Gözleri hesaplarda olmakla birlikte kocasına da bir iki bakış fırlatacak zamanı bulmuştu.
“Ah bu adamlar... bu adamlar!”
“Ama sevgilim...” diye başladı Defarge. Karısı sözünü kesti:
“Ne yılgınlık bu!”
“Çok uzun sürüyor.” Bu sözleri güç bela söylemişti. Bağrından kopup çıkmıştı sanki.
“Uzun sürer. Ne zaman sürmedi ki? İntikam ve hesap-laşma hep uzun sürer... Kuraldır bu.”
“Bir insanı yıldırımla çarpmak uzun sürmüyor ama.”
“Söyle bana,” dedi karısı, “Yıldırımları üretip, biriktir-mek ne kadar sürüyor? Onu söyle!”
Defarge kafasını kaldırdı. Söylenenlerde akla yatkın bir şeyler bulmuşçasına düşünceliydi.
“Bir depremin bir kenti yutması uzun sürmez. Doğru. Depremin hazırlanması ne kadar sürer, sen ona
bak!”
“Uzun sürse gerek,” dedi Defarge.
“Ama bir kez hazır oldu mu da önüne gelen her şeyi un ufak eder. O an gelene dek duyulmasa da,
görülmese de hazırlanıyordu. Bu düşünce seni rahatlatsın. Sakın aklından çıkarma bunu.”
Kitap okumanın fizyolojik etkilerinden ziyade ruhani etkileri konuşulur hep. Kitap okumak en ağır sporların yapamadığı kadar zinde tutar. Gözleri açar kalbin ritmini değiştirir. Aşk olanı meşk eder. Mutlu yapar.
İyi okumalar.
PİA
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
İkisinin arasında elle tutulur gözle görülür bir şey geçmemişti gerçi ama gözleri ve gönülleri birbirine akmış, aileler de bu işe hayır dememişlerdi. Neticede alan razı veren razı; Halide dünden razı gelmişti bu işe, Halil Safa ezelden.
Odaya yaşı ve yüzü belirsiz bir adam girdi. Ne güzel, ne çirkin, ne büyük, ne küçük, ne sarışın, ne esmerdi bu adam.Tabiat ona ne iyi, ne kötü, göze çarpan hiçbir özellik vermemişti. Kimi ona İvan İvaniç derdi, kimi İvan Vasilyiç, kimi de İvan Mihayliç.
Soyadı üzerinde de anlaşma yoktu: Bazıları için İvanov veya Andreyev, bazıları için de
Kitap okuyan bi insan kendini ve okuduğu kitapları sorgulamali bence. Sırf çok satıyo yada ne biliyim akıcı ,kurgusu iyi diye okumamali her eline geçeni. Okuduğu kitaptan birseyler öğrenmeli. O kitabın son sayfasını kapattiginda kafasında bi yığın masal değil ham bilgi olmalı ona yönelmeli gözünü açmalı! Arada bi beyin bilgiye doyunca kurgu romanları okumalıki beyin bilgiyi hazmetsin. Sırf kurgu romanı okursak dünyada gözleri kapalı kulakları sağır bir insan gibi kalırız ne gündemden haberimiz olur ne gerçeklerden..
"Benden bir hata gibi bahsediyorsun," diyen Evelyn kocasına alınarak yanıt verdi.
Julian kararlı tavrını bozmadı. Kendinden emin bir sesle: "Sana dair tek hatam, seninle buraya geldiğin ilk günden evlenmemekti," dedi.
Evelyn'in gözleri parladı ancak kocası konuşmaya devam etti: "Sen benim en güçsüz yanımsın sevgilim, ancak en güçlü yanım da sensin! Söz konusu senken üstesinden gelemeyeceğim tek bir şey olmadığını biliyorum. Bana her şeyi, tüm delilikleri, tüm aptalca şeyleri, en cesur kahramanlıkları, dünyaya kafa tutmayı ya da onu hiçe saymayı... Kısaca her şeyi... Her şeyi, ancak sen yaptırabilirsin, Rosa!"