acının vergisini verdik, gülün haracını ödedik hüznü demirbaş defterinden düşmeye geldi sıra
sen ki eyvan ağıtlarda
sürekli ve ahşap bir gülümseme gibi durdun
gözlerin bozkırdan devşirme
yolların bozgundan derlenmiş
karanlık yolcusu turnaların ve kurdun
ey hüzünlere reâyâ olan derviş
acının vergisini verdin, gülün haracını ödedin
hüznü demirbaș defterinden düşmeye geldi
sıra
tarlalarla uzar gider al kısrak
gökçe çiçek tozar durur sılalarla
oysa ölüm, bir uçtan bir uca
bir uzun kervansaraydır ki
savrulur günü saati gelince
yıkılr yırtıla yırtıla
Yüreğimde büyüttüğüm gül güneşe çıkamaz. Yüreğim o gülü büyütmezse ışıyamaz.
Günüm seninle başlasın istemiştim
Çok değil ki ..
Bir içten gülüşünle ışısın gecem
Uzun suskunlukların dilsiziydim
Sesin aksın istemiştim dupduru
Dağ suları gibi serin
Yüreğimin ölü topraklarına.
Kirpiklerin gölgelesin yüzümü
Gözlerin ömrümün göğü olsun
Demiştim, çok değil ki.
...
Anlatmana gerek yok,
Biliyorum, sensizim.
Önceden de sensizdim,
Şimdide senin en sensiz halindeyim.
Değişen bir şey yok.
Sana göre.
Ama sen bilemezsin ki senin bende ki sen halini.
Bunca sensizlik içinde benim ne çektiğimi.
Neler harcayıp,
Neler eskittiğimi.
Seni bir nazlı çiçek gibi nasıl kurutmadan,
Gözlerin misali yemyeşil yeşerttiğimi.
Bilemezsin işte sen,
Bende ki sen halini.
Ve ben bilirim,
Aslında bütün bunları bilmek istemediğini.
Sana sarılmak istiyorum,
Zaman telaşsız geçsin,
Gece dağınık saçların olsun,
Şiirim gülüşünde, gözlerin gözlerimde saklansın istiyorum.
Sana sarılmak,
Bir an ve sonsuz bir ömür kadar..
Aykut Özcan