“Bu yüksek gökyüzünü nasıl olmuş da daha önce hiç görmemişim? Onu nihayet fark edebildiğim için ne kadar şanslıyım. Evet! Bu sonsuz gökyüzünden başka her şey boş, her şey yalan. Ondan başka hiçbir şey, hiçbir şey yok. Hatta o bile yok, sessizlikten, sakinlikten başka hiçbir şey yok. Tanrı’ya şükür!..”
Prens Andrey Bolkonsky’nin yaralanıp düştüğü sırada gökyüzünü fark etmesi (sanki ilk kez görüyormuş gibi bakmaktadır), gökyüzüne yüklediği anlam ile savaşın dehşetini karşılaştırırcasına betimlemeler yapması, savaş vahşetinin orta yerinde kalmış bir insanın ruh hâlini okuyucuya etkili bir biçimde aktarırken, benim kitabın savaş karşıtlığı mesajını en duyarak aldığım sahneydi.
Henüz ilk cildi bitiremedim. Bu nedenle ilerleyen sayfalarla bu sahneyi karşılaştıramıyorum. Ancak bahsettiğim sahne, şimdiye dek okuduğum kısımda kitabın özüydü diyebilirim.
Sevgili okur arkadaşlarım, sizlere aktif olarak eşlik edemeyişin rahatsızlığını yaşıyorum. Uzaktan eğitim süreci hepimizin bildiği gibi sorunlu geçiyor. Gerek canlı dersler ve harici olarak yaptığım ek canlı dersler, gerekse bu derslere içerik hazırlama, çalışma gönderip kontrol etme etkinlikleri çok zamanımı alıyor.
Ancak yavaş yavaş düzene girecek. Aklım sizlerde, gönlüm sizlerle:)