Merhaba,
Virginia Woolf'un kitabından hareketle güzel bir derleme olmuş. Konuyu gündeme taşıdığın için teşekkürler. Bu detaylı incelemenin bana düşündürdüklerini paylaşmak isterim.
Öncelikle incelemenin okunmasını istediğin için mi provokatif bir giriş ile başladın bilmiyorum, ancak "kadının ve kadın haklarının tüm dünyada geri plana atılmasının en büyük sebebinin kadınlar" olduğu yorumuna, hatta sonra daha da çeşnilendirdiğin şekli ile "Erkeğin keyfi tıkır ey ahali. Ne yapsın sizin Feminizminizi" tespitine (!) katılmıyorum. Zira bu tarz kastı aşan yorumlar okuyanlara sürekli şu mesajı fısıldıyor arkada: "güçlü olan haklıdır. gücünü istediği gibi kullanır, doğası bu. nokta. Bu gücün kullanımına itiraz ediyorsan sen savaş, kazan, gücü sen eline geçir, anca öyle dinleriz seni". nokta.
Bu, sadece "kadın" konusunda değil, yaşlıya, engelliye, çocuğa, doğaya, hayvanlara, zencilere, kölelere, düşük gelir grubuna; velhasıl gerek fiziksel yapısı, gerekse doğumdan gelen toplumsal sınıfı sebebi ile ezilenlere ya da egemenlere göre farklı olanlara "ya savaş -ama arada telef olabilirsin, ki büyük olasılıkla da olacaksın-, ya da sus" demek. "Biz zaten güçlüyüz, bizim parmağımızı kıpırdatmaya ihtiyacımız yok" demek. Eeee o zaman nerede kaldı insanlık, nerede kaldı inançlarımız, değerler, nerede kaldı insana özgü düşünme yetimiz??? Yumruğuna güvenen karşısına çıkanı dövüp hakkını gasp etse de "ama haklı, paylaşmak onun işine gelmez, eee güç de onda" mı diyeceğiz?
Derdinin bu olmadığını, sadece konuya dikkat çekmeye ve kadınları bu konu ile ilgilenmeye çağırdığını anlıyorum. Ancak bunu bir "karşı taraf" tanımlayıp onun bu mücadeleye destek vermemesini "makul ve anlaşılır" göstererek yapmayalım; itirazım bu. Feminizm sadece bir "cinsiyet" savaşı olduğu müddetçe safları keskin sınırlarla ayırmış, tarafları birbirine bilenmeye hazır hale getirmiş oluyoruz. Halbuki amacımız insan olma paydasında buluşup karşılıklı kazan-kazan durumları yaratarak ilerlemek olmalı; bunun için de en önce tespiti yapıp işi birinin kucağına atıp çekilmek yerine karşılıklı olarak neler yapılabilir ona bakmalı.
Velhasıl, başkasının ne yapması gerektiği konusunda uzaktan ahkam kesmek kolay; ama kendini değiştirmek zordur. Benim kişisel görüşüm işin büyük kısmının mutfakta, kendi içimizde ve yakın çevremizde çözülebileceği yönünde. Cinsiyeti ve toplumsal statüsünden bağımsız olarak hepimiz, ve siz erkekler de, bireysel olarak kendimize ayna tuttuğumuzda, kendimizde neleri nasıl değiştirmemiz gerektiği hakkında kafa yorduğumuzda, bir adım daha öteye geçip yakın çevremize etki ettiğimizde sorunu tümden çözemesek de büyük bir ilerleme katetmiş oluruz bana göre...