Vakti gelince sustuğumuz her şeyi söyleyeceğim dedim. Ülkecek yapabildiğimiz en iyi şey unutmak. Korona'da işsiz kaldığınız dönemleri, eğitimsiz geçen 2 yılı, koronadan ölenlerin kalp krizi diye anlatılıp en az ölüm oranına sahip ülke gibi gözükmemizi ve buna rağmen yalan sayılarla bile 100.000'in üstünde insanların ölmesini, insanların ihtiyacı olduğu için gıda ve maskelerdeki fahiş fiyatları... şu an kaç kişi hatırlıyor ki? Unutmak zorunlu olarak yapılmasi gerekiyor, bir şekilde hayata devam edebilmek için. Sonuna kadar inanıyorum buna.
Ama insanların başlarına gelenleri, en azından ayda yılda bir hatırlamak isterseniz bu iletiyi bırakıyorum buraya. Bu da depremle ilgili son ileti.
Unutulmayacaklar listesi az sonra yorumlarda belirmeye başlayacak, siz de yazabilirsiniz. Beraber unutmayalım.
Yazdıklarımı okuduktan sonra beni takip etmeyi bırakacak, tedavi olmamı önerecek ve engelleyecek okurlar olacaktır mümkün müdür? Evet hem de çok mümkün :)
Deliliğin aşamaları, rütbeleri dönem dönem değişen ünvanları vardır. İnanmıyor musunuz? Benim yaşadığım yıllarda karşılaştığım olaylara verdiğim tepkileri anlattığım zaman farklı yıllarda
Suç nedir? Ceza nedir, ne olmalıdır? Suça karşılık uygulanan bir ceza mı olmalı, yoksa iyileştirme yönünde bir yaptırım mı uygulanmalı ?
Ceza eğer "ıslah" etmiyorsa insana faydası nedir, neden vardır? Mevcut düzende cezalar ne kadar etkili, toplumu ne kadar değiştiriyor? Dahası suçu işleyen kişide neleri değiştiriyor, ne yönde
Kitabın filmini daha önce izlemiştim. Bu nedenle kitabı okurken sahneler gözümde canlandı. Kitabın son bölümünde Bruno’ya ne olduğu filmde daha net bir şekilde sahnelenmişti. Kitapla ilgili sadece buraya değineceğim.
Yazar kitabın sonunda ”Bu olanlar çok uzun zaman önce oldu, böyle bir şey asla bir daha olmaz. Bu zamanda ve bu çağda.” diye bitiriyor cümleyi. Peki gerçekten öylemi ?
Bir bakalım yaşadığımız dünyaya ve "ülkeye". Myanmar’dan Suriye’ye, Doğu Türkistan’dan Irak’a, Afrika’da birbirine kırdırılan halklardan iliğine kadar sömürülen insanlara… Zalimlerden kaçmak için, mülteci olma pahasına, ülkesini terk edip Akdeniz’de, Ege’de, Meriç’te batan botlardan dolayı boğulan insanlara, masum canlara…
Ne diyordu Serenat’ta Livaneli, “Her iktidar öldürür ! Kimi daha az, kimi daha çok”.
"Keşke beraber oynayabilseydik," dedi Bruno uzun bir sessizlikten sonra. "Sadece bir kez. Hatırlamak için..."
Çocukların oyunlarını ÇALAN tüm zalimlerin, diktatörlerin yerle bir olması duası ve dileğiyle.
İyi okumalar