşımızdakine göre tutum değiştiriyoruz, hepsi bu. * Biz insanlar günün birinde hiçbir çıkış yolu bulamamak için yaşıyoruz aslında. İncelemedeki altın cümlelerden bir tanesi. Bir çıkış yolumuz varsa yaşamak için de bir umut var demektir. İnsanın ömrü umudu tükenince tükeniyor bir yerde. Umudu tükendiğinde hâlâ zoraki nefes almaya devam eden insan yalnızca süreci kısaltmak adına intiharı tercih ediyor olabilir, Roithamer gibi. * Yaşamlarımızdaki zihinsel olarak değişimlerin tamamı düzeltilerdir. Ama asıl düzeltiyi hep erteleriz diyor Roithamer'ın kendi de. Birini kavrayamamak o kişinin düzeltisine şaşırmaktan ibarettir. Bir diğer altın cümle de buydu. Kavrayamadığımız insanları yaftalamayı seçiyoruz. Tutarsız diye, deli diye, dengesiz diye. Ayrıntılı ve derin bir inceleme olmuş. Emeğine sağlık.
Nympheutria okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Merve. Bir düşünce üzerine kritik yapmak her zaman en güzel olanıdır zaten. Kritik yapılmaya müsait bir yorum yazdığın için de ayrıca bir teşekkür etmek istiyorum. Açıklama istediğin yer hakkında; o kısımdan sonra, ilk başta bahsettiklerimi biraz daha açmaya çalıştım. Var olma kavramının zihinsel düzeydeki önemi ile ilgili aslında. Zamansal manada bir insan zihnimizde daimidir. Başka bir deyişle bir insanın zihnimizdeki varlığını zaman yok edemez. Özellikle bu insan kendimize çok yakın bulduğumuz biri ya da bir düşünce insanı ise onu tanıyan herkes (farklı çağlarda bile olsa, Aristo gibi mesela) onun zihinsel varlığını devam ettirmiştir, ettireceklerdir. Mesela başka bir örnek de şöyle, ben bu eseri okuyarak Bernhard'ı zihnimde diri tutmuş oluyorum. Fiziksel olarak Bernhard'ın kendisi yaşamda olmasa bile düşünsel olarak zihnimde varlığını sürdürüyor, muhtelemen hayatım boyunca da varlığını sürdürecek, çünkü en sevdiğim yazarlardan biri oldu kendisi. Salt evrensellik kavramı biraz da bir ütopya gibi, değil mi? Asla tam olarak gerçekleştiremeyeceğimiz, ama bunun hayali ile sarhoş olduğumuz bir fikir. İntihar bahsettiğin yönden bakılınca dehşet verici bir şey olmaktan çıkıyor, bir gereklilik haline geliyor. Bernhard da bu dehşet veren kavramın kimi insanlar için gerekliliğine dikkat çekmiş bir nevi. Kendilerine has, anlayamadığımız düzeltileri olan insanlar toplumun geneli için daima anlaşılmaz olmuştur. Toplum anlaşılmaz olanı anlayışla karşılamak yerine her zaman dışlamayı tercih eder. Bu da acı bir gerçek. Çok teşekkür ederim pek değerli yorumun için tekrardan.
•••MERVE••• okurunun profil resmi
Ne yazmışsın be. Ben sonuna kadar okuyamadım valla, sakin kafayla okuyacağım.
Nympheutria okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Merve, okursun daha sonra, acelesi yok :)
Selman Ç. okurunun profil resmi
"Hiçbir zaman öğrenilmez bir intiharın gerçek nedeni." #39225924 der Ferit Edgü Senin de değindiğin bir konu. İntihar edenlerle konuşabilseydik eğer intihar ile ilgili binlerce gerçek izlenim elde edebilirdik ama imkansız. Ve değindiğin bizim intihar hakkında konuştuklarımız varsayımdan ibaret kalır konusu. Peki intihara teşebbüs edip ölmeyenler, daha doğrusu ölmeyenler? Onları dinlesek mesela az çok gerçek biz izlenim elde edemez miyiz? İntihar etmeye karar vermek bir anlık olan bir şey değildir ve belki de yıllar alacak bir şeydir. Yaşadığın hayat adım adım seni o kararı almaya iter. Aynı Sylvia'da olduğu gibi. Bernhard'ın belki de en iyi yaptığı şey belki düşünülen ama söylenmeyen şeyleri tüm çıplaklığı ile suratımıza çarpması ve bunu kelimelerin yerlerini değiştirerek defalarca yapması. Anladığım kadarıyla incelenen karakter ölüyor ve sonrasında en baştan o intihar sürecine gelene kadar ki durum inceleniyor değil mi? İlk başta da yazdım ya intihar öyle bir anda alınacak bir karar değil diye herhalde bu işleniyor. Dediğin zihinsel olarak öldürememe konusu da net zaten. Buna itiraz eden olmaz herhalde. Öldükten sonra var olma düşüncesi de işte tam da değindiğin gibi yazar için yazmakdan, ressam için çizimden, şarkıcı için bıraktığı eserlerden vs. bu örnekleri çoğaltabiliriz. Peki bizler için nasıl olacak? Çoğu insan geliyor dünyaya, bir şekilde yaşıyor ve sessizce ölüp gidiyor. Bunlara var olmamış diyebilir miyiz peki? Bernhard'ın saldırmaları meşhur zaten. Eski Ustalar'da bolca var :) "Ona göre insanlar milletlerin ve ülkelerin prangaları altındadır." buna verilebilecek en güzel cevap "Coğrafya Kaderdir" olur sanırım. "bir tek insan onu tanıyan her insana karşı farklı görünür." Bu da doğru karşıdakinin algıladığı kadar varsındır. Hem duygularda hem de düşünceler de. Dediğin gibi herkese farklı görünmesi onun ikiyüzlülüğünü değil karşıdaki kişilerin algılama farklılığını gösterir. "Bir fikre kendini tamamen vermek olayı" uçlarda yaşama durumu mu? Gözlerin kör olması, o fikir veya düşünceden veya kişiden başka bir şeyi doğru olarak kabul etmeme durumu mu? İnşaat ve mimari konusunda harbiden de eski yapılar estetik açıdan ne kadar da güzel ya. Günümüze bakmayı hiç istemiyorum. Yine yapılmak istense çok güzel şeyler çıkar ama ekonomik kaygılar o kadar büyük ki estetiğe kimse önem vermiyor. Koca koca binaları dik, insanları tık içine tamam. Çıkış yolu bulma konusunda da "Tükene tükene yaşıyoruz, tükene tükene öleceğiz." yazmıştım #38099497 burada. Ve daha fazlası da var. "Yaşamak acı veriyor, sadece kendine değil herkese zararı varsa bu durumun neden devam etsin ki?" çıkış yollarını belki de karakter gibi çıkış yollarımızı yavaş yavaş kapatıyoruzdur. Eksik yorum oldu ama emeğine sağlık tekrardan.
Nympheutria okurunun profil resmi
Öncelikle çok teşekkür ederim Selman hocam, değerli yorumlarınız için. Sizi de zihinsel sancılar içersinde bırakabildi isem inceleme az çok görevini yerine getirmiş demektir :) İntihar konusunda kesinlikle hemfikiriz, intiharı tam olarak tarif etmek olanaksız. İntihar hakkında yazılan şeylerin gerçekliğini intihar etmeden öğrenmek de öyle. Eğer intihar ile öleceksek şayet o anda bunların hepsini düşünebilmek için yeterli zamanımız olacak mı bu da en büyük muamma :) Bundan bahsedince aklıma eski çağlarda yaşamış bir bilim insanı geliyor. Ölüm cezasına mahkum edilmiş bir bilim insanı çırağına, ölürken de bir deney yapmak istediğini, kafanın vücuttan ayrılmasından sonra hayatta kalıp (bir süre için de olsa) kalınamayacağını öğrenmek istediğini söyler. Eğer halen daha o anda yaşıyorsam sana göz kırpacağım der çırağına. İdam günü gelip çatar, idam gerçekleşir ve çırak hemen ustasının kesik başının düştüğü yere koşar, bilim insanının yüzüne bakar, ve o kesik baştan göz kırpılmıştır kendisine. Bu gibi, son anlarını gerçekleri öğrenmeye adayan biri olabilir ancak intiharı tam olarak anlayabilecek kişi, şeklinde düşünürken aklıma gelen kıssa bu oluyor hep. İntihar süreci, başka biri tarafından tekrardan baştan işleniyor, böylece biz de daha ayrıntılı görmüş oluyoruz bu süreci. Anlatıcımız geçmişe dönüp bakabilme, böylelikle daha kapsamlı tahlil yapabilme imkanına sahip oluyor çünkü, bu da biz okurlar için o süreci öğrenme konusunda büyük bir artı. Varolma konusunda Selman hocam, ben her insanın kendi içinde özel olduğunu düşünüyorum. En önemsiz gibi görünen insanlar bile öldükten sonra akılda kalabilirler tanıdıkları sevdikleri tarafından. Ama her insan özel olsa da bu özellik daha sınırlı olur, düşünce insanlarına nazaran. Bir düşünce insanı olup zihinsel olarak varlığı daha uzun ömürlü kılmak bana çok daha iyi geliyor açıkcası. Bir tanınma çabası olarak demek istemiyorum, hayatını düşünsel manada ciddi bir anlama bindirebilmenin güzel bir sonucu olduğunu söylemeye çalışıyorum. Hocam bir fikre hastalıklı olarak bağlanma aslında bu kitapta daha geniş bir anlama sahip. Aslında ilk bakışta bir fikre hastalıklı bir biçimde saplanıp kalmak, diğer tüm düşünceleri sorgulamadan reddetmek oluyor ama Roithamer bu işi pek öyle yapmıyor. Kendisine karşı gelenlere de argümanlar sunuyor kendisinin saplantısını elinden geldiğince anlatmaya çalışıyor. Ama tabii sonlara doğru bu durum iyice takıntılı bir hale gelmiş, bu da gözlemlenebiliyor eserde. İncelemede de bahsetmiş olduğum gibi cümleler kurulmaya başlanmış çünkü son sayfalarda. "Koni her şeydir" gibi tanımlamalara rastlanıyor son sayfalarda. Ama bu takıntıda da birçok anlam barınıyor elbette, Bernhard çok güzel bir şekilde aktarmış her zamanki gibi. İnşaat ve mimari konusunda ben de oldukça umutsuz hissediyorum hocam. Sokaklardan geçerken içime bir huzursuzluk siniyor, bir sıkıntı. Onlara boşuna beton yığını demiyoruz sanırım; neredeyse hiçbir estetik kaygıya yer verilmediğini açıkca görüyoruz çünkü. Mimari tasarım gibi şeyler ekonomik nedenlerle kısıtlanıyor. Sanat kısıtlanamaz hocam bana göre, böyle olunca da ortaya açıkcası zavallı şeyler çıkıyor. Bir beton yığını mesela ama az buçuk bir estetiklik verilmeye çalışılmış ama o da bir şeye benzememiş. Bu gibi örnekler çokca var çevremizde. Eski yapıların güzelliği artık yok maalesef. Eski yapılarda, inşa eden kişi sanatsal öğeleri birçok yere eklemeye uğraşırken bu şimdi yok denecek kadar az. Maalesef. Evet hocam tükenmek bizim doğamızda var, tükenmeden duramaz bir insan asla, en iyi (belki de en kötü?) ihtimalle daha uzun süre tükenmeden durabilir, ama eninde sonunda o da tükenecektir, çıkış yollarına kendi elleriyle taşlar koyacaktır. Çok teşekkür ederim Selman hocam tekrardan bu pek kıymetli yorumunuz için. Bu şekilde, bir eser üzerine kritik yapmak en güzel olan kitap yorumlama yöntemi gerçekten, bu imkanı sağladınız bana. Bunun için de ayrıca minnettarım.
1 sonraki yanıtı göster
mısra okurunun profil resmi
Sadık Hidayet de ilk intihar girişiminde kurtarılmış yıllar sonra ikinci girişiminde amacına ulaşmış İranlı bir yazar. Diri Gömülen kitabının ilk öyküsünde intihar etmeye çalışan kişinin psikolojik durumunu anlatmış. Kendisi intiharı sürekli düşündüğü için anlattıkları çok ilgimi çekmişti, okumanızı öneririm. Çok emek vermişsiniz incelemenize emeğinize sağlık güzel bir inceleme.
Nympheutria okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim pek değerli yorumunuz için. Sadık Hidayet çokca duymuş olduğum ama henüz okuma şansı bulamamış olduğum bir yazar. Kendisinin eserlerine en kısa sürede başlamak istiyorum. Sizin tavsiyenizi de göz önünde bulundurarak en kısa zamanda Sadık Hidayet de okumaya başlayacağım. Teşekkür ederim tekrardan.
Selman Ç. okurunun profil resmi
Sonuna kadar okudum. Şimdi okuduklarımı hazmedip bir daha okuyacağım. Aykut bu ne böyle be kardeşim. Şu an sancılar içindeyim yemin ederim :) Tekrar okuduğumda daha detaylı yorum yapabilirim umarım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.